Reel Siyaset – İdeal Siyaset

Hamza Türkmen

VAN 15.03.2015 10:08:14 0
Reel Siyaset – İdeal Siyaset
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Lozan Anlaşması'nda kurgulanmış ulusal ve anayasal bir yapının veya düzenin içinde yaşıyoruz. Bu yapı, tarihi ve İslami değerlerimizi aşma niyet ve inkılâplarıyla oluşmuştur. Şimdi bu yabancılaşmış sistem içinde, yeniden seçim sathı mahalline giriyoruz.

Vesayetten ve yabancılaşmadan kurtulmak isteyenler için seçimler, verili politik yapı da ya da “siyaset” de en önemli kapılardan birisidir.

Seçimler, aynı zamanda yabancılaşmayı ve vesayeti dayatan Merkez'e karşı Çevre'ye özgürlük getirmenin ve hizmet ulaştırmanın da imkân pazarıdır.

Hayatla bağ kurma iradesini yitirmemiş herkes tabii ki yaşadığı ortamla ve ortamın gündemiyle ilgilenecektir. Bunlardan birisi de yönetim alanıdır.

İhtiyaçlarını karşılama, kimliğini geliştirme ve özgürleşme azmi içinde olan hiç bir insan, yaşadığı ortamın gündeminden bigane kalamaz. Ancak ilgilendiğimiz alan da doğru tanımlanmalıdır.

Bizi kuşatan sistemin ve sistem muhaliflerinin gündemi ile ilgilenmemiz veya onlara vahyi ölçülerle alternatif çağrılar sunmamız siyaset midir politika mıdır?

Fıkıh, kişi ve toplumların leh ve aleyhlerinde olan şeyleri-konuları bilmeleri ya da vahyi ölçülerle tanımlamalarıdır. O zaman siyaset veya politika ile ilgilenen veya söz konusu bu olgu/olguların içinde bulunan Müslümanlar bu ilgilerini veya hallerini tanımlamalıdırlar.

Politikanın/Siyasetin doğasını anlamak konusunda ihtilaflar giderilememiştir. Ama herkesin anlayacağı kavramlar söz konusudur. “Siyaset”, Arapçada köken olarak at eğitimi anlamına gelmekte, seyis ifadesi de aynı köke dayanmaktadır.

Siyaset, yabâni veya biçimsiz olanı ve zorunlu ilişkileri edeplendirip fıtri olana uygun olarak yönlendirmek, sevk ve idare etmektir. En başta vahyi ve fıtri ölçülerle kendi nefsimizi, Yaratıcımızla ve ötekilerle olan ilişkilerimizi; aile, çevre ve müminler toplumu olma çabalarımızı sevk ve idare etmek; fıtri olanla uyumu yakalamaktır. Özelden genele kadar kaçınılmaz ilişkilerimizi vahyi ölçülerle çözümlemeye "ideal siyaset" diyebiliriz. Bu çözümlemelerdeki sapmaya ve kötü niyetli tutuma ise “ifsad” denir; yani “müfsid siyaset”.

“Politika” ise Helencede kullanılmıştır. İki kelimenin birleşiminden doğmuştur: Poli = "Bir çok"veya "iki", tika = "yüz" anlamlarında ele alınır. Yani ilişkilerde konunun birçok yüzünü görebilmek ya da ikiyüzlülük anlamlarına gelir.

AristoPolitika başlıklı kitabındaki tanımlamasında, sadece hür tebânın sosyal ilişkiler algısı üzerinde durmuştur. Ancak 15. yüzyıldan itibaren politika, seküler ulus devletlerin ve ulus toplumların icat ve inşasıyla birlikte genellikle iktidar olmak veya devlet yönetiminiMachiavelli’nin Prens adlı kitabındaki pragmatik öğütleriyle belirlemek tarzında kavranmıştır. Yani ilkeleri çiğnemek pahasına da olsa güç ve çıkarı önceleyen yönetim yarışının adı politika, galat-ı meşhur olarak da “siyaset”tir.  Çevre adına yürütülecek “reel siyaset” dediğimiz olgu ise, Müslümanlar için, kurtlar sofrasının politik ortamında yasaklara ve bazı kere de dayatan ritüellere boyun eğerek özgürlüklere ve çevreye alan açma mücadelesi demektir.

Şimdi ya cahiliyye karşısında inzivaya çekileceğiz; ya bu ifsada eklemleneceğiz; ya da aşacağız. İdeal olan, tevhidi ilkelerimizle birlikte bir örnek tebliğ toplumu (Şüheda) olabilmek ve vahyin siyasetini yürütebilmektir. Ama tutarlı bir toplum ve tarih analizinden mahrum birtevhidilik iddiası da bizi inzivaya sürüklememelidir.

“Aşmak” için Resul ve Resulle birlikte olanlar gibi bizi kuşatan cahiliyyeyi ve reel siyaseti iyi bilmek gerekir. Panayırların - Habeşistan'ın - İlaf kurumunun - Himaye müessesesinin veya Medine Sözleşmesi’nin gücümüz oranında vesayet sistemlerini aşmak için günümüz cahiliyyesindeki karşılıklarını içtihadi bağlamda tartışmalıyız. Bu bağlamda şura kıvamındaki tespitlerle reel siyaseti takip etmeli veya içinde olanların muhasebe vicdanlarını diri tutabilmeliyiz.