“RAKKA OPERASYONU BİR KÜRT-ARAP SAVAŞINI TETİKLEYEBİLİR”

‘RAKKA OPERASYONU ANKARA-WASHINGTON HATTINI GERER’

VAN 28.10.2016 09:56:03 0
“RAKKA OPERASYONU BİR KÜRT-ARAP SAVAŞINI TETİKLEYEBİLİR”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ortadoğu uzmanı gazeteci Bora Bayraktar’a göre, Türkiye’yi El Bab’a yönlendiren YPG’nin ilerleyişi ancak kazanım sağlamak için mutlaka Moskova-Şam hattı ile uzlaşılması gerekiyor. Bayraktar, “YPG’nin Sünni Arapların yoğun olduğu Rakka’daki operasyona katılması, büyük bir Arap Kürt savaşını tetikleyebilir” ikazı yaptı.
Sputnik/Ceyda Karan
Irak’ta Musul’u IŞİD’den temizleme operasyonu sürerken, ABD’den gelen açıklamalarla bir anda gözler IŞİD’in Suriye’deki kalesi Rakka’ya çevrildi. IŞİD’le mücadele koalisyonunun komutanlarından korgeneral Stephen Townsend, gelecek hafta başlaması beklenen Rakka operasyonuna katılacak güçlerin çoğunu, başını YPG’nin çektiği Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) oluşturacağını söyledi. Rakka operasyonunda rol oynama arzusunu bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından dile getiren Türkiye ise daha önce YPG’nin dışlanması şartı koşmuştu.
Peki beklenen Rakka operasyonu için olası senaryolar neler? YPG/SDG’nin operasyona katılması ne anlama geliyor? Ortadoğu uzmanı gazeteci Bora Bayraktar ile konuştuk.
 ‘YPG’NİN RAKKA’YA GİRMESİ SÜNNİ ARAPLARI MEMNUN ETMEZ’
Bayraktar’a göre Washington’un Rakka operasyonuna dair tutumu henüz net değil ve tıpkı Irak ve Afganistan’da yaptıkları üzerinden, yeni bir kaos durumuyla karşı karşıya kalınabilir. “ABD ordusu, Rakka ve Musul’u eşzamanlı olarak yapalım ondan sonra bakarız diyor” anımsatması yapan Bayraktar, “Benim açımdan bu ‘Biz oraya girelim bakalım, ondan sonra değerlendiririz anlamına geliyor. Bu tabi Suriye Kürtleri açısından da çok riskli. Türkiye’nin terör örgütü ile bağlantılı gördüğü PYD, kendi alanı dışında bir mücadeleye sürüklenmiş olacak. Sünni Arapların yoğun olduğu Rakka’ya bu şekilde girmeleri, bana göre büyük Arap Kürt savaşını da tetikleyebilir. Çünkü buradaki Sünni Arap güçler bundan memnun olmayacaklardır. Bir anlamda Suriye Kürtlerine yönelik tepkileri artıracak” vurgusu yaptı.
‘PYD’NİN GÜNEY’DE ALAN AÇMASI, TÜRKİYE’Yİ EL BAB’A YÖNELTTİ’
ABD’nin kendi gündemiyle hareket ederken yerel güçler arasında çok ciddi nefret tohumları ekecek adımlar attığını belirten Bayraktar, Türkiye açısından durumu da şöyle değerlendirdi: “Türkiye’nin kendisine yönelik varoluşsal bir tehdit algılaması var. İkili bir sıkıştırma altında olduğunu düşünüyor şu anda yönetim. Bunlardan birisi İran destekli bir Şii hilali üzerinden Türkiye’nin güney sınırlarının kuşatılması, kendi bölgesine hapsedilmesi. İkincisi de PYD ve olursa bu Sincar-Kandil birleşmesi üzerinden bir PKK-PYD koridoru. Türkiye böyle bir tehdit algılaması ile hareket ediyor.” Daha önce Türkiye’nin Fırat Kalkanı’nda El Bab’ın kuzeyinde duracağını öngördüğünü anlatan Bayraktar, “Fakat Türkiye’nin operasyonuna karşılık olarak PYD’nin daha güneyden bir alan açma çabası hesaplarını El Bab’ın güneyine doğru inmeye itti” saptamasını yaptı.
‘EL BAB İÇİN MOSKOVA VE ŞAM İLE UZLAŞILIRSA KAZANIM SAĞLANIR’
El Bab’ı almanın Türkiye açısından mümkün olduğunu, bunun PYD’nin önünü keseceğini belirten Bayraktar, Türkiye’nin operasyonda ancak “Şam ve Moskova ile uzlaşı zemininde” hareket edilmesiyle beklediği kazancı alacağına dikkat çekti: “Aksi takdirde TSK’nın veya onun desteklediği ÖSO’nun Suriye rejimi ile karşı karşıya gelmesi söz konusu olabilir. Taraflar elleri tetikte beklerken herhangi bir hamle işi bambaşka bir noktaya taşıyabilir. Zaten son dönemde Rus basınında benim gördüğüm kadarıyla bir üçüncü dünya savaşı söylemidir gidiyor. Buna Donald Trump da eklendi. Bunun Suriye’de patlak verebileceği endişesi ya da beklentisi var. Bu noktada Türkiye açısından böyle bir risk var. Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye El Bab’ın güneyini zorlayacak. Çünkü şu anda bu sözünü ettiğim İran ya da PYD koridoru ile Türkiye’nin kuşatılması harekatına karşı Türkiye de Fırat Kalkanı ve Musul’da operasyon yaparak buna bir karşı yarma harekatı öngörüyor. Bunlar düşünülen şeyler. Bizim dışardan bakıp anlamaya çalıştıklarımız. Ama sonuçlar ne şekilde gerçekleşir bilemiyorum.”
‘RAKKA OPERASYONU ANKARA-WASHINGTON HATTINI GERER’
TSK’nın Rakka’ya ilerlemeyeceğini öngören Bayraktar, operasyonun sınır noktasının Menbiç olduğunu belirterek, “Menbiç operasyonu gerçekleşirse, Türk-ABD ilişkileri nereye gider onu öngörmek çok zor. Washington-Ankara arası ciddi bir gerilimin yaşanacağını tahmin etmek mümkün. Ama bu ABD’nin Rakka operasyonuna balta vuracağı için iki başkent arasında gerilim yükselir. Hani onun nasıl Türkiye’ye baskı uygulayacağını tahmin etmek zor” tespitinde bulundu.
‘ANKARA MUSUL’LA SÜNNİLERE MİLİS GÜCÜ VERMEK İSTİYOR’
Türkiye’nin asıl istediğinin Musul’da oluşacak bir siyasi hareketin elinin altına silahlı bir milis gücü vermek olduğunu söyleyen Bayraktar, şu değerlendirmelerde bulundu: “Irak’ta bütün siyasi partilerin bir silahlı kanadı var. Bu Başika’da eğitilen 4000 olduğu söylenen güç Musul savaşı sonrası, Musul’un kontrolü noktasında Türkiye’nin destekleyeceği bir milis gücü olma hedefinde. Öte yandan Türkmenlerin durumu var bir de. Cumhurbaşkanı Türkmenlerin ayrıştığını söyledi. Şii ve Sünni olarak. Onları bir İslam vurgusu ile bir arada tutmaya çalışıyor. Çok zor bir denklem. Gerek Musul gerek Suriye’de bu işler devam eder ve çok daha konuşuruz. Ama düşünceler bence bu yönde. Türkiye’nin Musul’a dahli oradaki Sünnileri siyasetin içerisinde tutma çabası. Türkiye dışardan Irak içerisinde etkili olamadığı takdirde orada bir vekil güç oluşturulması gerekiyor. Suriye konusunda daha doğrudan işin içinde. Ama onunda bir sınırı olduğunu düşünüyorum.”
‘ABD-RUSYA ARASINDA BİR DENGE POLİTİKASI GÜDÜLMELİ’

Bayraktar’a göre Rusya’nın Türkiye’ye yönelik müsamahakar tutumunun arkasında Ankara’yı yanında tutmak isteği yatıyor. Son dönemde Rusya’nın bölgede askeri ve siyasi açıdan çok fazla kazanımı olduğunu belirten Bayraktar, “Hmeymim’deki üs artık süresiz olarak Rusların elinde. Onun dışında donanması Akdeniz’e indi. Önümüzdeki birkaç yıl içinde buradaki donanma gücünü Rusya daha da artıracak ve burada söz sahibi olacak. Burada tabi Türkiye’yi tam yanında görmese de çok karşısında bulunmak istemiyordur” diye konuştu. Türkiye’nin de Rusya’ya ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “ABD ile tek başına kaldığı zaman Türkiye’nin Batı’ya karşı çok fazla bir kozu kalmadı, uçak krizinde gördük. Ne zaman ki Türkiye Moskova ile ilişkileri düzeltti, o zaman Türkiye hem diplomatik olarak hem de askeri olarak bir manevra alanı kazandı. İki taraf da bunu devam ettirmek isteyecektir. Türkiye ABD’ye karşı Rusya’yı mutlaka yanında ister ama bir denge politikası gütmesi gerekiyor” vurgusu yaptı.
‘TÜRKİYE HALEP’İ ZORLARSA RUSYA İLE UZLAŞMA YARA ALIR’
Rusya ile ilişkiler bağlamında Türkiye’nin Suriye’de desteklediği grupların bazılarıyla arasına mesaf koymak zorunda olabileceğini ifade eden Bayraktar, Moskova ile hareket etmenin bedellerini de şöyle anlattı: “Bence burada temel uzlaşı noktası Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Türkiye’nin Esad rejimine karşı duruşu devam etse de statükoya göz yumması yani siyasi süreçle işin çözülmesi için mücadele etmesi olacak. Mesela Türkiye Halep’i zorlarsa bu uzlaşma çok ağır yara alır. Ayrışma olabilir. O açıdan ben Türkiye’nin Halep’i zorlamadan, kendisine biçilen alan içerisinde manevra yapacağını düşünüyorum. El Bab’ı bu denklemde kestirmek çok zor. Rusya açısından önemli olan Hmeymim hava üssünün güvenliği. Bu üssün güvenliğini tehlikeye atacak hiçbirşeye ben Rusya’nın izin vereceğini düşünmüyorum. İdlib-Afrin takası yapabilir. Rejime değmeyecek şekilde Türkiye ÖSO’yu uzatıp PYD’nin önünü kestiği yerde biraz rahatlayacaktır. O noktada da Rusya ile anlaşmak için daha istekli görünebilir. Ama yeterli veri yok yaşayarak göreceğiz.”