Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu; “Karar vermemiz gerekiyor”

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksek Okul Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, turizm konusunda geniş bir değerlendirme yaptı. Rektör Prof. Dr. Peyami Battal'ın gündeme getirdiği gibi, “oturup konuşmamız

VAN 16.05.2018 11:34:56 0
Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu; “Karar vermemiz gerekiyor”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Van'da önemli gündemlerden biri olan turizm konusu konuşulmaya, tartışılmaya devam ediliyor. Özellikle, İran'da uygulanan yüksek harç oranları nedeniyle sayıları oldukça düşen İranlı turistlerden dolayı esnaf tedirginlik yaşıyor. Turizme yatırım yapan, otel açan, cafe-restaurant gibi lüks mekanlarla sektöre giriş yapanlar, şu aralar kara kara düşünüyor. Gelişmelerden dolayı, sektöre yeni girenler, sektörde uzun yıllardır hizmet verenler, sektörü bilenler veya bilmeyenler, bir çok kesim turizmle ilgili fikirlerini, beklentilerini dile getiriyor. Ancak bu güne kadar gündeme gelmemiş olsa da, arka planda turizm üzerine bilimsel çalışma yapan, çeşitli konuları veriler üzerinde masaya koyan ve alışıla gelmiş “Turizm Kentiyiz” söyleminin yerine “Turizm Kenti miyiz?” sorusunu yönelten, turist sayısının düşmesi ile herkesin şaşırdığı bir ortamda bu durumu “beklenen bir durum” diye tanımlayan bir kurum var! Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksek Okul Müdürlüğü. Okulun Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van turizmini gazetemize özel değerlendirdi.

 

“GELECEĞİN TURİZMCİLERİ YETİŞTİRİLİYOR”
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, sektöre ilişkin, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, ilk olarak okula ve öğrencilere ilişkin bilgiler verdi. Alaeddinoğlu; “Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokulu 2009 yılında kurulmuş fakat kuruluş hemen öğrenci alımı ile gerçekleşmemiş. Ben burada Yüksekokul Müdürü olduktan sonra önce akademik personel kadrosunu oluşturduk, ardından öğrenci almaya başladık. Şuan öğrencilerimiz 3. sınıfta ve henüz mezun vermedik. 3 sınıfımız var ve toplam 90 civarında öğrencimiz bulunuyor bu sınıflarda. Yüksek lisans öğrencilerimizle birlikte bu rakam 100'ü geçiyor. Öğrencilerimizin çoğu da bu bölgeden çocuklar. Biz onlara fırsat vermemiş olsaydık, muhtemelen turizm alanında başka yerlere gideceklerdi, ya da başka bölümleri tercih edeceklerdi. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; almış olduğumuz öğrenciler pırıl pırıl öğrenciler. İlimizin, bölgemizin, ülkemizin geleceğine kesinlikle katkı sunacak öğrenciler. Buna kendimden çok eminim, çünkü çalışmalarını görüyorum.”
İstatistiklere göre, ülkemize gelen turistlerin en muzdarip olduğu konunun hizmet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, şöyle devam etti; “Bu da kalifiye eleman yetersizliğinden kaynaklanıyor. Turizm hizmet sektörü. Diğer birçok sektörde ürünü ayağınıza getirebilirsiniz ama turizm öyle değil, o ürünü almak için siz gitmek zorundasınız. Dolayısıyla gittiğinizde kiminle karşılaşacaksınız, insanla. Yani hizmet. Turizmde işin nasıl yapıldığını bilen insanlar ve güler yüz çok önemli. Bizim de temel amacımız; hakikaten bölgenin ihtiyacı olan o kalifiye eleman ihtiyacını karşılamak. Ayrıca dil eğitimi üzerinde de ağırlıklı olarak duruyoruz. Tam donanımlı turizmciler yetiştiriyoruz anlayacağınız.”

 

 

“UYGULAMA OTELİNE İHTİYACIMIZ VAR”
Öğrencilerin yetiştirilmesi noktasında uygulama otelinin büyük önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, bu konuda da girişimlerin olduğunu anlattı. Alaeddinoğlu; “Uygulama oteli konusunda sıkıntımız var. Ama sağolsun Sayın Rektörümüzün desteği ile bir laboratuar oluşturduk. 8 – 10 masa ile yapay bir ortam yarattık. Bir öğrencinin bir otelde karşılaşabileceği herşeyi temin ettik. Tabi burada doğal olarak müşteriye hizmet sunmuyoruz. Öğrenciler servisi bize sunuyorlar. Yapay ortamla bunu gerçekleştiriyoruz. Ancak bir uygulama oteline ihtiyacımız olduğu ortada. Nihayetinde turizm konusunda hizmet vermek istiyorsanız, gerçek müşteriyle karşılaşmanız lazım ki öğrenci ona göre bir refleks geliştirsin. Bu konuda girişimlerimiz var; girişimlerimiz neticesinde bir uygulama oteli gerçekleştirme durumumuz var. Rektör hocamızın da desteği söz konusu. Bu olursa çok daha güzel olacak.” dedi.

 

SEKTÖRDEN DESTEK TALEBİ
Geleceğin turizmcilerinin yetiştirilmesi noktasında sektör temsilcilerinin desteğini de beklediklerini vurgulayan Prof. Dr. Alaeddinoğlu; “Açıkçası sektörden de destek istiyoruz. Nasıl bir destek? Nihayetinde onların otelleri var. Haftanın belli günlerinde otellerinde öğrencilerimizin de sürecin bir parçası olmasını arzuluyoruz. Büyük oteller bize bu konuda katkı sunuyorlar. Öğrencilerimiz gidip orada uygulamalara katılıyorlar. Ama yerel otellerden de bu desteği bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

 

“LİSANS ÜSTÜ ÖĞRENCİLERİMİZ BÖLGEYİ ÇALIŞIYOR”
Lisans öğrencilerinin yanı sıra lisans üstü ve İranlı öğrencilerinin de olduğunu belirten Prof. Dr.  Alaeddinoğlu, bu öğrencilerin de turizmle ilgili önemli çalışmalar yaptığını belirtti. Alaeddinoğlu şöyle devam etti; “Lisans üstü öğrencilerimize, bölge ile ilgili turizm çalışmaları yaptırıyoruz. Lisans üstü çalışmaları bu coğrafya ile ilgili. İranlı öğrencilerimiz de var. Onlara da İran ile burası arasında kıyaslamalı çalışmalar yaptırıyoruz. Çünkü İran'ı da tanımamız lazım, sadece burayı tanımak yetmiyor. Yani eğer biz bölgede bir turizm kenti olmak istiyorsak, turizme konu olmak istiyorsak müşteriyi de tanımak durumundayız.”

 

“NE İSTİYORLAR'IN CEVABINI ARARKEN, HOŞUMUZA GİTMEYEN YANITLAR ALIYORUZ”
Öğrencileri ile birlikte yaptıkları çalışmalarda “Turistler ne istiyorlar?” gibi bir çok soruya yanıt aradıklarını ancak aldıkları cevapların can sıkıcı olduğunu dile getiren YYÜ Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu; şunları söyledi; “ 'Turistler ne istiyorlar?' sorusunun cevabını ararken bazen hoşumuza gitmeyen cevaplarla da karşılaşıyoruz. Mesela şuan yapmakta olduğumuz bir çalışma var. Yaptığımız çalışmalarımızda maalesef bazı olumsuz durumlarla karşılaştık. Bunu söylemek durumundayım. Nedir bu olumsuz sonuçlar? İranlı turistlerle ilgili yaptığımız çalışmalar oldu, farklı turist tipleri ile ilgili de ön çalışmalarımız oldu. Ön bulgular bunlar tabiki. Yaptığımız çalışmayı da genişletmek istiyoruz bir yandan ama bir yandan da hoşumuza gitmeyen sonuçlar ortaya çıkınca kararsız kalıyoruz. Birincisi Van'a gelen İranlı turistlere 'Neden Van'a geldiniz?' gibi vb. sorular sorduk. Eğlence için mi, kültür için mi, eko turizm için mi, alışveriş için mi gibi sorular sorunca, aldığımız cevaplardan sonra şunu farkettik; Acı ama maalesef Van'a gelen turistlerin hatırı sayılır bir kısmı, mecbur olduklarından dolayı Van'a geldiklerini söylüyorlar. Yani İranlı turistler, bir alternatif olması durumunda Van'ı düşünmeyeceklermiş. Gelip burada kalanların çoğu, yakın olmasından ve ekonomik nedenlerden dolayı burada kaldıklarını söylüyorlar. Aslında bu dayanılmaz bir şey... Mecburiyet ortadan kalktığı zaman gelmeyecekler anlamına geliyor bu. Bir başka temel sıkıntı daha; eko turistlerle ilgili yaptığımız çalışmanın sonucu... Ama buraya gelen turistler sadece eko turizm için gelmiyorlar, aslında kültür turizmi, tarih turizmi, eğlence gibi her birinden bir parça paylaşmak gerekiyor. Fakat şöyle bir sorun var; Mesela 'Eko turizmle ilgili Van'a ilişkin beklentiniz nedir?' gibi sorularda da turistin beklentilerinin karşılanmadığını görüyoruz. Ve yine acı bir durum ama ben bunu da söylemek durumundayım. Bu çalışmalarda elde ettiğimiz cevapların ardından, şöyle bir soru çıkıyor ortaya; “Biz turizm kenti miyiz?” İnsanların zihninde giderek “hayır, değiliz”e doğru gidiyoruz.”

 

“TURİSTİ MEMNUN EDEMİYORUZ”
“Turizm kenti miyiz?” sorusunun sorulmasının nedenini de anlatan Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu; şöyle devam etti; “Temel bir sorunumuz var bence: Biz, her turizm çeşidini yapabileceğimizi düşünüyoruz. Gelen turiste diyoruz ki; seni tarih turizmine de, eko turizmine de, kültür turizmine de, eğlenceye de, dinlenceye de götüreceğiz diyoruz. Ama böyle bir turizm çeşidi yok. Böyle olunca da hiçbir dalda turisti memnun edemiyoruz.”

 

“İKİ FARKLI TURİST TİPİNİ AYNI ANDA MEMNUN ETMEK ZOR”
Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu; “Dolayısıyla bir turistik ürün olarak görünmüyoruz açıkçası. Biz kendimizi hakikaten çok farklı bir yere koyuyoruz da turist koymuyor, sorun o. Biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Kendi kafamızda bir Van yaratıyoruz, sonra çok değerli şeyler görüyoruz, ardından kendimizce değerli olduğuna inandığımız yerleri de turistlerin ziyaret etmesini istiyoruz. Fakat sizin değerli olarak gördüğünüz şeyi turist değerli olarak görmeyebiliyor. Bir de esas olan tek şey çekicilik değil. Yani sadece değer, kaynak üzerinden turizm yaratılmaz. İşin bir de hizmet boyutu vardır. İşte son zamanlarda yoğun olarak gelen İranlı turistler, genellikle alışveriş ve eğlence için geliyorlar. Şimdi siz hem alışveriş turistine hem de kültür turistine aynı anda hizmet veremezsiniz. Bir konaklama tesisi bu ikisine birden aynı hizmeti veremez. İkisini birlikte memnun edemez. Çünkü birisinin beklentisi yüksek olur.” ifadelerini kullandı.

 

 

“BİRLİKTE KARAR VERMELİYİZ”
“Bizim turizm çeşidimiz ne olmalı?” sorusuna karşılık, Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, şu cevabı verdi; “Buna ben karar vermemeliyim, buna kent olarak birlikte karar vermeliyiz. 'Bizim turizm pazarımız, pazarlama stratejimiz nedir'in cevabı da yok. Bu konuda kentin karar vermesi ve öncelikle bir konu üzerinde uzmanlaşmayı seçmesi gerekiyor. Böyle olmazsa markalaşamayız turizmde. Oysa turizmde süreklilik olsun istiyorsak, markalaşmak durumundayız. Ben buyum da, buyum da, buyum da diyemeyiz. Evet öbür kaynaklar da bizim, hepsi kalsın, onlar için gelen turistler de gelsin elbette, ama biz bir konuda, iki konuda farkındalık yaratmalıyız. Her konuda farkındalık yaratamazsınız. Bir ya da iki değer üzerinden farkındalık oluşturmak durumundayız. Araştırmalarımızda ortaya çıkan sonuç bu. Maalesef araştırmalarımızdan çıkan sonuçlara göre turist burayı turistik bir kent olarak görmüyor. İşte bunu değiştirmemiz lazım.”
Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, “Nasıl değiştirilebilir bu?” sorusuna da şu cevabı verdi; “Dediğim gibi, buna benim tek başıma karar vermem olanaksız. Elbette ki önerilerimiz, yaptığımız çalışmalarımız var. Hem de çokca. Ama benim bunları söyleyip kesmem doğru olmaz. Bunlara bir platformda, karar vericilerin, sektör temsilcilerinin tamamının katılımı ile, verileri masaya koyup karar vermemiz gerekiyor. 'Biz buyuz' diyeceğiz ve gereğini yapacağız. Kaynaklar çok büyük mü hayır ama kaynak var mı var. Bu kaynakları doğru kullanıyor muyuz sorusunun cevabını bilmiyorum!”  devamı yarın...

 

Özel Haber: Umut Tarhan

Kaynak: (Prestij Haber Merkezi) - Prestij Haber Merkezi