İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu`nun Başbakan Erdoğan`ı arayarak yaklaşık 3 yıl önce gerçekleştirilen Mavi Marmara olayı nedeniyle özür dilemesinin yankıları devam ediyor.
Katliamın gerçekleştiği sırada Mavi Marmara gemisinde bulunan Vanlı aktivistler İsrail`in Türkiye`den özür dilemesini olumlu bulduklarını ancak, İsrail`in yapılan özrün şartlarını yerine getirmesi gerektiğini ifade ettiler. Aktivistler, Gazze üzerindeki Siyonist ablukanın kaldırılmasını istediler.
"Filistin`deki Ambargo Tamamıyla Kaldırılmalı"
Saldırının tüm dünyanın gözü önünde meydana geldiğini ancak özrün kapalı kapılar ardında yapıldığına dikkat çeken Mavi Marmara gazilerinden Abdulhelim Almalı, İsrail özründe samimiyse tüm dünyanın önünde açıklama yapması gerektiğini söyledi. Özür konusunun ortaya çıkmasının ardından İsrail`in savunma bakanının Gazze`deki ambargonun kaldırılmayacağı yönündeki açıklamalarını hatırlatan Almalı, "Dolayısıyla İsrail`in Mavi Marmara`dan ötürü Türkiye`den özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi kabul etmesi var olan "temel sorun"u ortadan kaldırmamaktadır. Gazze`ye yönelik sürdürülen ambargo ve kuşatmanın kaldırılacak olması Gazzeli kardeşlerimizi rahatlatacak önemli bir gelişme olacaktır. Ayrıca işgal altındaki Filistin`in sadece Gazze`den ibaret olmadığını hatırlardan çıkarmamamız lazım" dedi.
"Davanın Düşmesi Mağdurlara Büyük Bir Hakaret Olur"
Katliamı gerçekleştiren İsrail askerleri hakkında açılan davalardan vazgeçildiği iddialarının kabul edilemez bir nitelikte olduğunu söyleyen Almalı, "İsrail Uluslar arası mahkemelerde yargılanmalı gerekli cezayı almalıdır. Çünkü: Kasten Adam Öldürmek, Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs. Nitelikli Kasten Yaralama, Kasten Yaralama. Nitelikli Yağma, Deniz veya Demiryolu Ulaşım Araçlarını Kaçırma Veya Alıkoyma. Nitelikli Mala Zarar Verme, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Ve Eziyet Suçlarını Azmettirme gibi suçları işlemiş olan bir rejimle ilişkilerin normale dönmesinin hiçbir izahı olamayacağı gibi dolayısıyla açılan davalardan vazgeçileceği iddiası hukuki olmadığı gibi kabul edilemezdir. Bu gelişmeden sonra eğer dava düşürülecek olursa bu saldırıya uğrayan mağdurlar için büyük bir hakaret olur" ifadelerini kullandı.
"İçimizdeki İsrailliler de Özür Dilesin"
İsrail taraftarlarını da özür dilemeye davet eden almalı, İsrail`i aklamaya çalışan içlerindeki İsraillilerin de özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Yapılan özür ve tazminattan öte umutlarının Filistin`in İsrail işgalinden kurtulması olduğunu söyleyen Almalı "Özür ve tazminat bizim değil, devletin diplomatik yönden talebidir, temennim bu talebi yerine getirilirse İsrail`le olan ilişkilerin normalleşmemesidir." İfadelerini kullandı.
"Özür Her Şeyin Bittiği Anlamına Gelmemeli"
Üç yıl önce yaşanan bu vahim olayda 9 vatandaşın şehit edildiğini hatırlatan Vanlı Aktivist Eyüp Acar ise özür olayının Türkiye ve dünyada yankısının büyük olduğunu söyledi.
Türkiye halkının ve hükümetin yaşanan olayla ilgili büyük tepkiler ortaya koyduğunu aktaran acar, "Davanızda haklı iseniz ve kararlı durabiliyorsanız Allah elbette sizlere yardım edecektir. Bu anlamda bir zaferdir. Bu her şey bitti anlamına da gelmiyor. Bunun pratikte gösterilmesi gerekir abluka gerçekten kalkacak mı Filistin, Gazze özgürleşecek mi bunu görmemiz lazım" dedi.
Özürde Ortadoğu`daki olayların da etkili olduğunu ifade eden Acar, "Orta Doğuda Muhammed Mursi`nin de ifade ettiği gibi Araplar eski Araplar değil Ortadoğu da eski Ortadoğu değil. İsrail de bunu iyi okumuş olmalı ki bu noktadaki tersleşmenin anlamsız olduğunu fark etti." tespitinde bulundu.
"İsrail Özür Diyerek İşlediği Suçu Kabul Etmiş Oldu"
Mavi Marmara katillerinin yargılanma olayına da değinen Acar; Yargılamanın devam edeceğini belirterek, "Dava kesinlikle devam etmeli, sonuçta işlenmiş bir suç var. İsrail davasından vazgeçebilir ancak bu işlenen suçun af olunacağı anlamına gelmiyor. İsrail `özür` diyerek aslında işlediği suçu kabul etmiş oldu. Suçluların yargılanması hatta mahkûm edilmesi gerekir." diye konuştu.
Özrün Sebebi Türkiye`yi Kaybetme Korkusu Mu?
Özrün zamanlaması ile ilgili bir soru üzerine Eyüp Acar, "Zamanlama noktasına bakacak olursak fotoğrafın geneline bakmamız lazım. Diktatörlerin tek tek gitmesi, İsrail`in bu anlamda yalnızlaşması ve Türkiye`yi kaybetme korkusu ya da Suriye konusu göz önünde bulundurulursa tüm bunların etkisi özrün sebebi olabilir." şeklinde cevapladı.
"Özrün Ardında Sadece Türkiye`nin Baskısı Yok"
İsrail`in özür dilemesinin ardında sadece Türkiye`nin baskısının olmadığını söyleyen Kemal Çelen ise, yapılan özrü çözüm süreci, İran`a yönelik yapılması planlanan müdahale ve İsrail`in Filistin üzerinde bir şeyler yapma arzusuna bağladı.
Çelen, "Türkiye tarafından barış sürecinin başlatılması artık İsrail, Kürt meselesi kartını kullanamayacağını o halde bundan sonra Türkiye`nin dostluğunu kazanayım, dedi. öte yandan Filistin hususunda da bir şeyler yapılmak isteniyordu. Bazı yazarlarımız aydınlarımız bunu iyi niyetle yorumluyorlar ama hiçbir zaman Siyonizm`in düşüncesi altında iyi niyetin çıktığını şu ana kadar görmedik." İfadelerini kullandı.
"Netenyahu Hedef Şaşırtıyor"
Benyamin Netenyahu`nun özür meselesini Suriye`de yaşanan iç karışıklıklara bağlamasının temelinde hedef şaşırtma taktiği olduğuna dikkat çeken Çelen," İsrail`in veya ABD`nin mantığında hedef şaşırtma taktikleri hep olmuştur." dedi.
Özürle beraber davalardan vazgeçilmemesi gerektiğini söyleyen Çelen, "Davalardan vazgeçilmemesi lazım. Sadece özür eziyet ve sıkıntı çeken yaralılarımızın sıkıntılarını izale etmeyecek. Ben de gemide yaralandım. Türkiye`ye geldiğim süre içerisinde ile halen onun acısını yaşıyorum. Bundan sonra özrün gerekliliklerini yerine getirirse olabilir. Uygulanmazsa özür pek de bir anlam ifade etmez" şeklinde konuştu.
"Onların Bir Hesabı Varsa Allah`ın da Bir Hesabı Var"
Vanlı aktivistlerden Mehmet Çakan ise şöyle konuştu: "Bu özür ne kadar geç kalınmışsa dahi İslam coğrafyası için sevindirici bir haberdir. Umarın sözlerinin arkasında dururlar. Açılan davalarını sürmesi gerekir. Özrün en büyük sebebi ekonomik neden olabilir. Mavi Marmara olayından sonra İsrail ekonomide büyük sıkıntılar yaşadı. Filistin ablukasının mutlaka kalkması lazım. Mescid-i aksanın özgür olması gerekir. Belki Yahudilerin bir hesabı var ; ama unutmayalım ki Allah`ın da bir hesabı var."
(Fırat Arslan/Murat Dalgın- İLKHA)
