ÖZKAHRAMAN'LA

Sanat en etkili silahtır

VAN 19.09.2013 10:41:15 0
ÖZKAHRAMAN
Tarih: 01.01.0001 00:00
Asıl mesleği fotoğrafçılık olan Van Belediyesi Kilim Atölyeleri Sorumlusu Enver Özkahraman, 1960'lı yıllardan bu yana İran, Irak ve Türkiye'de çektiği tüm siyah^beyaz fotoğraflarını arşivliyor. Arşivinde, 50 bin civarında fotoğrafı bulunan Özkahraman, "ordularınız, tanklarınız olabilir, ama bir eseriniz, bir üretiminiz yoksa varlığınızı daha fazla sürdüremezsiniz. O nedenle benim gençlere önerim, halkınızı tanıyın, bilin ve sanata yönelin. Bu en etkili silah ve en iyi yaşam aracıdır." diyor.



Röportaj: Adil HARMANCI

Fotoğrafçılığı, "Kimisi yazarak anlatır hayatı ve doğayı, kimisi söyleyerek, kimisi de fotoğraflayarak" şeklinde özetleyen Özkahraman, çektiği tüm fotoğrafların Kürt halkının yaşam öyküsünü oluşturduğunu da kaydediyor.
Şu anda Van Belediyesi´ne ait kilim atölyelerinde kilim dokuyan, en az fotoğraf kadar anlamlı bir yeri olan kilim motifleriyle uğraşan genç kızlara bir yerde hocalık, bir yerde de babalık yapan Enver Özkahraman ile fotoğrafçılık üzerine sohbet ettik.
Özkahraman´a yönelttiğimiz sorular ve sorularımıza verdiği, yaptığı iş kadar anlamlı cevaplar şöyle;  

SİZİN DEYİMİNİZLE SORAYIM, FOTOĞRAFLA HAYAT YAZMAYA NASIL BAŞLADINIZ?
Kendim Diyarbakır´lıyım, ancak 31 yılım Hakkari´de geçti. Uzun yıllardır da Van´dayım. Aslında önce resimle başladım. Hani halk arasında resim yapmanın ´günah´ sayıldığı yıllarda. Onlar günah dedikçe ben resim yapmaya devam ettim. Önce karakalem resim çalışması, ardından karikatür, daha sonraları ise, fotoğraf çekerek üç ayrı çalışmayı bir arada yürüttüm. Hakkari´de Köy Hizmetleri´nde ´Teknik Ressam´ olarak göreve başladım.
İçimde belli bir duygu vardı. Van, Muş, Bitlis, Hakkari. Buraları köy köy dolaştım. İçimdeki o duygular ve resme olan büyük merakımdan dolayı, yaylalarımızda, köylerimizde, yerdeki tezekten, gökteki buluta kadar bana garip gelen, zoruma giden, beni güldüren, ağlatan ne varsa resmini yaptım, karikatürünü çizdim, fotoğrafını çektim. Bir yerde halkımın yaşadıklarını resmettim, ya da halkın yaşamını bu şekilde yazdım diyeyim."

KARİKATÜR, RESMİ VE FOTOĞRAFI NE ZAMANA KADAR BİR ARADA YÜRÜTTÜNÜZ, YOKSA HALEN AYNI ŞEKİLDE SÜRÜYOR MU?
Evet, karikatürle de ilgiliydim; karikatürlerim o dönem Papağan ve Pardon isimli mizah dergileri ile Hürriyet´in Bonbon ekinde de çıkıyordu. Ancak bir süre sonra resmi ve karikatürü azaltarak tamamen fotoğrafa yöneldim.
1975´ten itibaren diyebilirim. 130 liraya Rus malı Lobitel marka bir fotoğraf makinesi aldım. Halen bende duruyor. İran´da Kirmanşah´a kadar gittim. Irak´ta Yezidilerin içine kadar gittim, ama Hewreman´a gidemedim o hep içimde bir yara olarak kaldı. Çünkü Zerdeşt ve Zağros´un çekirdeğidir o.

NEDEN GİTTİNİZ BURALARA?
Kimisi yazarak anlatır hayatı ve doğayı, bense fotoğraflayarak anlatıyorum. Oraların yaşamsal ve ekolojik durumunu derlemek ve gelecek nesillere aktarabilmek için gittim. Gezdiğim tüm bu yerlerin fotoğraflarını, yaşam biçimlerini çektim.

RESİM ´GÜNAHTI´ DEDİNİZ, PEKİ ÇEKTİĞİNİZ FOTOĞRAFLAR NEDENİYLE SIKINTI YAŞADIĞINIZ OLDU MU HİÇ?
Tabi ki; bir fotoğraf nedeniyle Hakkâri Emniyeti´nde işkence gördüm.
Bir çocuğun Şel û Şepik´li ilk fotoğrafını 1974´te ben çektim. Hakkâri polisi o fotoğraf için beni gözaltına aldı. ´Neden bayrak çocuğun ayakları dibinde´ diye dünyanın sopasını yedim. 1969 yılında da Çukurca´da Peşmergelerin fotoğrafını çektim. Ancak ´ele geçer´ diye filmi bir fotoğraf stüdyosuna teslim etmedim.

KENDİ STÜDYONUZ YOK MUYDU?
Tabi bir takım sıkıntılardan sonra, ´kendi fotoğraflarımı nasıl çıkarırım´ diye bir arayışa girdim. Sonunda evimin bir odasını fotoğraf banyosu olarak ayarladım. Kendi fotoğraflarımı kendim çıkarmaya başladım. Birçok arkadaş da filmleri yanıma getirirdi, bu da ek bir katkı sağlıyordu. Çok sayıda fotoğrafım da Hürriyet gazetesinde yer aldı.

TÜM FOTOĞRAFLARINIZ HALEN DURUYOR MU PEKİ?
Tabi ki, fotoğraflarım biriktikçe de arşivleme ihtiyacım daha da arttı.
Tek tük diyebileceğim bazılarını kaybettim. Gerisi duruyor. Şimdi, hiç kimsenin artık bir daha çekme imkânı olmayan ve hiç kimsenin sahip olamayacağı bir arşivim var. Bu çocuklarım için, gelecek kuşak için bırakabileceğim en büyük değerdir. Ordularınız, tanklarınız olabilir, ama bir eseriniz, bir üretiminiz yoksa varlığınızı daha fazla sürdüremezsiniz. O nedenle benim gençlere önerim, halkınızı tanıyın, bilin ve sanata yönelin. Bu en büyük, en etkili silah ve en iyi yaşam aracıdır.

SİZİ EN ÇOK ETKİLEYEN FOTOĞRAFLARINIZ HANGİLERİ DİYE SORSAM..?
Evet…





Ve içimde bir yara gibi kalan…
Kuşkusuz beni etkileyen birçok fotoğraf karesi vardır. Ancak beni en çok etkileyen 3 fotoğraf var. Bunlar 1975, 1988 ve 1991 yılında Saddam zulmüne uğrayan Kürt halkının göç fotoğraflarıdır. Şimdi de baktığımda ağlarım. Öyle karelerdir onlar. Şimdi Irak Cumhurbaşkanı olan Celal Talabani´nin Xirê Navzeng Mağarası´nda çektiğim fotoğrafı halen bende duruyor. Irak ordusu ile savaş halindeki yılların en belirgin karesidir.
ÇEKMEK İSTEDİĞİNİZ AMA ÇEKEMEDİĞİNİZ BİR HAYAT HİKAYESİ DE VAR MI?
Hem de belki en önemlileri. "Neden Mele Mıstefa´nın, Feqî Hûseyin´in, Qasimlo´nun, Ahmed Arif´in değişik fotoğraflarını çekemedim?"; "Musa Anter ne yer, ne içer, ne giyer, neden bunun fotoğrafını çekemedim?" Şimdi bunlar içimde bir yara gibi duruyor, bu büyük bir eksikliktir benim için. 68 yaşındayım, yaşamımda şunu öğrendim; bir toplum kültür ve sanatta öne çıkamamışsa, o toplumun geleceğinde belirsizlik var demektir.

PEKİ ŞİMDİ FOTOĞRAFA BAKIŞ NASIL?
Şimdi ben, halkımın kültürünü ve yaşam şeklini merak ettiğim için resme ve fotoğrafa merak saldım. Kök boyadan kilim çeşitlerine kadar, gelenek ve görenekleri fotoğraf sayesinde öğrendim. Ancak 1990´dan sonra fotoğraf ´tehlike´ görülmeye başlandı. Size bir örnek vereyim; Bir halk pazarında çok yaşlı, dişleri dökülmüş bir amcanın yukarıda asılı kadın iç çamaşırlarını dikkatle süzerken çekmek istedim. Flaş patladığı gibi bir sürü göz üstüme döndü. ´Ha bu polistir, MİT´tir bizi çekti´ diye söylenmeye başladılar. İkna edene kadar akla karayı seçtim.

BU ÖNEMLİ HAYAT HİKAYELERİNİZİ YA DA BİLİNEN ADIYLA FOTOĞRAFLARINIZI SERGİLEME İMKANI BULDUNUZ MU BARİ?
Türkiye´de Ankara, İstanbul ve İzmir´de; geçen yıl Van´da yapılan festivalde sergileme imkanım oldu. Avrupa´da ise, Almanya, İsviçre, İsveç ve Hollanda´da sergiledim. En büyük arzum da Federal Kürdistan´da sergilemektir, kısmet olursa bir vesile çıkarsa sergilemek isterim, çünkü en çok da oraları görüntüledim, yaşamı, doğayı ve birçok önemli tarihi olayı. Şimdi oralar kısmen de olsa özgür, belki eskiyi bilmeyen var, ya da yad etmek isteyen olur, özellikle oralara ait fotoğraf karelerimi çok sergilemek isterdim, inşallah kısmet olur.