OYUN BÜYÜYOR

Benden hatırlatması.

VAN 4.09.2013 12:17:04 0
OYUN BÜYÜYOR
Tarih: 01.01.0001 00:00
SOKAĞI KULLANMA KÜLTÜRÜ VE MÜSLÜMANIN AHLAKİ TUTUMU
Tüm dünya bundan sonra neler olacak diye bekliyor. Ortadoğu’da girilen çıkmaz sokakta karmaşa ve kaos devam ediyor. Öyle ki ABD, “ben bozarım, ben yaparım” küstahlığıyla jandarmalığını oynamaya devam ediyor. Suriye de yaklaşık üç yıldır zalim Esat üzerinden başlatılan ancak çoğu yerde aldatılmış ve kardeşin kardeşi öldürdüğü bir türlü bataklığın içine girmiş durumda. Yine her zaman olduğu gibi dökülen kanın Müslüman kanı olması, akleden ve ben Müslüman’ım diyen insanlar için çok düşündürücü olsa gerek. Kan gölüne dönen bir Suriye’den bahsediyoruz. Yaşanan bu savaş ne kadar kötü ise, bu savaşın Müslümanlar tarafından barış ile sonuçlandırılamamış olması ve ABD’nin “savaşı ben başlattım ben bitiririm” demesi ve “Suriye’ye her an müdahale edebiliriz” yaklaşımı da daha kötü olanı resmediyor ve bu her zaman olduğu üzere hiç de hayra alamet değil. Ve bu durum mevcut savaştan daha kötü günlerin geleceğini içinde barındıran bir endişeyi besliyor. Eğer bir müdahale olursa, kısa zaman sonra milyonlarca insanın ölmesi anlamına gelecektir bu.
Bu da kendisine Müslüman diyen ülkelerin eliyle olacaktır maalesef. Bugün herkes biliyor ki ABD istediği zaman Esat’ı ve kurmaylarını isterse bir günde teslim alır. Acaba neden böylesi geniş çaplı bir müdahaleyi düşünüyor… Kendi istediği oluşumu kurmak için elbette. ABD nereyi düzeltti ki şu ana kadar. Girdiği ülkeler yıllardır paramparça ve hala iyiye değil kötüye gidiyor. Şu an Esat’ın yaptığı zalimlikten ötürü öfkeli düşünen kesimler çok. Hemen müdahale olsun, bitsin bu zülüm diyenler de çok. Ama bu düşünce hem duygusal hem de için de bulunulan durumun vahametini hesaplayamayan bir yaklaşım olur. Ortadoğu zaten kan ağlıyor, bu kez önüne geçilmez bir belaya girebilir Allah muhafaza.
Bölge de İsrail zaliminin düşüncesi ortada. Bu durumun kendine Müslüman diyen insanlar ve devletler için utanç verici, yüz kızartıcı bir durum olması gerekirken, anlaşılan hiç de rahatsız olan kimseler yokmuş gibi görünüyor. Bir taraftan İran ve Nasrallah’ın Esat’ı desteklemeleri, diğer taraftan İsrail’in de el altından Esat’ı desteklemesi, hatta Mısır’daki fitneyi de İsrail’in ateşlemesi, herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Şimdi kendisine müslümanım diyen insanların kimin peşinden giderek, kimleri desteklediğini düşünmeleri ve elzem bir şekilde meselenin aslının ne olduğuna dair ciddi sorgulama ve analizler yapmaları gerekmez mi? Unutmayın değerli kardeşler, Müslümanların sorunlarını Müslümanlar çözmeli. Eğer bizim sorunlarımızı zalimlerin çözmesini bekler isek, biz de zalimlerden oluruz. Çünkü o zalimlerin derdi Müslüman kanı akıtmaktır. Zalimlerin Müslümanlar ile ilişkilerinde en iyi niyetli yaklaşımları dahi çıkardan başka bir şey değildir. Yıllardır ülkemizde ve bölgemizde yaşanan Kürt Sorunu’ndan kaynaklı ölümlerin ana damarı da bunlar değil mi? Şimdi Mısır’da hatta genel olarak Ortadoğu’da yaşananlar da budur zaten.
Yazmak istediğim konuyla bağlantılı olduğunu düşündüğüm bir diğer önemli konu da İslami STK’ların tutumu ve durumu. Hatırlarsanız Hz. Muhammed’e hakaret içerikli bir film yapılıyordu ve o filmde oynayanların çoğu da oynadıkları rolün ne manaya geldiğini bilmiyorlardı, tıpkı şimdi biz Müslümanların dünyada oynanan oyunu bilmediği gibi. Herkes çok samimi, iyi niyetli duygularla sokaklara çıktı, dünyanın birçok yerinde eylemler yapıldı, bazı yerlerde gösterilerde birçok insan hayatını kaybetti. Şunu demek istiyorum değerli kardeşler:
Herhangi biri, bir deli, alçak, aptal, İslam düşmanı biri ya da birileri, belki bilerek provoke etmek için bir oyun kurguluyor. Benim iyi niyetli Müslüman kardeşim de, düşünmeden bu oyuna hemen geliyor. İnsanlar ölüyor, yaralanıyor. Dışarıdan da bu senaryoyu hazırlayanlar da” işte Müslümanlar bu kadar basit, demek ki oyuna gelebiliyorlar” diyerek kıs kıs gülüp alay ediyorlar muhtemelen. Aslında bir diğer amaçları da Müslümanları sokağa dökerek gazlarını almaktır. Bütün İslam âleminde olduğu gibi Suriye’de, Mısır’da Arakan’da yapılan zulümler, ilimiz Van’da da mitingler, basın açıklamaları ve eylemler ile kınanıyor, protesto ediliyor.
Benim dikkatimi çok çeken bir konu da, -mutlaka sizlerin de çekmiştir-; yapılan gösterilere İslami Derneklerden tanıdık, belli yüzlerin dışında, halktan çok az insanın katılıyor olması, ya da hiç katılım gösterilmemesidir ki bu son derece düşündürücüdür.  Bu sorun yaklaşık 20 yıldır böyledir benim bildiğim. Sorun İslami Derneklerde mi yoksa halkta mı? Nedenleri çok ve farklı olabilir ama lütfen bu konuyu İslami Dernekler araştırıp hatanın eksikliklerin nereden kaynaklandığını öğrenmelidir. Gerekirse çeşitli sorular ile anketler hazırlanmalı ve bu İslami bir görev olmalıdır dernekler, İslami mücadele verdiğini iddia eden müslümanlar için. Sakın ola ki, halkın derdiyle dertlenmeyen, sorunlarını kendi sorunu addetmeyen bir yaklaşımdan kaynaklanıyor olmasın bu?
Ben İslami Derneklerin iyi niyetle, samimiyetle çok şeyler yaptığına inanıyorum. Ancak, halkı yakından ilgilendiren, vatandaşın belini büken, perişan eden bazı konuları hatırlatmakta fayda görüyorum. İşsizlik, hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş, eğitim, sağlık, tefecilik, uyuşturucu, çevre gürültüsü ve kirliliği, esnafın sorunları, fakirlik, deprem kaynaklı sorunlar… gibi arttırabiliriz. Birçok sorun ve sıkıntıyı gündeme getirmekle yükümlü, hatta mecbur olduklarını, bu sorunların çözümü noktasında ülke genelinde kitlesel açıklamalarla muhataplarını uyarmanın İslami bir görev olduğunu unutmamalıdır müslümanlar. Halk her türlü sorununda yanında İslami kesimi görürse, götürdüğü mesajı da güven duyarak kabul edecektir. Yeter ki azim ile çalışarak, samimi bir şekilde elimizi taşın altına koyalım. Benden hatırlatması.