Osmanlı ruhunu zedelemeyin

Çözüm sürecine karşı ülkücüleri sokağa çağıran MHP Lideri Bahçeli ve arkadaşlarına eski ülkü ocakları yöneticisi, 12 Eylül mağduru Sıddık Demir’den önemli uyarılar geldi: Osmanlı ruhunu zedelemeyin.

VAN 23.03.2013 11:08:34 0
Osmanlı ruhunu zedelemeyin
Tarih: 01.01.0001 00:00

Hükümetin Osmanlı ruhunu yeniden diriltmek için risk aldığını vurgulayan Demir, mitinglerde herkesin bunu dikkate alarak davranması gerektiğini vurguladı. Demir, kardeşlik projesine de destek verdiğini açıkladı.

Hülya Özkan / Haber10

Bursa'da ‘Kuruluş’, İzmir'de 'Bayrak', Adana'da 'Vatan', Erzurum'da 'Birlik', Konya'da 'Türkçe', Elazığ'da 'Kardeşlik', İstanbul'da 'Demokrasi', Samsun'da 'Kurtuluş' ve son olarak Ankara'da 'Türkiye' mitingiyle alanlara inmeye hazırlanan ülkücülere anlamlı uyarılar geldi.

Çözüm sürecini “Milletimiz hakkında hayırlı adım” şeklinde değerlendiren eski ülkü ocakları yöneticisi, 12 Eylül mağduru Sıddık Demir, “Milletimizin özlediği Türkiye’ye doğru ciddi anlamda yol alıyoruz. Elimizi vicdanımıza koyduğumuz zaman bu gerçeği görüyoruz. Sağduyulu insanlar hep böyle düşünüyor. Kavga ve gürültüden hiç kimse kazanmamıştır. Kim bu milletin ve Osmanlı ruhunu tekrar diriltme gayretinde bulunursa biz ona ancak dua ederiz. Bunun dışında buna karşı kıskançlıktan dolayı başka ellerinde her hangi bir materyal olmadığı için muhalefet eden kurum, kuruluşları da tasnif etmiyoruz. Şiddetle de kınıyoruz. Ülkücü kardeşlerimizi de mitinglerde taşkınlıktan uzak durarak, tarihi bir dönem geçiren ülkeye hizmet etmelerini bekliyoruz. 12 Eylül öncesi yaşanan olaylardan herkesin ders çıkartmasını arzu ediyoruz” dedi.

İşte o söyleşi:

YENİDEN İNŞA SÜRECİ

- Darbelerin içinden mağdur olarak çıkan bir ülkücü olarak son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kısa bir ufuk turuna çıkalım. Biz darbelerin içinden çıktık. O dönem ihtilal vardı. Hiçbir ihtilal en kötü demokrasiden daha iyi değildir. Darbe döneminde her türlü ideolojiye sahip olan, genç düşünen beyinleri askeri vesayet kırdı. Mağdur etti. Genç yürekler bir birine düşman ilan edildi. Sokaklar, alanlar yangın yerine dönüştürüldü. Birçok insan devlete de küstü millete de küstürüldü. Ve kenarlarına çekildiler. Şu an gelmiş olduğumuz konum itibariyle aradan otuz yıl geçti. Bu otuz yıllık zaman zarfında çok şükür ki halktan yana olanlar iktidar olmuşlardır. Bu süreç Özal’ın iktidara gelişiyle başladı. Rahmetli Özal, halktan yana ciddi destekler aldı. Ve Özal ciddi anlamda ortalığı yumuşattı. Demokratikleşmeye zemin hazırladı. Şu anda mevcut iktidar Özal’ın açmış olduğu yumuşatma politikası üzerine çok ciddi şeyler inşa ediyor.

ATILAN ADIMLAR HAYIRLI

- Nedir hükümetin bu politikası?

Tek kelime ile bütünleşme ve dünyaya açılma. Bunlar ülkemiz ve milletimiz hakkında hayırlı kararlardır. Milletimizin özlediği Türkiye’ye doğru ciddi anlamda yol alıyoruz. Elimizi vicdanımıza koyduğumuz zaman bu gerçeği görüyoruz. Sağduyulu insanlar hep böyle düşünüyor. Kavga ve gürültüden hiç kimse kazanmamıştır. Elbette ebedi kardeşlik için bir takım yasal düzenlemelerin yapılması normaldir. Bunlar demokratikleşme yolunda ciddi adımlardır.

RANTLARI KESİLİYOR

- Bu kadar önemli adımlara karşı koyuş neden o zaman? İşte ‘Milli Kardeşlik Projesi’ ve halen tepki gösteren çevreler…

Statükoları kaybetmek istemiyorlar. Elbette normalleşmeyi istemeyenler olabilir. Çünkü bu kavgadan rant elde etmeye çalışanlar var. Bu çevrelerin içinde sadece terörist yapılar yok. Maalesef siyasiler ve kurumlar içerisinde bazı kişiler de var. Tabi bir çocuğun elindeki oyuncağını, şekerini alırsan çocuk ne yapar oyuncaksız kalır. Ve ağlamaya başlar. Kandan kim besleniyor tükenecek inşallah.

MUHALEFETİN DURUMU KÖTÜ

- Peki muhalefet partilerinin tutumu neden normalleşemiyor?

Proje üretemiyorlar ve yetersizler. Türkiye’deki sorunlara çözüm üretemediklerinden iktidarın yapmaya çalıştıklarının önünü kesmeye çalışıyorlar. Bunu sırf muhalefet olmak için yapıyorlar. Tabanlarına yönelik mesajlar veriyorlar. CHP’nin durumu enteresan. Mitingler düzenleyecek siyasi parti olarak (MHP) kendi duruşu ile kendilerince haklı sebepleri vardır. Çünkü tabanlarını tutmaya çalışıyorlar. Bir de Türkiye tablosunda resme bütün olarak bakacak olursak mesela aşırı Kürtçülük var. Ama barış isteyen Kürtler de ağırlıklı olarak var. Türkçülük yapan insanlarda da çok aşırılıklar var. Bu aşırı Türkçü olan insanlar da MHP’de gibi düşünülüyor. Dolayısıyla MHP’nin de bu şekilde aşırı ve mantıksız, anlamsız muhalefeti bir noktada öteki tarafı dengeliyor. Bu ırkçılıklar birbirlerini dengeliyor ve ortada ırkçı olmayan, çözümden yana olan iyi niyetli mütedeyyin insanların oluşturduğu bir parti bu ülkenin milleti hakkında hayırlı kararlar almaya vesile oluyor. Bir sopanın iki ucu vardır. Ortadakiler ise kaptan durumundadırlar. Ve sopanın dengeli bir şekilde durmasını sağlar. Şuanda iktidar da bunu yapıyor. Bizler de bunların başarılı olabilmeleri için dua ediyoruz.

TARİHİ UYARI

- Son süreçte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sert söylemleri var. Ve mitingler ile alana inmeye hazırlanıyorlar. Bu duruşu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siyasiler bazen aşırı söylemlere kaçarlar. Bahçeli’nin söyledikleri siyaseten söylenmiş olan şeylerdir. Kendi tabanının gazını alma çabasıdır. MHP bütün parti il teşkilatlarına genelge gönderdi ve taşkınlıklara sebebiyet verilmemesini istedi. Bahçeli, sert sözleri söylüyor ama önemli olan teşkilatlara gönderdiği genelgedir. MHP’de olsa başka bir parti de olsa aklın yolu birdir. Ve bu kadar sert tepki vermesinin de bir hizmet olduğuna inanıyor ki Türkiye’de dengeler sağlanabilsin. Siyaseten hükümet çok ciddi başarılar kaydediyor. Bu sorun çözülürse MHP’de CHP’de bulundukları yerden bir adım bile yukarı çıkamazlar. Onun için hükümet burada bir noktada kıskanılıyor. İktidar gerçekten güzel işler yapıyor. Bakın mesela İsrail özür diledi. Bu Türkiye’nin adam gibi bir duruşunun ve bölgede cihan devleti olma noktasında çabasıdır. Türkiye’nin her geçen gün alanını genişlettiğini ve büyük bir güç haline geldiğini İsrail de gördü ve direnemedi. En son özür dileyerek yelkenleri indirmek zorunda kaldı. Suriye durumu da bitecek belki üç ay belki beş ay sonra... İşte o zaman Türkiye’yi kimse tutamayacak. Türkiye’yi bu muhalefet de tutamayacak başka hiç kimse de tutamayacak. Bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan gider yarın başka bir ekip gelir. Ama aynı felsefeyle bu milleti bu düşünce uçurtturur. Bizim ülkücülük anlayışımız da bu. Kim bu milletin ve Osmanlı ruhunu tekrar diriltme gayretinde bulunursa biz ona ancak dua ederiz. Bunun dışında buna karşı kıskançlıktan dolayı başka ellerinde her hangi bir materyal olmadığı için muhalefet eden kurum, kuruluşları da tasnif etmiyoruz. Şiddetle de kınıyoruz. Ülkücü kardeşlerimizi de mitinglerde taşkınlıktan uzak durarak, tarihi bir dönem geçiren ülkeye hizmet etmelerini bekliyoruz. 12 Eylül öncesi yaşanan olaylardan herkesin ders çıkartmasını arzu ediyoruz.

Bu makale 54 kez okundu.