Çözüm Sürecinde ikinci aşamaya geçileceği şu günlerde Samsun ve Lice'de yaşananlar oldukça manidar! Acı üzerinden rant devşirmek isteyenlerin ansızın Gezi’den çıkıp Lice’ye sarılması ise amacı deşifre etmeye yetiyor.
Gezi’de olduğu gibi; gerilimi tırmandırmak için şiddetin diline sarılmak ve acılar üzerinden provokasyon yapmak sadece savaş merkezlerinin işini kolaylaştırır. Son beş yılda toplumda başlayan bilinçlenme tüm oyunları bozmuşken, son 19 ayda bu bilinçlenmeden alınan cesaretle Çözüm Süreci derinleştirilmişken, kardeşlik isteyenleri savunmasız bırakmaya yönelik strateji geliştiren merkezler gözünü Lice’ye dikmişken, düşmanın içten işgal girişimine pirim vermemeliyiz.
Safları ayrıştırmak, aralara yüksek duvarlar dikmek, yeni bir gruplaşmaya kapı aralamak isteyenlerin hendeğine düşmeyelim.
Toplumun duygu, düşünce ve davranışlarını, kendi amaçları doğrultusunda etkilemek ve değiştirmek amacıyla yapılan planlı çalışmaların içerisinde yer almayalım.
Kardeşliğe olan inancı ve çatışmaya karşı oluşan direnme gücünü yok etmeye çalışanların senaryosunda figüran olmayalım.
Uyuşmazlık ve kavgaları yaymak, şiddete zemin oluşturmak için hem sahada hem de saha gerisinde yürütülen birtakım psikolojik faaliyetlere teslim olmayalım.
Merhamet iklimini oluşturan tüm toplumsal dayanakları ortadan kaldırmayı esas alan şiddet merkezlerinin imha tuzağına düşmeyelim.
Hiçbir komplekse kapılmadan, korkmadan, kardeşliğimize sahip çıkalım.
Gerçek olan acıların paylaşılınca azalmasıdır. Yaralar kaşındıkça kapanmaz. Aksine kanar ve tedavisi zorlaşır.
Önce düşünelim ve
Organizatörlerin, son organizasyonunu anlamadan, sorgulamadan gölgelere bağırıp çağırmayalım.
