'Operasyonun 5 hedefi var'

SABAH Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Dolmabahçe Ofisin'de yapılan toplantının detaylarını yazdı.

VAN 5.01.2014 10:47:54 0
Tarih: 01.01.0001 00:00

Erdal Şafak'ın SABAH gazetesinde yer alan yazısı şöyle:

Erdoğan: Amaç AK Parti'ye yolsuzluk etiketi yapıştırıp çözüm sürecini sabote etmek ve ülkenin önünü kesmek. Gezi olayları 17 Aralık'ın ilk provasıydı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de bu operasyonda payı var ama asıl hedef 30 Mart yerel seçimleridir. Gezi'de sonuç alamadılar bu defa da alamayacaklar

Girerken "Dolmabahçe Sarayı'nın Başbakanlık Çalışma Ofisi olarak düzenlenen eski Beşiktaş Kaymakamlığı binasının müştemilatını oluşturan duvarları tuğladan örülü bu geniş salona bu kaçıncı gelişim" diye sordum kendi kendime. Doğrusu tam sayısını çıkaramadım. Çünkü özellikle son 5 yılda Türkiye gündeminde dönemeç sayılabilecek birçok olayın değerlendirmesini Başbakan Erdoğan bizlerle Osmanlı döneminde saray atlarının ahırı olan bu salonda yaptı. Ve her toplantıda olduğu gibi dün de uzun masalardan oluşturulan büyük bir dikdörtgende soyadının ilk harfine göre belirlenmiş yerlerimize oturduk. Biz medya ve sivil toplumdan 45 temsilci. Bana göre en karşı masada Başbakan Erdoğan, yardımcıları, konuyla ilgili bakanları... Erdoğan önce kısa bir sunuş konuşması yaptı. Onu hemen arkadaki gündem sayfasında bulacaksınız. Daha sonra soru-cevap faslına geçildi. İşte tuttuğum notlara göre sorular ve Erdoğan'ın yanıtları...

Bu operasyonda Halk Bankası ciddi bir algı yarası aldı. Nereye gitseniz, kiminle konuşsanız ayakkabı kutusundaki paralardan söz ediyor.

Erdoğan: Halk Bankası bizim için çok önemli bir finans kuruluşumuz. Başta İran'la ticaret olmak üzere birçok finansal operasyonda istasyon işlevi görüyor. Biz iktidara geldikten sonra kamu bankalarını iflas noktasından alıp buralara getirdik. Ama ne yazık ki, bu operasyondan sonra Halk Bankası'nın bir aralar 12 milyar dolara kadar çıkan mevduatında ciddi bir kayıp sözkonusu oldu. Açıkçası Halk Bankası uluslararası gücü arttığı için operasyonun merkezine yerleştirildi. Genel Müdür'ün evinde bulunan paralara gelince; gerek kendi ifadesinde, gerekse daha sonra yapılan açıklamalarda makbuz karşılığı teslim alınan paralar olduğu söylendi. Yani, denildiğine göre, belgeleri var. Doğru mu, yoksa kendi çıkarı için mi o paralar; yargıda ortaya çıkar.

Bu operasyon öncesinde paralel devlet mi kendini çok iyi kamufle etti, yoksa siz mi tedbirsiz yakalandınız?

Erdoğan: Elbette bazı istihbari hataların varlığı düşünülebilir. Ama istihbarat teşkilatımız genelde çok iyi bir noktaya geldi, ağımız sürekli gelişiyor. Bu olaydan sonra daha da gelişecek, daha da koordineli olacak. Bu operasyonun yapılabilmesinin bir önemli nedeni de, paralel devletin siyaset dışı güçlerle de ilişkili olmasıdır. Aslında Mayıs'taki Gezi olayları, 17 Aralık'ın ilk denemesiydi. Bakın, ısrarla Mayıs ayının önemi üstünde duruyorum. Neden? Çünkü 30 milyar dolarlık 3'üncü havalimanı, 22 milyar dolarlık nükleer santral, 2.5 milyar dolarlık 3'üncü köprü ihaleleri ve anlaşmaları mayısta yapıldı. Yine Mayıs'ta Borsa 93 bin puan seviyesini gördü; unutmayın 11 yıl önce 11 bin puanda almıştık. 27.5 milyar dolar olarak devraldığımız Merkez Bankası rezervleri mayısta 135 milyar dolara çıktı. Yüzde 63'ler seviyesinde aldığımız gösgerge faizi mayısta yüzde 4.6'ya indi ve gidişat yüzde 2.5'e kadar gerileyeceğini gösteriyordu. Yine mayıs ayında dört kredi derecelendirme kuruluşunun dördü de Türkiye'nin notunu artırdı. Yine mayısta IMF'ye borcumuzun son taksitini ödeyerek hesabı kapattık. Enflasyonda düşüş, sanayi üretiminde ve dış ticarette artış rekorları kırdık Mayıs'ta.

BUNA PARALEL HUKUK DENİR

İşte bütün bunlar dışarıda "Türkiye nereye gidiyor, hangi ufuklara koşuyor" sorularını ortaya attırdı. "Türkiye'nin bünyesi zayıf düşürülmeli" planları yaptırmaya başladı. Ve öyle bir ortamda Gezi olayları patlak verdi. Netice alamadılar. 17 Aralık operasyonunu yaptılar. Yine sonuç alamayacaklar. Zira virüsler tespit edildi, laboratuvar testleri yapıldı, yakında teşhir edeceğiz.

Cemaat, devlet kademelerine sızmış. İstihbarat bu gelişmeleri, bu operasyonları giremedi mi?

Erdoğan: Devlete KPSS ile eleman alınıyor. Yetmiyor, bazı bakanlıklar mülakat da yapıyor. Ama bu olaylar KPSS sisteminde bile suistimal yapıldığını gösterdi. Gözden kaçmış. Düşünün benim ofisime böcek yerleştiriliyor. O da bu örgütün işi. Ama ders aldık.

HSYK için suç duyurusunda bulundunuz. Ama gereği yerine getirilmedi. Bundan sonraki adımda ne yapacaksınız?

Erdoğan: Olayı baştan alalım. Bir savcı çıktı, bir bildiri okudu. Sonra başsavcı birtakım kararlar ve önlemler aldı. HSYK başsavcının açıklaması ve kararları sonrası bildiri yayınladı. Bakın, bir takiye var, bir de yalan var. HSYK'nın bildirisi daha önceden hazırdı, sadece zamanlama yapıldı. Başsavcının ardından yayınlama işte bu zamanlamanın eseri Danıştay da hemen ardından, idarenin savunmasını bile alma gereği duymadan yürütmeyi durdurma kararını verdi. Buna paralel hukuk denir. Şimdi yasama organı yeni bir düzenleme yapmak zorunda. Yoksa sistem tıkanır. Ne bürokrat çalıştırabiliriz, ne de teknokrat. Düzenlemeyi önce Anayasa ile yapmaya çalışacağız. Ancak onun için muhalefetin desteği şart. Muhalefetin tavrı da ortada. Olmazsa yasal düzenleme yoluna gideceğiz.

17 Aralık darbe girişimi açılım ve barış süreciyle de ilgili, değil mi?

Erdoğan bu soruyu barış sürecini götüren Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın cevaplandırmasını istedi.

Atalay: Kararlılığımız ve samimiyetimiz devam ediyor. Diyalog kanalları açık, görüşmeler sürüyor. İmralı ile görüşmeleri MİT görevlileri götürüyor. Siyasi görüşmeleri BDP ile biz yapıyoruz. BDP'liler arada bir Kuzey Irak'a, Kandil'e de gidiyor. Sürecin yavaşladığı duygusu olabilir. Ama bu, işin tabiatında var. Süreci yürütürken çevremize de göz atmak zorundayız. Suriye, Irak, İran... Bu, IRA olayı gibi, bir adanın bir ucunda sıkışıp kalmış bir sorun değil; geniş bir coğrafyayı etkiliyor. Ayrıca Avrupa'nın da etkisi sözkonusu. Türkiye'nin çözüm iradesi, bu sorunu tek başına çözme kararlılığı tabii bazı çevreleri rahatsız ediyor. Hatırlatayım; Oslo sürece üçüncü bir ülkenin (Norveç) hakemliğinde götürülüyordu. Bu süreçte ise sadece bizim irademiz ve inisyatifimiz var. Demokratikleşme paketi önümüzdeki Çarşamba günü Anayasa Komisyonu'na inecek. Kişisel verilerin korunması tasarısı 1-2 haftaya kadar hazır olur.

KÜRT SORUNU ALGISI

Bu sorunun üç ayağı var: Kredibilite, samimiyet ve inandırıcılık. PKK ile çözüme karşı çıkanlar, ki destek verenlerden daha çok, nasıl ikna edilecek? Suriye politikasında kamuoyunda tereddüt çok, gözden geçirilecek mi?

Erdoğan: Bakın, kredibilite diyorsunuz; 3'üncü havaalanı inşaatını üstlenen firmalar (Tek tek sayıyor), 3'üncü köprü ihalesini kazanan firmalar (Tek tek sayıyor), bizim zamanımızda mı kuruldu? Hepsi köklü, gerek altyapı, gerekse üstyapı inşaatlarıyla kendilerini kanıtlamış firmalar. Bizil dönemimizde cesaretleri arttı, daha büyük düşünmeye başladılar; fark bu. İyi ama bu firmaların mal varlıklarına tedbir koymakla, kredibilitelerine nasıl zarar verildiği görülmüyor mu? İnandırıcılığa gelince; bir sıkıntı yok. Çünkü meydanlarda görüyorum, halkımla bire bir temaslarımda hissediyorum. Çözüm sürecine gelince; bizim kredibilitemiz "Kürt temsilcisiyim" diyenden daha fazla. O bölgede hep birinci partiyiz. Kürt milliyetçiliği, siyasal Kürtçülük yapanlar, "Kürt sorunu" diye diye bir algı oluşturuyor. Gücünü de Avrupa'dan alıyor. Eyalet parlamentolarında, federal parlamentoda neler çevrildiğini çok iyi biliyoruz. (Not: Almanya iması yapıyor.)

TIR OLAYI DA AYNI SENARYO

1 Ocak'taki TIR olayının içyüzü nedir?

Erdoğan: MİT Yasası'nın 26'ncı maddesini iyi okuyun. Savcının taa Adana'dan koşup gelip müdahale etmeye kalkması, aslında paralel devletin bir unsuru olduğunu gösteriyor. Ve de bu olayın 17 Aralık operasyonunun bir parçası olduğunu. MİT Müsteşarı'na 7 Şubat'ta operasyon yapanların yeni oyunu bu. Aynı odak. Yargı yine hemen medyaya deşifre etti. Aynı senaryo. MİT Yasası'nın 26'ncı maddesi uyarınca yargı organının o TIR'a müdahale yetkisi yok.

TIR olayı da Suriye politikasından kaynaklanan bir sıkıntı mı?

Erdoğan: Suriye politikamızı bölge ülkeleriyle, batılı dostlarımızla istişare ederek oluşturduk.Ama bazıları başında farklı, sonunda farklı bir tavır sergiledi. Cenevre-2 Konferansı öncesi veya sonrası çok ilginç haberler duyabilirsiniz.

TÜRKMENLERE DESTEK İÇİN...

TIR olayı Esad'lı çözüme razı etme planının bir parçası mı?

Erdoğan: TIR olayı, MİT planı için kimseye hesap vermeyiz. MİT de tüm istihbarat örgütleri gibi çalışıyor. Suriye'de herkes, her şey cirit atıyor. El Kaide ile, El Nusra ile ne MİT'in, ne de hükümetin en ufak ilişkisi olamaz. Biz Batı ülkelerinin de tanıdığı Özgür Suriye Ordusu ile çalışıyoruz. Bizim tek derdimiz var: Suriye'de demokratik bir rejimin kurulması. Son TIR olayı, oradaki Türkmenler'e destek işidir. Aramaya izin vermeyen arkadaşlar, doğru yaptılar.

ŞANTAJLA SİYASET Mİ YAPILIR?

Bu operasyon nedeniyle kurunun yanında yaş da yanabilir mi? Çünkü cemaatin tabanı ile AK Parti'nin seçmen kitlesinin bir bölümü arasında bir yakınlık ilişkisi var. Bakın, cemaatten bir hanım AK Parti üyesi bir erkek... Böyle bir aile var. Ve şimdi boşanma noktasına geldiler. Gerilimi soğutmak gerekmiyor mu?

Erdoğan: Hayır, bir tasfiye yok. Hukuk devletinde öyle bir şey olmaz. Ama paralel devlet yapısında rol almış ve bu rolleri tespit edilmiş insanlarla beraber çalışmamızı düşünmeyin. Şantaj yapanlarla birlikte yürüyemeyiz. (Kaset örneği veriyor.) Bir kasetle 24 saatte ana muhalefetin başındaki adamı değiştirdiler. Sonra o işi bizim üstümüze yıkmaya kalkıştılar. Daha sonra MHP'liler kasetinde de öyle oldu. Cemaat demeyi uygun bulmuyorum. Çünkü halk arasında çok cemaat, çok oluşum var. Zaten kendileri daha ileri gidip camia dediler.

YILDA 22 KEZ YURTDIŞI TATİLİ

Aileler arasında bölünme, parçalanma nereden geliyor? Çünkü kimi "Rabbime güveniyorum" der, kimileri de her söylenende keramet ararsa... Bu olaylar, doğruyu bulmanıza yardım eder. Medyada hergün salvolar atılırsa, hergün çamur atılırsa, enerjimizi bunları temizlemekle mi tüketeceğiz.

Algı onarımı nasıl olacak? Ekonomik istikrarı yeniden güçlendirmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Erdoğan: Borsa başkanı ile görüştüm. Düşüş olduğunu, ama toparlanma sinyelleri başladığını söyledi. İstikrar, halkın güveniyle yeniden pekişecek. Güç kaybı olduğuna inanmıyorum. Durmak yok, yola devam.

Yine operasyonda yargının rolüne dönmek istiyorum...

Erdoğan: Bakın, bir yargı mensubu bir belediye başkanının makamına gidiyor, istediğini alamayınca o başkan hakkında dosya düzenliyor. (Not: Zekeriye Öz iması) Böyle bir şey olur mu? Ben suç duyurusunda bulunuyorum, ses yok. Bir yargı mensubu yılda 20-22 defa turist olarak yurt dışına gider mi? Kayak, kumsal, tenis... Bunun geliri nedir, kaynağı nedir... Şimdi "Gizli ortak" kavramı çıktı.

DERSHANELER TETİKLEDİ

Niye ters düştünüz? Asıl neden dershaneler mi?

Erdoğan: Bu işin tetikleyicisi gerçekten dershaneler oldu. 17 Aralık'tan bir hafta önce haber aldım. Daha farklı bir şey yapacaklarını sandım. Dershaneler işinin mali boyutu çok büyük. Kabul etmeleri zordu. Onun için bunu yaptılar.

"Hedef bendim" sözünüzü biraz açabilir misiniz? Şantaj kasetleri olduğu söyleniyor, elinizde veri var mı? Dinlemeyi kim yaptı? Burada da dinleniyor muyuz? "Kumpas" dediğiniz davalar var mı?

Erdoğan: Hedef şahsım. Şemalar yapılıyor. Örgüt lideri olarak birinde oğlum, birinde damadım, birinde Binali Bey, bir-ikisinde işadamları gösteriliyor. Ben de baş örgüt lideriyim. Doğru, ben bir örgüt lideriyim. Ama bu ülke için herşeyini veren bir örgütün lideriyim. Bu örgüt, AK Parti'dir. Şantaj kasetleri... Baykal, MHP'liler, bir CHP grup yöneticisi... Bunlarda insaf, vicdan yok. Kesip yapıştırma yoluyla bir genel başkan yardımcıma alçakça tuzak kurmaya kalktılar. Burası dinlenir mi? Dinlenir. İçerden şart değil. Dışardan da dinlenir. "Kumpas" tanımı, TSK'nın da önünü açtı. Derin devlet yapılanmasıyla o davalarda bir şeyler olabilir.

Bu operasyon, "Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasın" kurgusunun bir parçası olabilir mi?

Erdoğan: Her değerlendirme sahibine göre haklıdır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin payı yok mu? Var. Ama öncelikli hedef 30 Mart yerel seçimleri. O, turnosol kâğıdı. Çünkü hem cumhurbaşkanlığı seçiminin, hem de 2015 genel seçimlerinin işaret fişeği olacak.

Cemaatten uzlaşma önerileri var mı?

Erdoğan: Kısa bir süre önce yazılı bir metin gelmiş. Bana da gösterdiler. Dershaneler, atamalar ile ilgili. Ama bir yandan da medya üzerinden yapılan saldırılar, iftiralar, şantajlar... Yok o belediye, yok bu belediye... Şantajla siyaset mi yapılır?

Gelen metin imzalı mı?

Erdoğan (Gülerek): Hem de ıslak imzalı!

***

Ve sonunda Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun amaçlarını şöyle özetledi: 1-Adı gibi ak olan partimize ve iktidarımıza yolsuzluk etiketi yapıştırma gayretleri. 2-Türkiye'ye, hükümüte, AK Parti'ye "El Kaide'yi destekliyor" iddiasıyla algı yaratma. Bu, ihanettir. 3-Çözüm sürecini sabote etme adımları. 4-İstikrarı dinamitleme, güçlü Türkiye'nin önünü kesme niyetleri. 5-Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik tezgâhlar. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamları arasına fitne sokmak çabaları...