OKYANUSLARA TERK EDİLMİŞ KANDİLLER

Latif DEĞER

VAN 3.05.2015 11:29:30 0
OKYANUSLARA TERK EDİLMİŞ KANDİLLER
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Vahyin ışığıyla tanıştırılan fikren veya fiilen genç insanların, buluştukları aydınlıktan gözleri kamaşırken sözünü ettiğimiz sosyal kılavuzluk müesseselerinin sağlam bir şekilde yapılandırılamaması, bir süre sonra omuzlarındaki yükle pratik hayatta hangi istikamete yöneleceğini kestiremeyen naif ve kırılgan Müslüman bireyler yetişmesine yol açmakta
Latif DEĞER
Nicedir sağlam ilkelere tutunmuş, toplumsal kökleri derinlere nüfuz edebilmiş, dinamik bir sosyal organizmanın yokluğunun acılarıyla kıvranıyoruz. Bunda insanımızı bireysel ve toplumsal olarak aydınlığa taşıyacak bilgi, hikmet ve düşünce berraklığına sahip olmayan yerleşik geleneksel yapıların yaygınlığının etkileri yok değil ama bunların varlığı belki sebep de değil. Zira bu yapılar sürükleyici bir düşünce ve eylemlilik doğuracak dinamizmden yoksun halde, insanları mevcut varlıkları ile belli bir çizgide tutma gayretlerini sürdürürken geleceğe dönük pırıltılı bir ufka kılavuzluk etme becerisinden yoksun görünseler de mevcudun muhafazası, toplumsal ve bireysel ahlaki yozlaşma ve çürümenin de büyük ölçüde önünü alma vazifesi görüyorlar.
Bu gerçeklerin farkında olan, duyarlılığın üzerinde bir bilince varmış birey ve birlikteliklerimizin ise daha büyük bir mesuliyeti ve bu mesuliyetin ifası konusunda diğerlerinden daha derin zaafları olduğunu görüyoruz. Hakikatin ışığını kaynağında görüp keşfetmiş insanlarımız, gerek kişisel halet-i ruhiye ve kaygılar gerekse hakikatin aydınlığının kılavuzluğu çerçevesine pek de denk düşmeyen tutum ve tavırlar nedeniyle murad-ı İlahiye muhalif bir hayatın yükünü taşımaya devam etmekteler.
Bunlardan bir kısmı, hakikatin bilgisine sahip olmanın yarattığı yeterlilik hissiyle, bu hakikatlerin hayat bulmasının ancak insanla ve mümin insanı merkeze alan bir cemiyetle mümkün olacağı gerçeğini ıskalamaktayken, bir kısmı da daha çok insana ulaşma kaygısıyla bu kaygıya temel oluşturan hakikatlerin ketmedilmeden taliplisine sunulması veya ulaşılan insanların bu hakikatlerin rehberliğinde bir hayat sahibi olmaları için sarf edilmesi gereken dönüştürücü çabaların zaruretini göz ardı etme eğilimindedir.
Sözünü ettiğimiz kişi ve çevrelerin gayretlerinde, muhataplara birikim ve şuur kazandırma telaşı içinde, sağlıklı bir sosyal bünyenin inşası için gerekli olan bireysel ve sosyal değerlerin ihmali veya bilgi, bilinç, eleştirel düşünce gibi hasletlere sahip insanlar yetiştirilmeye çalışılırken bu kavramların taliminde yaşanan sorunlar gözlenmektedir.
Vahyin ışığıyla tanıştırılan fikren veya fiilen genç insanların, buluştukları aydınlıktan gözleri kamaşırken sözünü ettiğimiz sosyal kılavuzluk müesseselerinin sağlam bir şekilde yapılandırılamaması, bir süre sonra omuzlarındaki yükle pratik hayatta hangi istikamete yöneleceğini kestiremeyen naif ve kırılgan Müslüman bireyler yetişmesine yol açmakta; benlik, duygu ve düşüncelerin ağır yükü altında sendeleyen böyle bireylerin, ne zaman ve nasıl bir vaziyette, hangi limanda görülüp kaybolacakları kestirilememektedir.
Allah halimizi ve istikbalimizi hayreylesin.
Selam ve dua ile…