Obama, Türkiye ve İsrail: Göze görünenden fazlası

MERAK EDİLENLERİN ARKA PLANI!

VAN 31.03.2013 15:22:52 0
Obama, Türkiye ve İsrail: Göze görünenden fazlası
Tarih: 01.01.0001 00:00

Başkan Obama’nın ziyareti İsrail kamuoyundaki genel kanaatten hareketle bakıldığında büyük bir halkla ilişkiler başarısıydı. Fotoğraf netleştikçe de açıkça görülüyor ki bu ziyaret aynı zamanda (İsrail açısından) etkileyici bir diplomatik başarı örneğidir. “Başkan’ın bütün adamları” İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Türkiye ile aralarındaki krizi çözmesiyle kendilerini tatmin olmuş hissedebilirler. Sözkonusu kriz İslamcı bir organizasyonun kendiliğinden (inisiyatif alarak) sebep olduğu bir provakasyon ve karşılığında İsrail’in dokuz radikal İslamcının ölümüyle sonuçlanan orantısız tepkisi sonucu ortaya çıkmıştı.

“Özür” uzun bir gecikmeyle geldi ama özrün olması, hiç olmamasından iyidir. Bu satırların yazarı İsrail’in bütün stratejik menfaatlerini göz önüne alarak 21 Aralık 2012 tarihinde İsrail Başbakanına bir özür çağrısında bulunmuştu. İsrail’in menfaati derken bilhassa giderek berbat hale gelen Suriye meselesi ve meselenin İsrail’e vermesi muhtemel zararlar göz önüne alınmıştı.

Netanyahu özür dileme zamanlamasını seçerken, uzun bir süredir İsrail’den bu konuda adım bekleyen Amerikan yönetimine cevabını Obama’nın ziyaretine rast getirerek, “Başkan”ın İsrail ziyareti hamlesine elle tutulur olumlu bir netice sağlamış oldu. Netanyahu, kendi tarzına aykırı olsa bile, İsrail liderlerinin tipik davranış kalıbını sergileyerek İsrail için en iyi olduğuna inanılanı yaptı ve bunu ABD lehine bir jest olarak takdim etmeyi de başardı.

Bazı yorumcular Netanyahu’nun Obama’yla arasında artık bıkkınlık doğuran, istenmeyen gerilimli ilişkisini, özür mevzu gibi adımları geçmişte de atarak çoktan engellemiş olacağını kaydediyorlar. Yeminli Yetanyahu düşmanı bir muhalefet tarafından yapacağı herhangi bir politik hatanın halkın çoğunluğu tarafından çok saygı gören İsrail Ordusu’nun aleyhine değerlendirileceği bir politik iklimde, Netanyahu’nun attığı bu adım çok cesur bir adımdır.

Türkiye Başbakanı Erdoğan kendi politik hesaplarını yapmıştı. Bu hesapların en önemlisi trajik Mavi Marmara olayından sonra İsrail’e gösterilen fazla husumetin Türkiye’de fazla işe yaramadığı gibi, ABD, AB ve hatta Arap dünyasında bile pek getirisi olmadığıydı. Erdoğan fark etti ki Araplar, Arap Baharı’nın muhtemel sonuçlarıyla başka herhangi bir hususla ilgilenemeyecek kadar meşguller. (Özellikle de Suriye meselesinin Esad aleyhine çözümü Arapları, İsrail’e posta konmasından çok daha fazla ilgilendiriyor.) Kamuoyuyla paylaşmasa bile Türk lideri fark etti ki Arapların hala dikkate değer bir kısmında Türklere karşı Osmanlı döneminden miras kalan şüpheler var.

Gerekçe her ne olursa olsun, Türk Başbakanı özellikle bir diplomatik sürecin taşıdığı fırsatları görme ve kullanma yeteneğini göstererek, gerçek bir liderliğin gerektirdiği vasıflara sahip olduğunu ortaya koydu.

Türk Başbakanı, bir yenilgi olarak takdim edilen İsrail özrünün etkilerini maksimize etme merkezli bir propaganda kampanyası yürütürken, Netanyahu kendi kampanyasıyla meşgul. Netanyahu’nun kampanyası “özür”ün etkilerini minimize etmek esasını güttüğü için özrün aslında “uygulanmayacak bir adım”, taktik icabı yapılmış bir hamle (non-starter) olduğu fikri vurgulanıyor. Hakikatte, gerçek bir zaferden bahsedebilecek tek “taraf” Beyaz Saray’dır. Bilhassa büyük bir bölgesel istikrarsızlık döneminde bölgedeki iki esaslı müttefiğinin boğaz boğaza bir sürtüşme halinde oluşu ABD için hiç iyi bir durum değildi. Amerikan yönetimi ABD’nin bölgedeki önemini dikkate değer ölçüde azalttığı görülen “geriden gelme” siyaseti yüzünden sıklıkla tenkit ediliyordu.

ABD bir kez daha ispatladı ki düşman tarafları bir araya getirme yeteneğine sahip tek güç kendisidir. ABD bunu sabırla ve tam zamanında yapmayı iyi biliyor. Winston Churchill’in dediği gibi “zamanlama” iyi diplomasinin yüzde ellisidir. Amerikalı, Türk ve İsrailli makamların resmi açıklamaları gerçek resmin ancak bir kısmını veriyor. Amerikalılar ve Türklere nazaran İsraillilerin tavrı daha açık ve netti: İsrail, özür dilemenin kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelişine açık ve net bir gerekçe ortaya koydu: Suriye’deki durumun İsrail açısından hassasiyeti. Türk yorumcular da bu hassasiyette hemfikir görünüyor: Erdoğan’ın şimdiki ana önceliği Suriye. Obama yönetiminin kesin adımları da gösteriyor ki ABD, Suriye’deki durumu yapılması gerekeni belirsiz bir tarihe ertelemenin mümkün olmadığı, hemen şimdi üstesinden gelinmesi gereken bir saatli bomba olarak görüyor. Bir başka “değerli” Amerikan müttefiği Kral Abdullah açısından da vaziyet aynı. Suudiler de çoktan gösterdiler ki Beşar Esad’ı mümkün olan en kısa sürede iktidardan inmiş görmek istiyorlar.

Şimdi, İsrail – Türk yeniden yakınlaşmasıyla birlikte, ABD nihayet bütün bölgesel “müttefik”lerinin de desteğiyle net bir Suriye stratejisi inşa edebilecek. Bu hayatını korumak için sürekli saklanmak zorunda kalan Beşar Esat için hiç de iyi bir haber değil. Dün (23-3-2013) Arap internet sitelerinde Beşar Esat hakkında bir saldırı neticesi hayati tehlike boyutunda yaralandığı iddiaları vardı.

Şam’daki Al Şami hastanesi kuşatma altındaydı ve bu haber henüz doğrulanmadı. Fakat Suriye meselesinde son yakın görünüyor ve bölgesel ortaya çıkması muhtemel sonuçları itibariyle ABD ve müttefikleri açısından açıkça bir kabus beklentisi var. Işte bu tam olarak, ABD’nin İsrail ve Türk taraflarının barışmasını isteme gerekçesidir. Kötü adamlar, yani İranlılar, Esad gittiğinde yaşayacakları hezimetin gayet farkında olduklarından bu yeni İsrail – Türk işbirliğini Suriye’yi hedef alan bir entrika olarak takdim etmekte gecikmediler.

Bilindik terminolojilerini bir kenara bırakacak olursak İranlılar haksız sayılmazlar. Gerçekten de Suriye meselesi Amerikan liderliğinde koordine edilmeye muhtaçtır. Obama’nın son ziyareti ve diplomasisi tam olarak bunu başarmış görünüyor.

Tercüme: Ahmet Kubilay 

Dr. Josef Olmert, University of South California, ABD

The Huffington Post

24 Mart 2013

http://www.huffingtonpost.com/dr-josef-olmert/obama-turkey-and-israel-m_b_2945115.html