Nisa 1 Işığında Miras

O zaman vicdanımıza sorabiliriz: Neden kadına 1 de, erkeğe 2?

VAN 15.02.2013 12:36:50 0
Nisa 1 Işığında Miras
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Murat BİÇER

Nisa 1 Işığında Miras

Bismillâhirrahmânirrahîm;

Kur’an, miras konusunu “kadınlar” anlamına gelen Nisa Suresi’nde ele alır. Hiç şüphesiz meselenin “kadınlar” ser levhası adı altında işlenmesi tesadüf değildir. Bunda, hem o zaman ki topluma, hem de günümüze ve geleceğe ait mesajlar olduğu muhakkaktır.

Nisa Suresi, takriben hicretin 4. yılından itibaren inmeye başlamıştır. Kronolojiye bakıldığında bu dönemin, Hendek Savaşı’nın hemen sonrasına denk geldiği görülmektedir. Yani güçlerin azaldığı, imkanların tükendiği zamanların tam ortasıdır. Varlık ile yokluk arasındaki mücadelenin son demlerinin yaşandığı anlardır. Zira, Peygamber ve ashabının “Bittim” dedikleri iki zamandan biridir Hendek. 

Bu dönemde, 3 büyük savaşın ardından tüm toplumların savaş sonrası karşılaştığı problemlerle müslümanların da karşılaştıkları görülmektedir. Savaşların geride bıraktığı tahribatlar ve bu tahribatların yol açtığı sosyal yaralar, toplum için büyük bir tehdit anlamı taşıyordu. Savaşlarda şehit düşenlerin arkasında kalan dul ve yetimler ile bu durumun ortaya çıkaracağı sosyal ve ahlaki çöküntüler daha büyük tahribatların işaretlerini veriyordu.

İşte Nisa Suresi, böyle bir zamanda inmeye başladı. Kur’an, toplumda baş gösteren problemlere, dolayısıyla hayata kayıtsız kalmadığını göstermiş oldu. İlk olarak da müslüman toplumda büyük tahribatlara neden olabilecek  kadın ve yetim konusunu, miras paylaşımı üzerinden ele alarak, problemin can damarına işaret etti. Böylelikle o zaman dilimine ait bir yaraya parmak basarak, hem toplumu tedavi etti, hem de toplumu ayağa kaldırmak için çözüm yollarını gösterdi.

Nisa Suresi’yle Kur’an, özelde miras paylaşımını işlese de büyük fotoğrafta kadın sorununu ele almıştır. O döneme bakıldığında; kadınların toplumda hiçbir statüye sahip olmadığı, hatta insan yerine bile konulmadığı görülmektedir. Kadın; ev işlerini yapan, çocuklara ve hayvanlara bakan, alınıp satılan, toplumda değil ikinci, üçüncü hatta beşinci sıralarda ancak yer bulabilen bir varlık konumundadır. Öyle ki, kız çocuğu doğuran anneler ayıplanmakta, o evler ziyaret dahi edilmemektedir. Bazı anne ve babalar utançtan veya korkudan kız çocuklarını diri diri toprağa gömmektedir. Tarihi kayıtlardan öğreniyoruz ki; toplumun acımasız baskısına rağmen kız çocuklarını öldürmeyip, erkek elbisesi giydirerek çobanlık yaptıran aileler dahi bulunmaktadır. 

İşte Nisa Suresi böyle bir ortama inmiştir ve toplumu adeta bir devrime hazırlamaktadır:

“Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden (hak) talebinde bulunduğunuz Zat’a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir” (Nisa 1).

Kadın ve yetimleri ele alacak olan surenin “Ey insanlık” hitabıyla başlaması adeta işaret fişeği gibi. Bu aydınlanma ile söze başlayan Kur’an, kadın konusunu “Cinsiyet” değil, “İnsanlık” zemininde ele almaya çağırıyor. Böylelikle, miras konusuna geçmeden önce toplumun kadın sorununa neşter vuruyor. ‘Bir yerde kadın sorunu var ise orada insanlık sorunu var’ tespiti yapılıyor.

Kur’an, bu devrim yapan hitaptan sonra sözü, insanın yaratılışındaki benzerliğe getiriyor. Miras konusuna girmeden önce meseleye ana bir çerçeve çiziyor. Kadın ve erkeğin tek bir canlıdan yaratıldığını açıkça beyan ederek, aynı hücreden, yani aynı biyolojik kökenden neşet edildiklerini ortaya koyuyor.

Sure, miras konusunu ele alacaktı(!) Oysa söze hücreden, yaratılıştan başladı. Bu da Kur’an’ın eşsiz bir metodu işte. Konuyu, olması gereken bir bütünlük içinde ele alması O’nun bir usulü. Kadına mirastan pay verecek ama önce zihinleri bu devrime hazırlıyor. Pay verecek ama önce bunun hikmetini beyan ediyor. Üstelik öyle bir üslup kullanıyor ki, tek bir kelime ile eski düzeni yerle bir ettiği gibi, yerine yepyeni bir düzen inşa ediyor. Sadece “Ey insanlık” diyor; ‘yıkılma ve inşa’, aynı anda gerçekleşiyor.

Böylelikle Kur’an, bırakın miras hakkını, toplumda insan yerine dahi konmayan kadını, erkekten farksız gördüğünü ilan ediyor.

Ayete nüzul sebebi olarak gösterilen olay, konuyu daha da berraklaştıracak sanırım: Sa’d bin Rebi savaşta şehit olmuş, geride dul bir eş ve iki yetim bırakmıştı. Geleneğe göre mirasın tamamı şehidin kardeşine bırakılmış, dul eş ve yetimler de ortada kalmışlardı. Dul eş de durumu Rasullullah’a şikayet etti. Rasullullah kadına hemen cevap vermeyip beklemesini söyledi ve sonra Nisa Suresi nazil olmaya başladı (Ebu Davud, Tirmizi).

Ve ayet; Allah’a karşı sorumluluk ile insana karşı sorumluluğun yan yana dile getirilmesiyle son buluyor.

O zaman vicdanımıza sorabiliriz:

Neden kadına 1 de, erkeğe 2 ?