Nato Peygamber Ordusu mu?

Ayhan Bilgen

VAN 23.02.2013 14:40:23 0
Nato Peygamber Ordusu mu?
Tarih: 01.01.0001 00:00

Yazının başlığı bazılarını rahatsız etmiş olabilir. Ağır bir ifade olduğunun farkındayım.Ancak yaşadığımız süreci, adım adım ilerlediğimiz noktayı daha hafif tanımlamalarla izah etmek mümkün gözükmüyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin tutumunu 28 Şubat döneminde bile olumlu yorumlayarak, Peygamber ordusu sıfatını kullanmayı tercih edenler vardı. Ordudan uzaklaştırılanları radikal unsurlar olarak tarif edip, mekanizmanın esasına dair söz söyletmemeyi tercih edenlerden bugünkü duruma duyarlılık göstermelerini beklemiyoruz elbette.

Bugünkü durum ve yarınlara dair muhtemel gelişmeleri birazcık tarif etmeye çalışalım. NATO’nun soğuk savaş sonrası “İslami terör” kavramını hedef olarak güncellemesinin son derece geniş bir anlamı vardı. Kendilerini cihatçı olarak tarif eden küçük silahlı gruplardan bunlara destek verdiği iddia edilen ülkelere kadar bir çok unsur bu kapsamda ele alınabiliyordu.

Önümüzdeki günlerde NATO’nun adında ifade edilenin aksine Kuzey Atlantik’ten ziyade Ortadoğu ile ilgileneceği kolayca görülmektedir. Kültürel çoğulculuk, farklı kimlikler gibi imaj çalışmalarının NATO karşıtı İslami çevrelerde oluşturacağı etkiyi önümüzdeki daha net biçimde göreceğiz.

Şimdilik sessiz kalma, fazla dert edinmeme, öncelikli sorun olarak görmeme biçiminde başlayan yumuşama bir süre sonra ortak düşmana karşı birlikte savaşmaya doğru evrilecektir. Ortak düşmanın Ortadoğuda’ki otoriter yönetimlerce kontrol edilen  ama aynı zamanda tamamen tesadüfen (!) Şii nüfusa sahip ülkeler olması ihtimali son derece yüksek.   

Lübnan Hizbullahı’nın lideri Nasrallah’ın Latin Amerika’da uyuşturucu trafiğinden gelir elde ettiği, bu amaçla ABD’de açılan banka hesaplarının dondurulduğu haberlerine inanan ve bunu  sosyal medyada paylaşan Sünni Müslüman sayısı az değil.

İslam toplumlarının bir iç savaş yoluna son hızla sürüklenmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Ne yazık ki mezhepsel yada etnik ayrışmalar bunu beslemeye yetmektedir.

Yeniden Türkiye’ye ve bugüne dönelim. Suriye politikasının ortaya çıkarttığı ilişkiler, bu politikadan geri adım atılsa bile kolayca sıfırlanamayacaktır. Şii öldürmenin sevabına inandırılanların Türkiye iç siyasetine yönelik operasyonlarda soyundurulacakları rolleri düşünmek bile tüyler ürpertmeye yeter.

Geçmişten gelen derin ilişkilerle birlikte NATO’nun yeni planlamalarına Peygamber(!)  ordusunun ortak edilmesinin önündeki küçük engellerin de kaldırıldığı bir dönemdeyiz.