Musul tiyatrosu (1)

Ahmet Varol

VAN 21.10.2016 16:46:19 0
 Musul tiyatrosu (1)
Tarih: 01.01.0001 00:00

Musul’da birkaç günden beri devam eden bir operasyon var. Arapça bir yazının başlığında “Musul’da medyanın gürültüsü çatışmaların dumanından daha yükseklere çıkıyor” ifadesi kullanılmıştı. Gerçekten de küresel emperyalizmin Musul üzerinden yürüttüğü propaganda savaşı cephede verilen savaştan çok daha kapsamlı ve geniş çaplıdır. Bunun sebeplerinden ayrıca söz edeceğiz. O yüzden bizim de Musul olayını biraz kapsamlı ele alabilmemiz için konuya yarın da devam etmemiz gerekeceğini baştan belirtelim. 

Emperyalizmin Irak için yazdığı senaryoda Musul’un özel yeri var. Fakat son dönemde IŞİD komplosu üzerinden yazılan iki perdelik senaryonun şimdi ikinci perdesinin sahneye konduğunu görüyoruz. Birinci perdesinde Irak’ta hükûmetin başında, ABD ve İran’ın ittifakıyla başbakan yapılan Nuri El-Maliki vardı ve onun askerleri IŞİD karşısında hiçbir direniş göstermeden Musul’u teslim etmişlerdi. Teslim edilmesi ise bu örgütün dağılmaya başlayan milislerini yeniden toparlamasına ve ayrıca muhtelif ülkelerden etkilediği gençleri cepheye çekmesine vesile olmuştu. Bunların ayrıntısından daha önce değişik yazılarımızda söz ettiğimizden burada bu özet bilgiyi hatırlatma babından zikretmeyi yeterli görüyoruz. 

Şimdi geri alma operasyonunda neredeyse bütün dünya ittifak kurmuş durumda. İsimlendirme dikkat çekici: Musul’un kurtarılması operasyonu. Oysa Musul’un IŞİD’in elinden alınarak vahşetin öbür yüzü durumundaki Haşdi Şa’bi militanlarına teslim edilmesi kurtarılması değildir. Kurtarma olabilmesi için halkın gerçek anlamda özgürlüğe kavuşturulması, bir tehdit ve tehlikenin elinden belki ondan daha büyük felaket getireceği tahmin edilen başka bir tehdit ve tehlikeye teslim edilmemesi gerekir. Ama öyle bir beklenti olmadığı aksine halkta ciddi bir korku ve endişenin hâkim olduğu gözlemlemelerden anlaşılıyor. Bunu Haşdi Şa’bi adı verilen ve IŞİD’in Şiî temelli versiyonu olan milis örgütünün şimdiye kadar kontrol altına aldığı bölgelerde sergilediği tutum da zaten bize söylüyor. 

Dolayısıyla bölgenin IŞİD’e teslim edilmesi aşamasında bir oyun oynandı ve şimdi geri alınması aşamasında da oyun oynanıyor. Ama arada asıl sıkışan, zor durumda kalan Musul halkı oluyor. 

Senaryonun ikinci perdesinin sahneye konması aşamasında da çok yönlü oyun oynanıyor. En başta bölgenin IŞİD kontrolünden çıkarılması durumunda bölgeye hükmedeceği iddia edilen Bağdat yönetiminin çok farklı silahlı birliklerinden kapsamlı bir askerî güç oluşturduğu operasyonun başlatılması öncesinde yürütülen propaganda savaşında dile getirildi. Fakat bu gücün önemli bir kısmını da, Irak’ta 100-150 bin civarında militanı olduğu tahmin edilen Haşdi Şa’bi’nin elemanları oluşturuyor. 

Riyad’daki toplantıda Suudi Arabistan Dış İşleri Bakanı Adil Cubeyr, Haşdi Şa’bi’nin İran güdümlü ve mezhebi kimlikli, aynı zamanda bölgedeki birçok sorunun da ana kaynağı olduğuna dikkat çekerek, böyle bir örgütün operasyona katılarak Musul’a yerleşmesinin bölgede tam anlamıyla felakete neden olacağını söylemişti. Ama görüldüğü kadarıyla Riyad’daki kararlardan ziyade Tahran - Bağdat - Vaşington ittifakının kararları gidişatı belirledi. 

Operasyonda Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin askerî gücü Peşmerge’nin de birçok birliğiyle yer aldığı hatta bazı bölgelerde çatışan birlikleri Peşmerge’nin oluşturduğu görülüyor. Bazı yorumlarda da Musul operasyonundan birinci derecede kârlı çıkacak tarafın Irak Kürt yönetimi olacağı ileri sürüldü. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla ABD ve İran buna fırsat verme niyetinde değil. 

Ayrıca koalisyon güçleri adı verilen uluslararası askerî ittifak bünyesinde 36 ülkeden 30 bin askerin de operasyona katıldığı söyleniyor. Bu arada hava gücü de geri alma operasyonunu planlayan ve düzenleyen tarafın elinde. 

Karşılarında ise sadece IŞİD veya DAİŞ adı verilen silahlı militan gücü var. Onun da on beş bin civarında militanı olduğu tahmin ediliyor. Kısaca söylemek gerekirse neredeyse dünya bir örgüt karşısında ittifak kurmuş ve onun elindeki bir bölgeyi geri almak için savaşıyor. Güç dengesinde çok büyük fark olmasına rağmen adeta bir üçüncü dünya savaşı başlatılıyormuş gibi büyük yaygara koparılması ve medya gürültüsüne biraz zaman verilebilmesi için ilerlemenin çok yavaş yürütülmesi tiyatro oynandığını göstermiyor mu? 

 

YENİ AKİT