Bu sıralarda dünyanın gündemini birinci derecede ABD’deki seçimlerde sandıktan çıkan sürpriz sonuçlar meşgul ediyor. Bu arada Irak’taki ve Suriye’deki savaş da devam ediyor.
Irak’ta Musul’u IŞİD militanlarının kontrolünden alma amacıyla başlatılan savaş yoğun bir şekilde sürdürülüyor. Bu savaşta özellikle Musul şehri hedefe yerleştirilmiş olduğundan oranın kıskaca alınması için yoğun çember oluşturulmuş durumda. Bu çemberin zamanla daraltılması ve en son şehir merkezinin mahallelere bölünerek IŞİD’den tamamen geri alınması için stratejik hesaplar yapılıyor. Fakat bunun da çok kolay olmayacağı düşünülüyor.
IŞİD milislerinin şehrin etrafına mayınlar döşediği, hendekler kazdığı ve aynı zamanda buralara tehlikeli maddeler doldurduğu, dolayısıyla kuşatmacı askerlerin buralara yaklaşmasının tehlikeli sonuçlar doğuracağından korkulduğu için ihtiyatlı davranıldığı ifade ediliyor.
Bundan dolayı bölgedeki yabancı güçlerin komutanlarından biri yaptığı açıklamada Musul savaşının sadece haftalar süreceğini düşünen kimsenin IŞİD’in son dönemde izlediği siyaseti bilmediğini ifade ederek bu savaşın belki aylar sürebileceğine dikkat çekti.
Bazı yorumlarda IŞİD’in Musul’u, ilan ettiği devletin başkenti olarak gördüğünden kaybetmemek için de bütün gücünü ortaya koyacağına, elindeki bütün imkânları kullanacağına dikkat çekiliyor. O yüzden, Musul savaşını yöneten askerî güçlerin ileri gelenlerine akıl veren birtakım askerî uzmanlar Haşdi Şabi tehdidinden dolayı IŞİD’e destek veren kabilelerin desteklerini çekmesi için bu kabilelerin ikna edilmesi yoluna gidilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Bunu bir yandan Haşdi Şa’bi militanlarının ortak edildiği saldırıları yoğun bir şekilde sürdürürken nasıl yapabilecekleri konusunda neler düşündüklerini ise bilmiyoruz.
Bazı açıklamalarda IŞİD içinde bölünmeler olabileceği ihtimaline dikkat çekildi. Ancak bu açıklamalar kesin bir bilgi değil belki temenni ve arzuyu dile getiren açıklamalardır.
Savaş böyle yavaş yavaş ilerlerken ve aylar sürebileceği söylenen bir savaştan söz edilirken arada en çok ezilenler yine silahsız siviller oluyor. Musul’un da içinde bulunduğu Ninova bölgesinden şimdiye kadar en az kırk bin kişinin evlerini terk ederek çevrede kurulan kamplara ve merkezlere sığınmak zorunda kaldıkları haberlerde dile getiriliyor.
Bu göç ve etrafa dağılma ailelerin de parçalanmasına, annelerin çocuklarını, çocukların anne ve babalarını, kadınların eşlerini kaybetmesine ve ilgiye muhtaç bir vaziyette ortalıkta kalmalarına neden oluyor.
Musul’un doğusundaki Hasan Şam’da kurulan bir sığınma merkezinde eşlerini ve çocuklarını arayan yüzlerce kadının bulunduğu gelişmeleri aktaran haber kaynaklarında dile getiriliyor. Savaş yüzünden aralarında irtibat kopmuş. Bazılarının aile fertleri kuşatma altındaki bölgede sıkışmış kalmış ve kendilerine ulaşılamıyor. Yine aynı mülteci kampında annelerine babalarına ulaşmaya, onlarla bir bağlantı kurmaya çalışan yüzlerce çocuk var. Kamptaki durumlarının zaten perişan olduğunu tahmin etmek zor değil.
Kuşatmanın bölge ahalisinin dünyayla irtibatını kesmesi sebebiyle kuşatma altında kalan bölgede yaşamak zorunda olan sivil ahalinin durumu aynen Halep’te kuşatma altında tutulanların durumuna benziyor. Kuşatmayı sürdüren güçler güya IŞİD’i teslim olmaya zorladıkları iddiasıyla bütün halkı çaresiz bir şekilde tutuyorlar. Savaşın aylar sürmesi durumunda bu insanların ne gibi büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacaklarını ise şimdiden tahmin edebiliriz.
