“MUSUL SADECE BİR ASKERİ HAREKAT DEĞİL”

Peşmerge güçleri katılmalı mı sizce?

VAN 12.10.2016 11:29:53 0
“MUSUL SADECE BİR ASKERİ HAREKAT DEĞİL”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Musul operasyonu hazırlıkları devam ederken, Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bu operasyona nasıl baktığını, Bağdat-Erbil ilişkisinin son durumunu ve Irak’taki gelişmeleri KDP Dış İlişkileri Sorumlusu Hemin Hawrami’ye sorduk. Hawrami’ye göre, Musul sadece bir askeri harekât değil, siyasi ve insani boyutları olan bir operasyon.
El-cezire/ Ola Karakurt
Irak’ta Musul operasyonu hazırlıkları sürerken operasyona kimlerin katılacağı ve nasıl olacağı konusunda tartışmalar devam ediyor. El Şark Forum’un düzenlediği bir konferansa katılmak için İstanbul’da bulunan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Dış İlişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami’yle, operasyona bakışlarını, Bağdat-Erbil ilişkisini ve Irak’taki son gelişmelerini konuştuk.
Hawrami’ye göre, Musul operasyona sadece bir askeri harekât değil, aynı zamanda siyasi ve insani boyutları olan bir operasyon. Operasyonun gidişatının IŞİD’in geleceğini şekillendireceğini söyleyen Hawrami, operasyonla beraber IŞİD’in bir devlet olarak biteceği ancak terör örgütü olarak varlığını devam ettireceği görüşünde.
Şii milislerden oluşan Haşdi Şâbi güçlerinin Musul operasyonuna katılmasının sorun yaratabileceğini ifade eden Hawrami, Musul’da istikrarı yakalamak için sadece Irak ordusu ve yerel Sünni güçlerin kenti kurtarması gerektiğini belirtti.
Musul operasyonuna nasıl bakıyorsunuz?
Musul operasyonu IŞİD Devleti’nin sonu olacak ancak, terör örgütü olarak IŞİD’in sonu olmayacak. Belki IŞİD’in sonunun başlangıcı olabilir. Ancak bu operasyon yeni IŞİD’lar ortaya çıkarabilir. Bu nedenle çok önemli olacak. Bu operasyonla ile ilgili 2 önemli mesele var. IŞİD’in Musul’dan tamamen çıkarılması, ikincisi IŞİD’in ideolojisini alt etmek.
Bu nedenle, IŞİD’in Musul’dan çıkarılmasının akabinde orada ideolojisinin alt edilmesi de bir o kadar önemli. Bu operasyonların sahanın gerçeklikleriyle bağdaşan bir şekilde hayata geçirilmesi önemli. Yani, Musul’u kurtaranlar Sünniler olmalı. Ninova eyaletinin diğer bölgelerini ise o bölgenin halkı kurtarmalı. Yani, Sincar ve yanındaki bölgelerde Kürtler, Telafer’de Türkmenler ve Hıristiyan nüfusun olduğu bölgelerde Hıristiyanlar karar sahibi olmalı.
Musul operasyonu sadece bir askeri harekât değil. Aynı zamanda o siyasi, güvenlik ve insani yardım boyutları olan bir operasyon. Eğer bütün bu boyutları hesaba katan kollektif bir plan yapılmazsa bölgenin geleceğinde istikrar bekleyemeyiz.
Açık olmak gerekiyorsa, bu operasyonun Iraklı bir operasyon olması lâzım. Peşmergenin katılacağı, ancak Irak ordusunun liderliğinde bir operasyon olmalı. Bunun dışında ekstra güçlerin katılımına ihtiyaç yok. Askeri anlamda gerek yok. Ancak siyasi anlamda var. Musul’daki durum ve oradaki yönetim ile ilgili ortaya çıkan çekişmelere son vermek için tüm tarafların desteğine ihtiyaç var.
İnsani yardım konusunda da büyük bir desteğe ihtiyaç var. Biz bu operasyon sırasında yaklaşık bir milyon sığınmacı bekliyoruz. Bu insanlara ihtiyaçlarını karşılamak için en az 300 milyon dolar gerekiyor. Bu insanları barındırmak ve kentlerine geri dönünceye kadar güvenli tutmak ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak gerekecek.
Tüm bu nedenlerden dolayı, tüm tarafların Musul operasyonunu skor artırma fırsatı değil, IŞİD’i mağlup etme operasyonu olarak görmesi lazım.
“Peşmerge yoksa Musul operasyonu yok”
Peşmerge güçleri katılmalı mı sizce?
Peşmerge güçleri olmadan Musul operasyonu diye bir şey olmayacak zaten. Ancak, peşmerge Musul’un kent merkezine girmeyecek. Biz sadece Irak ordusuna operasyonu şekillendirmek konusunda yardım ediyoruz. Çünkü biliyorsunuz, Musul’un kuzeyi, doğusu, güney doğusu ve batısı peşmergenin kontrolünde. Tüm bu cephelerde Musul kent merkezinden sadece 20-25 kilometre uzaklıktayız. Irak ordusunun Musul’a sadece güneyden ilerlemesi mümkün değil. Bu nedenle diyorum, Peşmerge yoksa Musul operasyonu da yok.
Peki, Peşmerge Musul’un merkezine girmeyecek diyorsunuz, peşmerge Musul dışında hangi sınırlar içinde olacak?
Dediğim gibi, bu ABD öncülüğündeki koalisyonun desteğiyle Irak ordusunun öncülük edeceği ve Peşmergenin yardımcı konumunda olacağı bir operasyon. Burada sahadaki gerçeklerin hiçbir şekilde değişmemesine dikkat edilecek. Yeni bir durum ortaya çıkmayacak. Bir örnek vereyim. Musul’un 5 kilometre uzaklıktaki Kol Halil bölgesinde Irak ordusuyla birlikte ortak bir güvenlik kontrol noktamız var.
Söz konusu tüm bölgelerde peşmerge zaten var. Olmadığı hiç bir yere girmeyecek. Ancak Musul’un kent merkezine girmeyeceğiz. Çünkü Irak ordusunun Sünni milislerin desteğiyle bunu yapması gerektiğini düşünüyoruz.
IŞİD sonrası Musul’un kendi halkı, kendi polisi ve ordu tarafından korunması gerektiğini düşünüyoruz.
“Başika’daki Türk askerleri Bağdat’taki hükümetin talebiyle gelmişti”
Bu bahsettiğiniz polis mensupları nerede şu an?
Şu an 4 ayrı Sünni güç bulunuyor. Birincisi, Haşdi Vatani yani Ulusal Milisler. Bunlar, Irak Savunma Bakanı’nın talebi üzerine Türkiye’nin desteklediği ve eğitim verdiği güçler. Başika’deki Türk askerleri Bağdat’taki hükümetin talebiyle gelmişti.
Bağdat destekli Nevader Ninova ve Ninova Aslanları adında iki grup var.
Bir de Haşdi Aşairi yani Aşiretler gücü bulunuyor. Bunların hepsi Sünni güçler. Bunların bölgeyi istikrara kavuşturmaya odaklanması ve Musul’un güvenliğini sağlayacak polis güçleri oluşturmak için yeni insan gücü bulması lâzım.
Bahsettiğiniz Aşiret güçleri Musul’un halkından mı oluşuyor?
Bunların çoğu Musul’un güney kırsalındaki Kayyara ve Hadar gibi bölgelerden gelen kişilerden oluşuyor. Ancak sayıları yeterli değil ve aldığı eğitim bakımından henüz Musul gibi büyük bir operasyona hazır değil. Bunun için operasyonda Peşmerge güçlerinin ve Irak ordusunun olması çok önemli. Ancak bu Sünni güçler operasyondan sonra bölgede istikrar sağlanması bakımından çok önemli olacak.
Kürt Bölgesi’nin bu operasyona katılmak için öne sürdüğü şartlar neler?
Musul, bölgesel ve küresel tarafların güvenliği için ne kadar önemliyse bizim güvenliğimiz için daha da önemli. Açıkçası, mesele IŞİD ile mücadeleye gelince Kürt bölgesi herhangi bir şart koşmuyor. Ancak, operasyonun başarılı olması için uygun zeminin hazırlanmasını istiyorduk. Meselâ, Bağdat hükümeti ile operasyona katılacak güçleri görüşmüştük. Bu güçler şehri özgürleştirmekte mi rol oynayacak, yoksa operasyondan sonra sorunların kaynağı mı olacak?
Bize göre sadece Irak ordusu operasyonu yürütmeli. Haşdi Şâbi denilen Şii milislerin katılmasını istemiyoruz.
Peki, katılıp katılmayacağı kesinleşti mi?
Bağdat hükümeti yetkililerinin şu ana kadarki açıklamaları, operasyonun Irak ordusu tarafından yürütüleceği yönünde. Haşdi Şâbi’nin katılmasıyla ilgili her hangi bir resmi açıklama yapılmadı. Bizce onların katılımına gerek yok. Çünkü öyle bir ihtiyaç yok.
Ama Haşdi Şabii liderleri başka şeyler söylüyor?
Bunun cevabını Bağdat hükümeti vermeli. Ancak bu güçler Kürt bölgelerden geçemeyecek. Çünkü onlar o bölgelerde bulunmuyorlar.
Biz herhangi bir şart öne sürmüyoruz. Biz sadece iyi bir operasyon planı istiyoruz. 2015 Aralık ayından beri hazırız.
Peki, Haşdi Şâbi operasyona katılırsa tutumunuz ne olacak?
Dediğim gibi şu ana kadar Bağdat’tan duyduğumuz şey sadece ordu birliklerinin katılacağı yönünde. Bu konuda iç, dış, bölgesel ve küresel endişelerin olduğuna inanıyoruz.
Az önce zikrettiğim gibi, bu sadece bir askeri operasyon değil. Bu operasyonun başka yönleri de var ve bu yönlere odaklanmak lazım.
Irak ordusunun dışından katılan her hangi bir güç operasyona yardımcı olmayacak.
Peki, Türkiye’nin bu operasyondaki rolü ve Başika kampı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin Başika’da çok sayıda askeri yok zaten.
“Musul’u Musullular korumalı”
Ya Türkiye’nin eğittiği güçler? Onların katılımına ne diyorsunuz?
Bu güçler, yani Haşdi Vatani güçleri operasyon sırasında cephelerin ön hatlarında olmasa bile operasyondan sonra kentte istikrarı sağlamakta rol alabilir. Kendi şehirlerini korumak onların görevi olacak. Bu güçler Musullulardan ve Musul’un eski polis mensuplarından oluşuyor.
Sünni güçlerin tüm operasyonu yürütebilecek kadar eğitimli ve silahlı gücü olmasını umud ediyoruz.
Bağdat bu güçlerin operasyona katılımına ne diyor?
Silahlı Kuvvetlerin başkanı olan Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin ağzından resmi olarak bu güçlerin katılmamasıyla ilgili her hangi bir şey duymadık.
Ancak bu mesele Irak’ta bir süreden beri sorun olmaya devam eden Ulusal Muhafızlar düzenlemesi ile ilgili sorunun bir parçası. Her bölgenin kendi halkı tarafından korunması ve bu amaçla yerel meclislere bağlı silahlı güçlerin kurulmasını ön gören bu tasarı parlamentodan henüz geçemedi.
Bunu için Türkiye’nin eğittiği Haşdi Vatani’nin güçleri henüz hazır sayılmaz.
“Yeni IŞİD’lar doğabilir”
Bu operasyondan sonra IŞİD ne olacak?
Bu, operasyonun gidişatına bağlı olacak. Şu an IŞİD’in iki yıl önceki IŞİD’den daha zayıf olduğunu düşünüyoruz. Daha az toprağa ve kaynaklara sahip. Ölüme daha az istekliler.
Ancak en başta söylediğim gibi bu operasyon IŞİD’in terör örgütü olarak değil, devlet olarak sonu olacak.
Bu operasyondan sonra IŞİD’den türeyecek başka terör örgütleri ortaya çıkabilir. Birçok IŞİD ile karşı karşıya kalabiliriz.
Musul’dan başka yerlerde terör saldırıları düzenleyebilirler. IŞİD, daha önce kullandığı metodlara başvurabilir. Yani, kentlerde sivilleri ve kamu kurumlarını hedef alan bombalı saldırılar, vur kaç saldırıları. Bunun için hazırlıklı olmamız lâzım.
‘Bir insani felaketle karşı karşıya kalabiliriz’
Operasyon sırasında ortaya çıkacak sığınmacılar için yeterince hazırlık yapıldı mı?
Hayır.
Operasyonun insani yardım boyutu var derken, aslında bunu kastetmiştim.
Operasyon sırasında, 700 bin ile 1 milyon sığınmacı bekleniyor. Kürt Bölgesi hükümetinin yaptığı çalışmaya göre, bu sığınmacıların 248 milyon dolarlık maliyeti olacak. Bunu uluslararası yardım kuruluşlarına ve Bağdat hükümetine ilettik. Ancak şu ana kadar Bağdat, Erbil ve Duhok belediyelerine sadece 10 milyon dolar tahsis etti.
Uluslararası yardım kuruluşları sığınmacı kamplarının Ocak 2017’de hazır olabileceğini söylüyor. Bu tarihte kış etkili olacak.
Musul operasyonu yakın bir tarihte başlarsa sığınmacılara kim hizmet verecek? Bir insani felaketle karşı karşıya kalabiliriz. Bunun için bu konuda yardıma ihtiyaç var. Meselâ, Türkiye, İran ve uluslararası toplum bu konuya el atabilir.
Eğer taraflar sorumluluk almak istiyorsa sığınmacıların temel ihtiyaçlarını temin etmek için maddi destek ve deneyimlerini ortaya koyabilirler.
Bu insanları barındırmazsak ve ihtiyaçlarını karşılamazsak operasyondan sonra bölgede istikrar sağlamak zor olacak.
Ramadi kentinde olduğu gibi… Orada, 280 okul yerle bir oldu. Bazı istatistiklere göre, Irak’ta Sünni halkın çocuklarının yüzde 54’ünün okula erişimi bulunmuyor.
Bu, halkın devlete güvenini azaltıyor. Aşırıcılık yanlılarına kapı açıyor. Halkın duygularını istismar edebilirler.
Bunun için Musul operasyonun insani boyutunun askeri boyutundan daha önemli olduğunu söylüyorum.
“Kerkük’te referandum yapmaya hazırız”
Kürt bölgesi ile Bağdat arasında Kerkük’ün durumuyla ilgili bir gelişme var mı?
Kekük’te hâlâ anayasanın 140. maddesine bağlıyız. Kentin durumunu normalleştirmek için 3 aşama vardı. Konsensüs ve referandum olması gerekiyor.
Maalesef, Bağdat hükümeti 140. maddeyi 2007’den beri uygulamıyor. Bu da, Bağdat ile aramızdan olan sorunlardan biri.
Kerkük’te normalleşme süreci bunun için askıda ve biz referandum yapmak için hazırlanıyoruz. Kerkük’ün geleceğine Kerküklüler karar vermeli.
Biliyorsunuz tarihi ve coğrafi bakımından Kerkük Kürdistan’ın bir parçasıydı.
Oradaki askeri varlığımızı kullanarak her hangi bir dayatma yapmayacağız. Kerkük bir mozaik kenti. O bir Kürt şehri değil o bir Kürdistan şehri, bir Irak şehri. Kentte Kürtlerin yanı sıra Araplar ve Türkmenler de var. Bu kesimlerin çoğu Kerkük’ün Kürt Bölgesi’nin bir parçası olmasını istiyor.
IŞİD saldırınca Kerkük’ü kim korudu. Irak ordusu orada birden eriyiverdi. Çok büyük bir tümen vardı. 12. Tümen diye geçiyordu. Bütün hepsi kaçtı. Peşmerge güçleri orada Sünnileri, Arapları ve Türkmenleri IŞİD’den korudu.
Herhangi bir senaryoda Kerkük bir özel statüye sahip olmalı.
Kürt Bölgesi’nin Bağdat’a rağmen böyle bir referandum yapması sorunun çözümüne yardımcı olacak mı?
Bunun için biz Bağdat’a seslendik. Bu referandumu yapalım dedik. Biz hazırlıklıyız. Uluslararası toplumun ve BM’nin gözetiminde olsun dedik. Bunu tek taraflı yapmak istemiyoruz. Ancak Bağdat’ın anlaması lâzım. Kerkük’ün geleceği Kerküklüler tarafından kararlaştırılmalı. Onlara istediklerini söyleyebilmesi için demokratik bir fırsat tanımalıyız.
Petrol ile ilgili Bağdat ile bir anlaşmaya vardınız mı? Aranızda yüzde elli-elli oranı masadaydı, o ne oldu?
Bu anlaşma tamamlandı ve uygulamaya konuldu. Kerkük’ün petrolü Kuzey Petrol şirketinin denetiminde borularla Türkiye üzerinden ihraç ediliyor. Sanırım üretim şu an 150 bin varilde. Petrol gelirleri Kürt Bölgesi ile Bağdat arasında yüzde elli-elli oranla bölünecek. Tabii, Kekük yönetimine verilecek payı çıkardıktan sonra.
Kerkük petrolünün Türkiye’ye giden boru hatları üzerinden değil, tankerlerle İran üzerinden ihraç edilmesinden bahsediliyordu, bunun aslı var mı?
Evet, böyle talepler vardı. Ancak buna karşıyız. Petrolü tankerlerle taşımak şeffaf bir yöntem değil.
Bağdat mı bu talebi öne sürdü?
Hayır, Bağdat değil, bazı Kürt siyasi partiler tarafından öne sürüldü. Özellikle Süleymaniye merkezli partiler. Ancak biz ona karşı durduk. Çünkü böyle bir yöntem hiç şeffaf değil. Petrolü borularla taşımak en doğru ve sağlıklı yol. Maliyet açısından da tankerleri kullanmak hiç mantıklı değil.
“Süleymaniye sorunu, partiler arasında bir iç çekişme”
Süleymaniye derken… Oradaki bazı partilerin son dönemde ademi merkeziyetçilik talepleri olmuştu, bu olayın arka planı neydi?
Bizde eyalet Meclisi Kanunu’muz var. Irak anayasasına göre, Irak Kürdistan Özerk bölgesi federal bir bölge. Bu federal bölgenin sınırları çok net. Süleymaniye, Erbil ve Duhok’tan oluşuyor. Bu sınırları içerisinde yerel meclisler ademi merkeziyetçilik gibi istediği idari düzenlemeleri yapma özgürlüğüne sahip. Bu onların bu federal bölgenin sınırları dışına çıkabilecekleri anlamına gelmiyor.
Peki, Erbil Süleymaniye’ye bu hakkı vermeye hazır mı?
Bu hak zaten onların. Yürürlükte olan Eyalet Mmeclisi Kanunu bu hakkı tanıyor. Ancak Süleymaniye’deki sorun, başka bir sorun. Değişim hareketi (Gorran) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) arasında iç çekişme var. Süleymaniye valisinin kim olacağı konusunda bile anlaşamıyorlar. Bu iki parti arasında bir sorun.
“Telafer’de etnik-dini temizlik olabilir”
Musul’a girmesine izin verilmeyen Şii Haşdi Şâbi milislerinin ağırlıklı olarak Türkmenlerin yaşadığı Tel Afer’e girmek konusunda ısrarlı olduğu söyleniyor. İntikamlarını orada almak istedikleri yönünde haberler vardı? Böyle bir risk var mı sizce?
İntikam arayışı sadece Haşdi Şâbi için geçerli bir risk değil. Irak ordusunun içinde bazı unsurları için de geçerli bir tehlike.
IŞİD’in yükselişi sırasında insanlar büyük kayıplara maruz kaldı. İntikam arayışı her zaman var olan bir risk. Felluce, Ramadi, Tikrit ve Diyala’da bunları gördük.
Bun nedenle, tehlikeyi aza indirmek için iyi bir planlama yapmak gerek. Ancak gerçekçi olmak gerekiyorsa böyle bir riskin her zaman mevcut olduğunu söylemek gerekiyor.
Telafer, Türkmenlerin yoğunlukta yaşadığı bir bölge. Ancak bu Türkmenlerin bir kısmı Şii ki bunlar Haşdi Şâbi şemsiyesinin altına girdi. Diğer kısmı ise Sünni, bunların büyük bir kısmı IŞİD ile beraber hareket etti.
Yani bu Türkmen topluluğunun içinde olan bir sorun. Onların yeniden bir arada yaşayıp yaşayamayacağı ile ilgili bir mesele.
Telafer’de Şii Türkmenler etnik-dini temizliğe mâruz kaldı. bu kesimin Telafer’e geri dönüp Sünni Türkmenlere benzer eylemlerde bulunması sizce iyi bir fikir mi? Bunun için çok dikkat etmek lâzım ve herkesin kolektif bir şekilde sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.
“İhlallerin tekrarlanmaması için caydırıcı önlemler alınmadı”
Bağdat daha önceki operasyonlarda yaşanan ihlâllerin failleri hakkında caydırıcı önlemler aldı mı?
Hayır, bu bir sır değil. Bağdat’taki resmi kurumlar zayıf. Bunun için bu olmadı. Haşdi Şâbi neden ortaya çıktı? Çünkü, ordu kurumu çökmüş durumdaydı. Bir çok savaşta Haşdi Şâbi Irak ordusunda daha efektif oldu.
Haşdi Şabi liderleri birçok kez ülkedeki en güçlü silahlı güç olmakla övünmüştü, siz bunu doğruluyor musunuz?
Burada bir ayrım yapmak gerekiyor. Haşdi Şâbi içinde 3 farklı çeşit insan var. Birincisi çok sadık ve onlara verilen görevi yerine getirmeye çalışan bir grup. Ancak aynı zaman Haşdi Şâbi içinde çeteler var. Bunlar Haşdi Şâbi’nin adını istismar ediyor.
Irak devlet kurumlarının zayıflığı, adaleti yerine getirme konusunda engel oldu. İhlâllerde bulunan insanlar cezalandırılmadı.
Sincar’da bulunan ve maaşlarını Bağdat hükümetinden alan PKK unsurları olduğu söyleniyor, bu doğru mu?
PKK’nın Sincar’da olmaması gerekiyor. Irak’ta da bulunmaması gerekiyor. Bunu birden çok kez söyledik. Çünkü onların orada olmalarına gerek yok.
İlk başta Suriye’deki YPG güçleri Sincar’dan kaçanlara yardım etti. Biz bunu takdir ediyoruz. Ancak şu an PKK’nın Sincar’da bulunmaması gerekiyor. Eğer sorun aramıyorlarsa Sincar’dan çekilmeleri lazım.
Endişe ettiğimiz bir başka husus ise, PKK’ya bağlı bazı grupların Haşdi Şabii adı altında Bağdat’tan maaş almaları. Bunun için PKK’nın bir sorun yaşatmadan oradan çekilmesini umuyoruz.