Mest etti ve gitti!

Van’da 30 Mart 2014 seçimlerine aylar kala Ak Parti seçim çalışmalarına iyice hız verdi. Sadece büyükşehir adayının belirlendiği ilçe adaylarını açıklamayan Ak Parti’de yerel seçimlerde Van’ın ağabeyi Konya, sorumlusu da Dışi?

VAN 30.12.2013 17:48:47 0
Mest etti ve gitti!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Bir dizi ziyaretler ve toplantılara katılmak üzere Van’a gelen Davutoğlu yaklaşık 200 kişilik bir ekiple adeta Van’a Konya çıkarması yaptı. Beraberinde Konya Büyükşehir Belediye Başkanı, milletvekilleri, il ve ilçe teşkilatları ve bazı STK temsilcileri ile gelen Davutoğlu seçim boyunca sık sık gelip gideceği Van’da adeta siyasetçilere ders verdi. Van’da Ak Parti toplantısına katılan, halkla buluşan Davutoğlu programını akşam Van’ın önemli isimleri ile buluştuğu bir toplantı ile noktaladı.

 

Beraberinde kalabalık bir grup ile birlikte Van’a çıkarma yapan ve seçim sürecinde de sürekli olarak Van’da çalışacak olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Van programının son bölümünde akşam yapılan bir yemekte siyasetçiler, STK temsilcileri, iş adamları ve vatandaşlarla bir araya geldi. Hınca hınç doldurulan salonda Van’a dair bir çok önemli mesajı veren Davutoğlu, Van ile ilgili söyledikleri ve gece boyuncu konuştukları ile adeta mest etti. Siyasetten çok tarih boyunca Van’ın yaşadığı inişli çıkışlı süreçlere ve Van’ın bölgedeki önemine vurgu yapan Davutoğlu konuşmasını sık sık Feqîyê Teyran ve Ehmedê Xanê gibi ünlü Kürt alimlerinin sözleri ile süsledi. Konuşmasının bazı bölümlerinde Teyran’dan Kürtçe dizeler okuyan Davutoğlu, Van’ın tarih boyunca yaşadığı yıkımları bir daha yaşamaması gerektiğini belirterek; “Konya ne ise Van’da o olmalıdır. Van’a diz dize oturup gönül gönüle konuşmaya geldik” dedi.

 

Konya’dan gelen kalabalık bir ekibin ve Van’dan siyasetçi, STK temsilcileri, vatandaşlar ve kurum amirlerinin katıldığı ve büyük bir rağbetin gösterildiği toplantıda kürsiye çıkan Davutoğlu konuşmasına Van depremiyle başladı. Depremde Van’a geldiğini ve o gün yaşananları bir kez daha hatırlatan Davutoğlu, konu ile ilgili olarak şu ifadelere yer verdi, “Bugün çok müstesna bir gün yaşadık. 12 saatten daha az bir süredir Van’dayım ama gerçekten Van’ın manevi iklimini doyasıya teneffüs ettik hem de aynı zamanda Van kardeşlerimizin muhabbetlerini gönüllerimizde hissettik. Böyle bir günü bizlere yaşattıkları için kendilerine çok teşekkür ediyorum. Van’a daha önce birkaç kere geldim. Ancak ilk gelişimi hiçbir zaman unutmuyorum, unutamıyorum. 90’lı yılların sonlarına doğruydu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde bir konferans için gelmiştim. Son gelişim ise 9 Kasım sonrasındaki depremdi. İlk deprem sonrasında Van’a eşim ve ailem ile birlikte gelerek, Vanlı kardeşlerimizin acısını paylaşmak, Erciş ve Van’ı ziyaret ederek onlarla gönül gönülle konuşmak için buraya geldik ve biz buradayken 9 Kasım depremi oldu. O geceyi sabaha kadar Vanlı kardeşlerimiz ile geçirdik, acılarını hissettik acılarına derman olmaya çalıştık ve elhamdullilah şimdi geldiğimde Van’da depremin yaralarının kısa süre içerisinde sarıldığından dolayı çok büyük memnuniyet duyuyorum. Böyle bir çaba içerisinde, omuz omuza çalışan bütün Vanlı kardeşlerime teşekkür ediyorum. Bunun yanı sıra Van’a yardım eden tüm illerimize de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca insanları başı sıkıştığında, sıkıntılar yaşadığında hemen yardıma koşan hükümetimizin, bundan sonra da bunları yapacağını, her zaman insanlarının yanında olacağını sizlere belirtmek istiyorum. Antalya’da da bir deprem meydana geldi. Bu acıyı en iyi Vanlı kardeşlerim biliyor. Şimdi de Vanlı kardeşlerim onlar için dualarını eksik etmesin ve Rabbim böyle felaketleri bir daha başımıza getirmesin diyorum.”

 

“VAN’A ÂŞIK OLDUM…”

 

Gerek görevi gerek öncesinde dünyanın bir çok yerini gezdiğini ve Van’a da tıpkı Saraybosna’ya olduğu gibi bir hayranlık duyduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi; “İlk gelişimden bahsettim. 90’lı yılların sonuydu ve Van’da felsefi bir konferansın verilmesi üzerine gelmiştim. O zamanlar iki görüş çarpışıyordu ve tartışılıyordu. Bir görüş artık söylenilecek her şey söylenildi diyordu. Ben ise tam tersine, asıl düşünce şimdi her şey başlıyor ve şimdi asıl her zamandan daha çok tefekküre ihtiyacımız var diyordum. Özellikle Van gibi kadim bir şehrimizde, insanlığın her dönemden daha fazla; Van’ın, Diyarbakır’ın, Mardin’in, Konya’nın, Bursa’nın erdemine ve kadim geleneğine ihtiyacı var. İlk olarak bunu tespit etmemiz gerekiyor. O zamanlar tarihin sonu geldi, batı medeniyeti olabilecek bütün düşünceler üretildi denilenlerin aksine, son 15-20 yılda yaşadığımız. Bunalımlar, gerilimler, dünyanın her bir köşesinden gelen zulüm haberleri, yakın komşumuzdan gelen büyük katliam haberleri, bir tarafta büyük israflar var iken diğer taraftan açlık içinde büyük açlıklar var iken bugün bütün dünyanın bizim her zamankinden daha çok kadim kültürümüze ve kadim medeniyetimize ihtiyacı vardır. Ve ben o medeniyeti, o medeniyetin yansıyan yüzünü Van’a ilk geldiğimde derinden hissetmiştim ve Van’a âşık olmuştum.”

 

“ŞEHR-İ VAN ŞEHR-İ İRFANDIR”

 

Her şehir bir hoca gibi, bir üstat gibidir. Şehirlerin belli başlı yerlerine nüfuz etmiş birçok şey insanlara üstatlık yapar. Ben kadim şehirlerimize her gittiğimde, oralarda dolaşırken, oralardan aldığım bilgiyi, onlarca cilt kitaplardan alamadığımı düşünürüm. Kuru sokaklarda yürüyün, o yürüdüğünüz sokaklarda attığınız her adım size bir şeyleri hatırlatır, o attığınız adımdaki toprak sizlerin vücutları ile buluşur ve birleşir. Düşünün Medine’yi Münevvere olamamış olsaydı, İslam dini olabilir miydi? İşte bunu her bir şehre yansıtın. Anadolu’da, Rumeli, Ortadoğu’da her gittiğim şehirde önce şunu söylerim: Bu şehir bana ne öğretiyor? Ve ben bu şehirden nasıl ders alırım?  O yüzden son 4-5 yıldır gittiğim şehirlerin çoğunda, her bir şehri bir isim ile adlandırmaya çalıştım. Yine 90’lı yılların sonlarında Mardin’e gitmiştim. Mardin’de âşık olduğum şehirlerden bir tanesidir. Ve ben o zamanlar Mardin’e ‘medeniyetimizin biblosu’ demiştim. Yine kendim şehir Konya’da, çocukluğumdan itibaren oradan fark etmediğim bir şeyi 1995 yılında Buhara’ya gittiğimde hissetmiştim. O ruhu, o kokuyu sanki Buhara’daymış gibi Konya’nın o evlerinde hissetmiştim, İmam-ı Buhari’nin ruhunu hissetmiştim. Aradan binlerce kilometre var ancak hissetmiştim ve ruh aynı ruhtu. Konya’ya ‘Merkez’ demiştim. Şimdi herhangi birimiz buradan kalkıp Bursa’ya gitsek ve Ulu Cami’ye girsek ne hissederiz? Ben Bursa’dayken Bursa’ya ‘Ulu şehir’ dedim. Erzurum’a gittiğimde, Erzurum’u Anadolu’nun bir kalesi olarak görmüştüm ve oraya da ‘Kale şehir’ dedim. Bu sene Diyarbakır’a gittim. Üzerinden nice medeniyetlerin geçtiği, nice medeniyetlerin iliştiği ve her bir medeniyetin, bir şeyler öğrettiği Diyarbakır’a ‘mürşit şehir’ dedim. Şimdi Van’a geleyim. O zamanlar Van’a geldiğimde 99 yıllarıydı. Şimdi tekrar o günlere baktığımda Şehr-i Van’ı, ‘Şehr-i İrfan’ olarak görmüştüm ve ‘İrfan şehri’ demiştim buraya. Çünkü gerçekten Van, gören gözler için, hisseden kalpler için çok şey söylüyor. Van her şeyi ile konuşuyor insanlara. Yaşadıklarıyla, acılarıyla, kurduklarıyla Van konuşuyor…

 

“SÜPHAN’I GÖRÜNCE SÜPHANALLAH DEDİM…”

 

“Ben Van’da güneşin batışını Süphan Dağı’nda gördüğümde, su ile ateşin bu kadar iç içe olduğunu görünce çok etkilendim. Nasıl mı? O mas mavi gölün ve o muhteşem güneşin batışı ile birleşince su ile ateşin iç içe girmiş halini anımsatıyordu bana. Çoğu yerde güneşin batışını görüm ama bugüne kadar Van’daki gibi güneşin batışını daha önce hiçbir yerde görmedim. Bunun dışında Van Kalesi’ni hayatım boyunca hep merak etmişimdir. Her insanın merak ettiği gibi, ben Van Kalesi’ne baktığım zaman ise su ve ateşin birleştiğini söyledim ya size, Süphan dağında birleşen su ve ateşe, Van Kalesi, Süphan dağına hayretler içersinde Süphan Allah der gibi bakıyor bana göre. Van’ı bilen herkesin bunu fark ettiğini ve yaratılışı bizlere Süphan Allah dedirtir.” Dedi. Konuşmasında sık sık Kürt alimlerine de vurgu yapan Davutoğlu’nun hem Van’ın tarihi iniş çıkışlarına hem de değerlerine de fazlasıyla hakim olduğu dikkat çekerken, Bakan konuşmasının büyük bölümünde Kürt alimlerinin sözlerinden de örnekler verdi. Van ile ilgili konuşmasını Vanlı alim Feqiyê Teyran’ın şiirinden bir bölüm ile sürdüren Davutoğlu, şu ifadelere yer verdi; “Büyük şairimiz Feqiyi Teyran: ‘Dört bakiri yarattı: Rüzgar, su, ateş ve toprağı. Ağaç ve hayvanları yarattı.’ Hem güzel Türkçemizde hem güzel Kürtçemizde böyle güzel tasvir etmiş Teyran.”

 

“YETER Kİ GÖK KUBBEMİZİ KAYBETMEYELİM…”

 

“Van’da gördüğüm bir şey beni hüzünlendirdi. Eski Van’a baktım mesela. Anadolu’nun her şehirde ya da köyde mutlaka bir Ulu Cami vardı. Ulu Cami demek o yerin ulu bir medeniyet olduğunu ifade eder. Ancak buradaki Ulu Cami’yi, minaresiz, kubbesiz ve harap olmuş olarak gördüğümde önce hüzünlendim ama sonra bunda da Rabbimin bir hikmeti vardır. Muhtemelen Ulu Cami bu hali ile bize derki; Ulu Cami’nin bu hali ile içeri girdiklerinde kubbeden gök kubbeyi görsünler ve gök kubbe atlındaki bütün beşeriyet aynı saftadır ve gök kubbeyi idrak edemeyen asla caminin kubbesini de idrak edemez. Biz yeter ki gök kubbemizi kaybetmeyelim, camimizin kubbesini her zaman ihya edebiliriz. İnşallah her yerde ve her zaman ihya da edeceğiz. Ama bugün uluslar arası süzen maalesef ki bunu kaybetmiştir, maalesef zalimlerin zulüm sesleri daha çok çıkmaktadır ve maalesef ki bizler gibi insanların bu insanlara destekleri ve verdikleri omuz omuza mücadelelerde eleştirilmektedir. İşte o zaman bu aşkı ve gök kubbe altındaki beraberliği tekrardan hatırlatmakta fayda var. Bizleri ortak bir millet kılan ve bizleri ortak çatı altında tutan, bizleri bir birimize ortak kılan işte bu ortak fikir ve idraktir. Bu idraki kaybetmedikçe, hiçbir güç bizi dize getiremez, hiçbir güç bizleri bölemez ve bölemeyecek, güçleri yetmeyecek.”

 

“VAN KADAR YIKIMA UĞRAYAN BİR ŞEHİR DAHA YOK…”

 

Konuşmasının bu bölümünde yine Kürt şair Teyran’ın bir şiirini Kürtçe okuyarak devam eden Davutoğlu; “Bütün her şeyi çıkarın nuru hüda hep kalıyor dikkat edin. Nur u hüda bizi de nihayi kertede bir millet kılan, bir safta, bir tarih iktidarında buluşturan işte bu derin ortak bilinçtir. Bunu kaybetmedikçe, bu idraki kaybetmedikçe emin olun hiçbir güç bizi dize getiremez. Madem ki nur u hüda her dilde aynıdır o ışık bizi aydınlatır ve birleştirir. İşte ilk gün Van’a geldiğimde ve hissettiğim bu olayı, Van’ın başka bir olayı ile de birleştirdim. O da Van’ın tarihi idraki. Van tarihi boyunca hiçbir şeyi Van kadar ihya edilmiş ve yıkıma uğramamıştır. Bazen depremler bazen ise de istidalar.” Şeklinde konuştu.

 

“VAN BİR KEZ DAHA TAHRİP EDİLMESİN”

 

Ünlü Kürt düşünür ve şair Fekiye Teyran'ın Kürtçe şiirlerini okuyan Bakan Davutoğlu, tarihte çok az kentin Van kadar ihya edildiğini belirterek; “Hüsrev Paşa Caimisi ile Ulu Camisi ile Horhor Medresesi ile Şabaniye Medresesi ile Van’ın o bütün güzelliklerinin tahrip olmuş gören Üstat Bediüzzaman’ın içler acıtan haykırışını halen hatırlarım bütün eserlerinde. Üstad o zamanlar Van’a gelip Van’ın böyle büyük bir tahribattan geçtiğini görünce adeta feryat, figan eder. Şimdi düşünün o büyük zat ve üstat Van’a geldiğinde o tahribatı görür ve haykırır. İşte hepimizin bu konuda birleşmesi lazım, bir daha ne Van’ın ne Diyarbakır’ın, ne Bursa’nın ne de Saray Bosna’nın, ne Şam’ın ne de başka bir diyarın böylesine tahrip edilmesine sessiz kalmayacağız. Hak adına, adalet adına ve vicdan adına bu ulu şehirlerin böylesi tahrip edilmesine sessiz kalmayacağız. Bu toprakları bir daha böyle bir tahribatı yapmalarına fırsat vermeyeceğiz. Saflarımızı öyle sıklaştıracağız ki, bir daha hiç kimse bu beldelere el uzatamazsın, hiç kimse bu beldelerdeki ezeli ve ebedi kardeşliği bozacak adımlar atamasın.” Dedi.

 

VAN’A FAZLASIYLA HAKİMDİ

 

Öte yandan konuşmasının bir bölümünde Üstad Bediüzzaman’ın Van’da kurulmasını hayal ettiği Medresetüzzehra üniversitesine de vurgu yapan Davutoğlu, Van’ın günü geldiğinde Türkiye’nin önemli ilim kentlerinden biri olacağını söyledi. Davutoğlu konu ile ilgili olarak; “Bediüzzaman’dan Vanla ilgili iki hususu anlatmak istiyorum: Bugünkü sosyal düzenimizin olması gerektiği için söylüyorum. Bilirsiniz Van Kalesi’nde Horhor medresesinde ders verirken bir mağara önünde sendeler ve düşecekken söylediği tek söz vardır. “Davam ah davam”. Başka insanların düşme halinde söylediği “Anam, babam, evladım” derken o “Davam” demiştir. O gün ona ‘davam’ dedirten neyse biz, inançla kültürle o davanın arkasındayız. Ben o zaman Medresetüzzehra projesini yıllar boyunca kurmaya çalıştığını düşünce aklıma hep Boğaziçi geliyor. Orada oturduğunuzda eski bir Rumeli hisarı, önünüzde boğaz ve karşınızda yedi tepeli bir şehir. İnşallah Van YYÜ ve ilerde kurulacak ünversitelerle Van tam bir ilim merkezi olacak. Madem ki Van Babuselamdır Anadolu’ya. Anadolu’ya doğan tüm şehirlerin güneşin Van üzerinden doğması gibi Van inşallah tüm Anadolu’ya ilim saçan bir yer olacaktır. Bu diyarlar kadim merkezimizin ilim diyarları olmuştur. Sadece dini anlamda değil, astronomide, düşüncede ve her şeyde. Ben Van’ı böyle günlerin geleceğine inanıyorum. Bunu Üstad’ın vurguladığı gibi o 6 hastalığa düşmeden yapacağız ve o hastalıklara düşmeyeceğiz.” Dedi.

 

“VAN ANADOLU’NUN BABUSELAMIDIR”

 

Davutoğlu ayrıca; “Konya’dan 200 kardeşimizle huzurunuzdayız. Buraya niçin geldik? Vekillerimiz, büyükşehir başkanımızı, ilim adamlarımızla hep birlikte geldi. Paylaşmaya, geldik, göz göze bakmaya geldik, ne hissettiysek düşünmeye, paylaşmaya geldik. Biz gönül gönüle konuştukça bu muhabbet kalasını yıkacak hiçbir şey yoktur. O eski Van’ın harap halini gözünüzün önüne getirin ve bir daha o günleri yeniden yaşamamak için çalışalım. Mellayê Cizirî, Ahmedê Xanî, Seyyid Fehim Arvasi tüm bu zatlar burada ışık saçtılar. Biz Konya’da burada bu isimlerden feyz aldık.  Mesela Selahaddin Eyyubi her Kürd’ün, Türk’ün, Zaza’nın kalbinde iyi yer bırakan bir alimdir. Allah aşkına ne zaman biz bu ayrım içinde düşünür hale geldik? Konya’da Kürt kardeşlerimiz var, biz onlarla bir araya geldiğimizde paylaştığımız şeyler ne ise onu da Van ile paylaşmaya geldik. Nasıl Van bütün medeniyetin babuselamı ise Konya’yı da öyle görüyoruz.” Dedi.

 

“ALLAH DEVLETİNİZE ZEVAL VERMESİN”

 

Konuşmasının bir bölümünde yeniden meydana gelen depremden sonra yapılanlara vurgu yapan Davutoğlu, Van’ın bu anlamda anında müdahele edilen bir il olması ile hükümet desteğini fazlasıyla yanında gördüğüne dikkat çekerek; “Allah hepinizin ve hepimizin devletine zeval vermesin. 99’da Sakarya depreminde devlet oraya ulaşamamıştı şimdi Van’da devlet on ayda 17 bin 486 konut yaptı. Sayın Başbakanımız söz verdi ve geldi açtı. Bu devletin halkına duyduğu muhabbetin ürünüdür. Bu milletin artık devletine bir güven duymasıdır. Allah devlete ve millete zeval vermesin. Dikkat edin bunu tekrar kurduk ama her şeyi kaybetsek de gönülden gönüle kaybetmememiz gerekiyor. Her şey kaybolsun bu kaybolmasım. Selçuklulardan, Artuklulardan, Osmanlılardan arındırıp sadece Medler ve Persler ile izah etmeye çalışırsanız gönül köprüsü kalmış. Ama bu topraklardaki her medeniyete saygı göstererek altın çağımızı yaşadığımızı yaşadık dediğimiz anda işte o zaman yeni bir ufak açılır.” Dedi.

 

“HAYVANLAR BİLE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KOKUSUNU ALDI”

 

Davutoğlu, yurt dışında bazen kendilerine, "10 yılda ne oldu da bu kadar geliştiniz? Nasıl oldu da bu kadar ilerlediniz, ekonominiz 4 kat büyüdü?" sorularının yönetildiğini aktardı. Kimsenin kendilerine milyonlarca avro vermediğini, doğal kaynak ya da petrol bulmadıklarını ama ülke insanının cevherini keşfettiklerini ve bu günlere geldiklerini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ahmedê Xani, İdris-i Bitlisi ile kardeşlik hukukunun temellerini attık. Şimdi de o değerleri keşfetmenin vakti geldi. Çözüm sürecinden anladığımız budur. Konya ile Van'ın ezeli ve ebedi kardeşliğini daha da pekiştirelim dedik ve öylece Van'a geldik. 200'e yakın iş adamı ile geldik. Görüştüğümüz kanaat önderleri, 'Yıllardır bu güzel Van Gölü etrafındaki yaylalarda koyun kalmamıştı. Bir yılda her yer bereketlendi' diyor. Hayvanlar bile bu özgürlüğün kokusunu almışsa bu süreçten, barıştan rahatsız olanlara yazıklar olsun. Bu yaylaları şenlendirmeye geldik. Ne olursa olsun, karamsar haberlere aldırış etmeyin. Gönlümüzde gedik açmalarına izin vermeyeceğiz. Allah bir daha hiçbir gencimizi karşı karşıya getirmesin. Çözüm sürecinden anladığımız budur.”

 

TOPLANTI SONRASI ADAYLARLA GÖRÜŞTÜ

 

AK Parti Van Milletvekili Mustafa Bilici, Burhan Kayatürk, Fatih Çiftçi, AK Parti İl Başkanı Abdullah Aras, Konyalı sivil toplum örgütleri ve iş adamları, Van kamu kurum ve kuruluş amirleri ile halk katıldığı toplantıdan hemen sonra büyükşehir belediye başkan adayı ve ilçe aday adayları ile özel bir görüşme yapan Davutoğlu burada aday adaylarına da önemli mesajlar verdi. Basına kapalı olarak yapılan bu toplantıda Davutoğlu’nun aday adaylarına kim seçilirse seçilsin AK Parti ile omuz omuza çalışma temennisini ilettiği ve bu noktada tüm külük ve kırgınlıkların olmadığı bir seçim yarışında Van’ı kazanmak istediklerini kaydettiği öğrenildi.


Önder ALTINAL