Medya Patronlarının Ahlaksız Savaşları ve Tetikçi Piyonlar

Cuma Obuz

VAN 26.08.2017 10:29:16 0
Medya Patronlarının Ahlaksız Savaşları ve Tetikçi Piyonlar
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

MEDYANIN 15 TEMMUZ SINAVI

15 Temmuz’dan hemen sonra katıldığım bir canlı yayında medyanın 15 Temmuz darbe girişiminde önemli ve doğru bir sınav verdiğini dile getirmiştim. Çünkü o gece medyanın tüm unsurları darbeye karşı çıkmıştı. Hatta zamanında vesayetçi olan ve 28 Şubat’ta darbenin tetikçiliğini yapan bazı yayın organları o gece darbeye karşı durmuş ve hepimizi şaşırtmıştı. 

 

Medyanın bu önemli sınavı vermiş olması aslında Türkiye’deki değişim ve dönüşümün önemli göstergelerinden biri… Gel gelelim ki Türkiye’de medya halen baronlar ve kirli ilişkilerle dolu olan patronlar tarafından yönetiliyor. 

MEDYA SAVAŞLARI

Şu sıralarda yaşanan bazı tartışmalar da aslında medya savaşlarının nasıl ve ne düzeyde olduğunun en büyük göstergesi. Artık her köşe yazısı okuduğumuzda “acaba bugün kim hedef alınmış?”, “kimler birbirine girmiş?” veya “hangi mahallenin kalemşörleri birbirini FETÖ’cü ilan etmiş?” diye sormadan okuyamıyoruz.

RACON MESELESİ

Bu durum öyle bir raddeye geldi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan sürecinde söylediği “Kimse benim adıma konuşamaz…” sözünü daha bir sertleştirerek “Kimse Ak Parti veya benim adıma racon kesemez. Racon kesilecekse ben keserim…” şekline çevirdi. Bu bir uyarıydı ve muhatapları Erdoğan’ın deyimiyle “bazı köşe yazarları ve gazeteciler”di…

 

İş tam da burada düğümlenerek acaba bu söz kime sorusunu sordurttu herkese. Fakat söz yine ortada kaldı. Kimse üstüne almadı. Ben değilim dedi. Hatta bazı medya patronlarının taşeronları kavgaya tutuşarak adeta birbirlerini tutuklanmakla tehdit etti. 

MEDYA PATRONLARI VE PİYONLARI

Burada isimler çok önemli değil… Soyisimler Küçük olur, Yalçın olur… Fakat dönen tezgah bana “medya savaşları” kavramını düşündürttü. 

Bir tarafta Müslümanların yıllarca ekmeğini yemiş ve kazandıklarıyla sefa sürmüş bir İhlas Holding ve onun ABD’li ortakları… Diğer tarafta ise 28 Şubat ve öncesinde devlete çöreklenmiş ve Müslüman mahallesinde domuz satan Doğan grubu… Bunların arasında mekik dokuyan bir de Ciner grubu var… Bunların savaşları ayrı bir konu… Köşe yazarları vasıtasıyla asıp kesiyorlar. Fakat bunlara gaz verenleri de unutmamak gerekiyor. 

 

Tablo şu; bir grup diğerini FETÖ’cü ilan ediyor ve bazı dosyalardan bahsediyor. Doğrudur veya yanlıştır bilemem ama bu konunun araştırılması gerekiyor ki Süleyman Soylu da bu konu ile ilgili açıklama yaptı. Fakat tatmin edici bir açıklama yapılmasında fayda görüyorum. Bu tarz konular infiallere meydan verilmeden kamuoyuna arz edilmeli kanaatindeyim.

 

Diğer tarafta ise savunmaya geçen köşe yazarları tehdit ederek bazı olaylardan dolayı suçladığı köşe yazarlarının aslında bir çete olduğunu ve temizlenmesi gerektiğini yazıyor. Bu durum vahim sonuçlara doğru götürürken medya savaşlarının patronlar boyutunda olduğunu da bu yazarların yazılarından ve propagandalarından anlayabiliyorsunuz. Mesela bu yazarlar, birbirlerini şeytanlaştırırken patronları üzerinden yapıyorlar bunu…

ABD-İhlas ortaklığı, Doğan holding ve Ciner Grubu sözleri bu yazılarda başat rol oynuyor. Ve burada medya patronlarının piyonlar vasıtasıyla bir savaşa girdikleri ortaya çıkıyor. 

Peki, rahatsız olduğum şey ne?

Patronlarına piyonluk yapan bu yazarların medya savaşlarını vatan, millet adına yapmaları beni rahatsız ediyor. Düşünün ki medya patronları adına kavga eden yazarlar, karşısındakine vururken vatan için vuruyoruz diyebiliyorlar. Bu da doğal olarak milletin bu yazarlara antipati ile yaklaşması anlamına geliyor. 

 

Özellikle gündeme oturan bu yazarların ortak özellikleri ise tetikçilik, hedef gösterme, iğneleyici ve yıkıcı bir dil kullanma ve tehdit içerikli cümleler… 

Tetikçiliğini yaptıkları kurum ve kuruluşların patronları gözünde ise bunlar sadece birer maşa… Bu maşaların özellikle sosyal medya paylaşımları da adeta birer operasyon malzemesi… Bu yüzdendir ki Allah kimseyi patronlarının piyonu olan bu tetikçi yazarların diline düşürmesin. 

Son söz: Değerlerin yozlaştığı modern çağda medya ve yazarlar da bu yozlaşmışlığın birer parçası olacaktır elbet… Fakat bize düşen; adalet, ahlak ve ilkeler çerçevesinde yazılar yazmak ve yazılan yazıları da bu çerçevede değerlendirip okumak… Vesselam.