“Lejyoner olmak Romalılarda bir gösteriş hatta asalet sembolüydü.“

Öyle ki, AK Parti karşıtlığı sağcısıyla-solcusuyla, sosyalistiyle-milliyetçisini, ideolojilerle-LGBTİ'lileri bir araya getirdi.

VAN 9.07.2015 16:04:58 0
“Lejyoner olmak Romalılarda bir gösteriş hatta asalet sembolüydü.“
Tarih: 01.01.0001 00:00
 ERKEN SEÇİM KAPIDA LEJYONERLİK OLMASIN!

7 Haziranda Türkiye'nin girdiği seçimde AK parti %41' e tekabül eden bir oyu alarak 258 vekillikle birinci parti oldu. Ancak 276 milletvekilliği alamadığı için iktidar olamadı!..

AK Partinin iktidar olamaması en fazla HDP'li siyasetçilerin morallerini bozdu. Biz meclise girmeliydik ancak AK Partide iktidar olmalıydı söylemlerini fısıltıda olsa dillendiriyorlar. MHP'nin bağnaz milliyetçiliği, CHP'nin Kemalist ulusalcı saplantısı, HDP'nin ideolojik hesapları ve AK Partinin bu tabloyu lehine çevirme anlayışı erken seçimi kaçınılmaz kılıyor.

Bilindiği üzere, CHP %25'lik bir oy oranıyla 132 milletvekilliği çıkardı. MHP %16.2, HDP ise %13.1'le 80'er vekillik aldılar. Bu sonuç Türkiye'de kısa bir sürede seçimin yenilenmesi, sadece parlamento aritmetiğinin ortaya çıkarttığı iktidar krizinin yanında muhalefet krizini de ortaya çıkardı.

Gerek cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekse genel seçimlerde birtakım çevrelerin ve üç partinin siyasal propagandalarında öne plan çıkan tek şey, AK Partisiz bir hükümet. Bunda da kısmen başarılı oldukları söylenebilir! Öyle ki, AK Parti karşıtlığı sağcısıyla-solcusuyla, sosyalistiyle-milliyetçisini, ideolojilerle-LGBTİ'lileri bir araya getirdi.

Ancak iş başa gelince yani istedikleri sonucu alınca bu sefer istemezüklüğe oynamaya başladılar. CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu %60'lik bir bloktan bahsetti, bahsetti etmesine de, bir türlü kırmızıçizgilerinin aşamadılar. Daha bir araya gelmeden kırmızıçizgilerini çizmeye başladılar, hal böyle olunca %60'lik blok cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi çöktü. İş yine başa kaldı yani AK Partiye!.

Son dört yıllık süreçte izlenilen siyasal anlayış ve oluşturulan algılara bakıldığında kanımca, AK Partinin kendisine karşı oluşturulan cepheyle hükümet kurması izlenilen siyaset ve ortaya konan tavırlardan dolayı pek sağlıklı olmaz. Ancak AK Parti açısından tek şeye yarayabilir, kendisi hakkında ortaya atılan şaibelerin ortadan kaldırılması açısından da doğru bir tercih olma ihtimali olabilir.

Türkiye bölgesinde cereyan eden hadislerden dolayı uzun süre hükümetsiz kalamaz, dolayısıyla muhalefetin kırmızı halılı çizgileri nedeniyle yeniden seçime gidilmesi olasılığı oldukça fazladır. Güçlü bir Türkiye bölgesinde cereyan eden olaylar nedeniyle ayrıca halklarında Müslüman olan ülkelerin halklarının umut bağladıkları büyüyen bir Türkiye'nin süratle bu atmosferden çıkması için seçimlerin yenilenmesi kaçınılmaz gözüküyor.

Türkiye büyük ihtimalle yeniden kasım ay'ı içinde seçime gidebilir. Bu süre ne kadar uzarsa AK Parti dışındaki partilerde erime ve bölünme de o kadar fazla olacaktır, ama Türkiye de o kadar zaman kaybetmiş olacaktır. AK Partinin taban üzerinde oluşturduğu algı tek partili iktidarın ülkedeki istikrar ve gelişmişlik açısından daha sağlıklı olacağı inancını taşıması AK partiyi diğer partilere karşılık güçlü kılmaktadır. Şimdi gelelim siyasal lejyonerliğe(siyasal hastalık.)

Tarihte Romalılar ait olan, "Lejyoner olmak Romalılarda bir gösteriş hatta asalet sembolüydü." Siyaseti siyaset olmaktan çıkarıp rant kapısı olarak görenler, her ne kadar da kısa vadede kendilerine bir imtiyazlık kazandırmış olsalar bile uzun vade de hem kendileri hem de ülke siyaseti kaybetmektedir. Onun için siyaset sadece yönetme becerisi olanlara bırakmalıdır.

"Feodal çağda öyle her önüne geren ordu'ya katılamazdı." Şehirleşmenin hızla geliştiği günümüzde feodalitenin de değişime uğraması kaçınılmaz oldu. Artık feodalite şehirde ağalık, beylik, şeyhlik yerine ideolojik yapılanmalar, sermayedar sayılarının kapitalist yordama göre artması olarak ortaya çıktığını görüyoruz.

"Sadece toprak sahiplerinin orduya katılma hakkı vardı, burjuva dediğimiz esnaf tüccar takımı ise lejyoner olma hakkını çok sonraları çok mücadele ederek elde etmiş idi." Bu tespit özellikle günümüz toplusal analizi iyi tarif etmektedir. Mazlum halkların savunuculuğunu yaptıklarını söyleyenler, mazlumlara zulmedenlerden daha zalim bir şekilde varlıklarını sürdürmeye kendilerine alan oluşturmaya çalışmalarıyla göstermektedirler.

Erken veya uzun vadede bir seçim olacağı muhakkaktır. Yapılacak olan seçimin yeniden bu tabloyla(kırmız çizgilerle değil, halkın önceliğini öncelemek yerine inadına siyaset anlayışından kurtulmazlarsa) oluşmaması için siyasi lejyonerliğe son verilmeli.

Toplum rahat bırakılmalı, seçimin yapacak olan insanlar hiçbir baskı tehdit ve yönlendirmeyle tercihe zorlanmamalıdırlar. Aksi halde isimlerin değişmesinin dışında bir işe yaramayacak olan bir seçim ülkeye kaybettirmekten başka işe yaramayacaktır.

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.