“Kutsal Dışına” Karşı Empati

Sebahattin Çil

VAN 15.04.2018 09:59:37 0
“Kutsal Dışına” Karşı Empati
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Bir önceki makalemin son paragrafında bizim mahallenin bir çıkmaz sokağa dönüştüğünü belirterek bu çıkmaz sokaktan hicret etmek gerektiğini vurgulamıştım. Burada ise aynı meselenin yedeğinde, korku ve endişelerle oluşturduğumuz duvarlardan başka birine değinelim; kutsal dışı olarak belirlediğimiz kesimlere karşı örmüş olduğumuz duvardan söz açalım. (Aslında “bizim mahallenin “ içinde dahi “kutsal alanlar” oluşturuldu ve bu alanlara kimse alınmıyor veya girilemiyor. Tarihselcilik, evrenselcilik, Kurancılık, hadisçilik v.s adlı yeni kutsal alanlarımız ve bu alana muhalif kutsal dışılarımız oluşturulduğunu gözlemliyoruz.)

“Kutsal dışı” deyince;  insanların kendilerini ve bağlı bulundukları yapıları Allah adına , din adına kutsayarak kendilerine dokunulmaz  bir alan yaratıp, kendileri dışındakileri  ise  bu alanın dışına atmalarını kastediyorum. “Kutsal dışı “ görülen yapıların başında ; siyasal anlamda sol diye tanımlanan siyasi yapılar ile bu siyaset anlayışını destekleyen  STK’lar gelmektedir. Dinsel alanda ise,  “kutsal” ehli sünnet ve’l cemaatin dışında kalan mezhep ve tarikatlari kastediyorum. “Bizim mahalle” sakinleri daha doğuştan kazandıkları “ehli sünnet ve’l cemaat” kutsallık zırh beraatiyle” kurtulmuş, kendisini mutlu ve tek cennet sahibi görmekte; muhataplarını veya oluşturdukları karşı mahalleyi de -ne hikmetse- din dışı /kutsal dışı veya irşad edilecekler listesine yazı vermekteler. (Bu anlayış maalesef bir çok dini cemaat ve gruplarda yaygın bir görüştür.)

Yıllarca siyasal bir tavır olarak “sol kesim/kutsal dışı”na -birkaç ilim adamı hariç- hep uzak durduk ve uzak durmaya devam ediyoruz. Bunlardan rahmetli Y.Nuri Öztürk bu kesimlerle diyalog anlamında iyi bir sünnet başlatmış ama duruşunu koruyamadığı için bir duvarı yıkarken eski mahallesine karşı (tahrikler karşısında) hırçınlaşarak başka bir duvar örüvermişti. Çağdaşımız olan R.İhsan Eliaçık’ta rahmetlinin başlattığı sünneti sokağa indirerek doğru işler yapmıştır. Sonraları o da dengeyi koruyamayarak başta kendi çıktığı mahalle sakinlerini irrite edici açıklamalarla, duruşunu politik söylemlere feda etmiştir. Sol kesim ile diyalog ve iş yapma anlamında elimizde güzel işler yapan, eleştirel bir aklı inşa etmeye çalışan bir Hayri Kırbaşoğlu hocamız kaldı, maalesef ona da insanımız kör ve sağır.

Bireysel anlamda; “kutsal dışı “ olarak görülen kesimlerle diyalog çok cılız da olsa yapılıyor veya deneniyor. Cemaatsel, grupsal veya siyasal anlamda ne diyalog tam anlamıyla kurulabiliyor ne de empatik bir iletişim söz konusu. Peki doğuştan “kurtulmuş” ve hakikatin tek sahibi olan tüm yapılar ve anlayışların ; “kutsal dışı”na attığı kesimleri anlamak için ne tür faaliyetler , ne tür platformlar oluşturduk? Mesela yönetimi elimizde olan tv’lerde neden bu kesime yakın vicdanlı, düşünceye değer veren insanlarını çıkarmaz, onların gözünden kendimizi görmek ve anlamak için fırsatlar vermeyiz ? Neden ?

Bizim gördüğümüz saçma sapan din anlayışlarını ve de bu din piyasasını elinde bulunduran cemaat ve grupların yaptığı haksızlık, hırsızlık, hadsizliği “kutsal dışı “ saydığımız insanlar ve yapılar görmüyor mu ? Elbette görüyorlar. Hem bu durumu görüyorlar hem de bu tür cemaat ve yapılanmalara ciddi anlamda tepki koymayan “bizim mahalle sakinlerinden” okur yazar, hoca ve kanaat önderlerinin tepkisizliğini de görüyorlar.

Tüm bunlar olurken sessizliğe bürünmüş bu “bizim mutlu ve cennetlik mahalle” bunları eleştirip uyarmak yerine maalesef sahiplenmeyi ve örtmeyi tercih etmiştir. Ama artık “mızrak çuvala sığmıyor.” Bilgi çağında her şey ortalıkta ve bir tık kadar yakın. 

Son günlerde Sivas’ta dindar bir cemaat lideri görünümündeki bir zatın peygamber ile görüştüğü, A4 kağıdına yazılı irşad listesinden bahsettiği ve bu yolla Sivas’ın merkezinde bulunan bir alana “talip” olduğu sosyal medyada ve yerel basında dillendiriliyordu. En son “Kutsal dışı” olarak gördüğümüz CHP Sivas milletvekili bu olayı meclise taşıyıp gündeme getirdi ve kamuoyunu bilgilendirdi. Peki, bu olayı bilen ve bu zata yakın olan diğer “kutsal cemaat “ veya gruplar, hatta Ak Partili yetkililerin hiçbir tepkisi oldu mu? Elbette ki bizi şaşırtmadılar ve hiçbir tepkileri olmadı. Olmadığı gibi bazı Ak Partili siyasilerce PR’ının yapılmasını hayretle izlemekteyiz. Yine bu tür vakıalara müdahale  sağolsunlar“diğer mahallenin ” “kutsal dışı” siyasilerinden geldi.

“Hırsızın hiç mi suçu yok” demeden son dönem Türkiye gündemini göz önüne getirin. Kendinizi zihnimizde oluşturup eylemlerimizle de mahkum ettiğimiz kutsal alanın dışına attığımız “sol cenahın/diğer mahallenin” yerine koyun ve karar verin.

Düşünün ki; cüppeli cüppesiz, atık maddelerinde şifa arayan, yanmaz kefen satan vs. adamsıların inandıkları dine nasıl sıcak bakarlar?

Düşünün ki; çocuk yaşta evliliği dinden gören, asansörde halvet olmaktan bahseden, yatak yorgandan, battaniyeden tahrik olan birçok dincinin varlığını görerek bu dini nasıl kabul eder?

Düşünün ki; müritlerini kendine ve aile efradına hizmetkarlığa çağıran ve kendilerini sinek gibi kibrit kutularına sokup cennete götüreceğini anlatan birinin siyasilerce de itibar gördüğü, bakanlık düzeyinde müritleri bulunduğu bir dindarlar zümresine ve inandıkları dine nasıl inanır?

Düşünün ki; uzay mekiğini düşüren, 15 Temmuz’da Reis-i Cumhur’un uçağını koruduğunu iddia eden, depremi engelleyen vs. daha onlarca saçmalığı din adına, Allah dostluğu adına icra ettiğini iddia eden deli ve meczupların itibar gördüğü bir din anlayışına nasıl inanır?

Düşünün ki ; Ak Partinin her yaptığına onay veren ve yanlışını dahi savunan, sol partilerin ise her yaptığını yanlış , doğrularını da yok sayan sözde aydınlarını ve “din adamlarını” gören hangi vicdan sahibi insan bunların temsil ettiği dine sıcak bakar?

Siz sıcak bakıyorsanız onlar da bakacaktır.

HİLAL HABER