Kürt sorununun çözüm vakti geldi

Gelinen noktada PKK terörünü ve Kürtlerin sorunlarının çözümünü daha fazla ertelemeyelim. Hepimiz çözüm için adım atalım.

VAN 26.02.2013 12:03:41 0
Kürt sorununun çözüm vakti geldi
Tarih: 01.01.0001 00:00

AK Parti Hükümeti'nin başlattığı açılım politikası birden fazla dinamik üzerinde yükseliyor. Bir yandan etnik temele dayandırılan sorunlar çözülmeye çalışılıyor, diğer yanda darbelerle ve darbeci zihniyetle hesaplaşılıyor. Çetelere ve mafya örgütlerine yönelik operasyonlar sürerken bir yandan da gıda terörünü azaltma etme arayışları sürüyor. Ayrıca eğitim müfredatından ana dilde yayın yapılabilmesini içeren 'kritik' alana kadar yeni düzenlemelere gidildi. 10 yıl öncesine kıyasla başka bir Türkiye var bugün.

Gelinen noktada her şeyin süt liman olduğunu söylemek elbette zor. Fakat önemli bir mesafenin alındığı, gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek. Açılım politikasının devamı niteliğindeki süreç bugünlerde yaşanıyor.

ÇÖZÜM SÜRECİNDEYİZ

Devlet, PKK terörünü bitirmek için İmralı ile görüşmelere başladı. Kandil, BDP ve PKK'nın Avrupa kolu da görüşme trafiğinin içinde. Gerek Kürt ulusalcılarının gerekse Türk ulusalcılarının endişeli yaklaşımları bir kenara not edilirse çözüme yönelik önemli bir mesafenin kat edildiği söylenebilir. En azından önyargılar azalmış durumda. Yıllardır aynı dinamikler üzerinde yükselen, sürgit benzer söylemlerle geçiştirilen sorunun çözülmesi, millet olarak hafıza tazelememize, aynı şeyleri konuşmaya alışkın zihinler olarak yeni bir iklime girmemize imkan tanıyabilir. Kısa bir arşiv taraması, ülke olarak, aynı şeyleri konuşmaya ve klişe sorunlar etrafında yüzyıllardır dönüp durmaya meraklı olduğumuzu gösteriyor. Kürt meselesi bunlardan sadece bir tanesidir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Türkiye'nin kadim hafızasına ev sahipliği yapan ender mekânlardan birisi. Müthiş bir hazineyi barındırıyor. Hangi rafa uzanıp elinize bir kaynak alsanız yeni bir zenginlikle yüzleşirsiniz. Kütüphane yönetimi elinin altındaki hazineden yola çıkarak bugüne ışık tutacak, bugünü daha iyi kavrayabilmemizi sağlayacak çalışmalarla dolaylı olarak bu hazineyi bizlerle paylaşıyor. Böylesi araştırmalardan birisinin sonuçları geçenlerde açıklandı. 'Havadis: Yüz Yıl Önce' başlığıyla kamuoyu ile paylaşılan açıklama özetle 1912 yılının gündemiyle 2012 yılının gündemini kıyaslıyordu. Daha doğrusu 1912 yılının gündemini 'İkdam, Tanin, Teminat, Şehbal ve Servet-i Fünun' gibi gazete ve dergiler üzerinden ortaya koyarak bugünle kıyas yapabilmemiz için araştırmacıya veri sunuyordu. Ortaya çıkan sonuç oldukça ibret verici.

100 YILLIK GÜNDEM

1912 yılının gündemiyle 2012 yılının gündemi üç aşağı beş yukarı neredeyse aynı muhtevaya sahip. Kuşkusuz dönemsel şartlardan kaynaklanan dozaj farkları var, fakat ana başlıklar büyük ölçüde ortak. Mesela 'savaş, kentleşme, eğitimde model tartışması, taksimin yayalaştırılması' ilk dikkat çekenler arasında. Çalışmanın sonucuna bakınca geçmişin asla geçip giden bir süre olmadığını, her daim, bizlerle birlikte yaşadığı açıkça görülüyor.

Araştırma sonucunun işaret ettiği alanlardaki sorunlar farklı boyutlarda olsa bile kısmen devam ediyor. Ayrıca Cumhuriyetle birlikte yenileri de eklendi bu sorunlara. Osmanlı'dan Cumhuriyet Türkiye'sine geçiş sürecindeki tartışmaların şekil açısından değişerek fakat içerik açısından benzer kalarak bugün de devam ettiğini söylemek kehanet değildir. Modern Cumhuriyet'in kurucu ideolojisinde ve felsefi anlayışında derin etkisi bulunan Ziya Gökalp'in 'merkeziyetçi yönetim savunusu ile dayanışmacı kolektif bilinç anlayışı' ve fikri açıdan Gökalp'ın karşısında sayabileceğimiz Prens Sebahattin'in 'adem-i merkeziyetçi ve bireyi öne çıkartan' düşünceleri bugün de farklı düzlemlerde karşı karşıya gelmektedir.

Kürt meselesi tartışılırken işin özündeki sorunlardan birisi burada yatmaktadır. Ayrıca bu süre içinde tartışmalar genel olarak iki eksen üzerinden yapılmaktadır. Zaman zaman 'Laiklik ve İslam' algısı etrafında ve 'Sağ-Sol' kutuplaşması içinde kamplara bölünebilen ülkemizde 'etnik ve dinsel' temalı tartışmalar yoğun bir şekilde fakat büyük ölçüde konjonktürel olarak yaşanır.

Bu çerçevede özellikle 'Aleviler ekseninde cereyan eden dinsel azınlık ve Kürtler ekseninde yaşanan etnik azınlık' tanımlamaları 'Türkiye'nin yumuşak karnı' görünümündedir. Gerek AB gerekse ABD tarafından hazırlanan raporlar da Türkiye için tezlerini bu iki nokta üzerine inşa ederler. Bir başka tartışmalı alan ise TSK'nın siyasi sürece müdahaleleri, darbeler ve darbe girişimlerdir. Büyük ölçüde dışa bağımlı olmasından kaynaklanan ekonominin kırılgan fay hatları ile Ermenistan ve Kıbrıs merkezli yaşanan dış politika problemleri de Türkiye'nin genel gündemini yıllardır meşgul eden konular arasındadır. Kaç nesildir aynı konular etrafında dolaşıyoruz.

TARİH TEKERRÜR ETMESİN

Türkiye bu kısır döngüden, sürekli kendi ekseni etrafında koşadurmaktan kurtulmalıdır. Çözülür gibi yapılan, her seferinde bir noktaya varılıp sonra yeniden başa dönülen sorunlara artık nokta konulmalıdır. Kürt meselesi olsun, terör sorunu olsun, yerel yönetimlere yetki meselesi olsun, kentleşme meselesi olsun veya eğitimde reform meselesi olsun artık bir vuzuha kavuşturulmalıdır.

Bu süreçte kuşkusuz sadece siyasi iradenin çabası yeterli olmayacaktır. Başta iş dünyası, sivil toplum örgütleri olmak üzere özellikle medya elini daha güçlü bir şekilde taşın altına koymalıdır. Medya, sorunları tetikleyen, kışkırtan, dezenformasyona uğratarak manipüle eden bir anlayıştan kurtularak yol gösterici, çözüm üretici işlevini daha fazla göstermelidir.

Herkes yaşadığı dönemi diğerlerinden daha eşsiz, daha biricik ve daha önemli görse de bu verilere bakınca esas sorunun aslında değişmediği sadece devri âlem yaptığı kolaylıkla görülmektedir. Sadece 1912 yılında değil Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana geçen 92 yılda gündem ağırlıklı olarak aynı konular etrafında kuruldu. Dönemsel tartışmalara göre odak noktası farklı konulara kaydı ama çerçeve değişmedi. Gelinen noktada en azından PKK terörünün sona ermesi ve Kürtlerin sorunlarının sıfırlanması için vakit artık tamamdır.

YUSUF ÖZKIR - Yeni Şafak