KÜRT SİYASETÇİLERİN İMTİHANI!..

AK Parti-Cemaat çatışmasıyla sınırlı değil bu durum

VAN 4.01.2014 22:23:19 0
KÜRT SİYASETÇİLERİN İMTİHANI!..
Tarih: 01.01.0001 00:00

KÜRT SİYASETÇİLERİN İMTİHANI!..

 

İlk sözü baştan söyleyeyim Kürt siyasetçilerine bu süreçte çok sorumluluk düşüyor. Gelinen noktadan rahatsız olanların rahatsızlıklarının başında sadece ve sadece Kürt sorunun çözümüne yönelik başlatılan çalışmalar olduğunu unutmamız lazım. Hedefin başbakan Erdoğan olduğu ortada, dolayısıyla Erdoğan yıpratılmalı. Erdoğan’ın yıpratılması Türkiye’deki halkların başlarını ağrıtacak, ağrıyan başlara derman olacak bir dost yoktur.

 

Türkiye’de sistemin kararlarını veren mekanizmanın siyaset dolayısıyla partiler olduğunu biliyoruz. Bu partilerden bir kısmı temsiliyetlik açısından kendilerini savundukları kavimlere nispet ederek varlıklarını sürdürürler. Bilindiği üzere Türkiye cumhuriyeti kurulduğu aşamada tek ulus mantığını gerçekleştirmek için takiyeci anlayışla oluşumunu sağladıktan sonra diğer halkları yok saymaya, bunları asimile etmeye, asimileye yanlaşmayanları sürgünlerle işkencelerle zindanlara tıkamakla idamlarla terbiye etmeye çalıştı. Olmadı-olmazdı-olmayacak.

 

Çünkü kavimlerin halkların varlıkları fıtridir, fıtrata müdahale tıpkı tabiattaki varlıkların kendilerine ait kanunlarını değiştirmekle nasıl ki, imha olmalarına hatta tabii tepkilere sebebiyet vermekteyse aynen halklara müdahale de öyle tepki vermeye başladı. Türkiye cumhuriyeti kurulanandan bu yana birçok hükümetler kuruldu, birçok darbeler oldu ancak hiçbiri kurulu düzenin arzuladığı tek ulus mantığını şimdiki iktidar kadar açığa çıkaramadı. AK Partinin 12 yıllık serüvenine baktığımızda ulus mantıklı ceberut devlet anlayışını yıkıp insanı ön plana çıkaran, kutsayan bir siyaset izlemesi suyun kendi mecrasına dönmesi için büyük fırsat oluşturdu.

 

İşte bu fırsat Türkiye’de her ne kadar da ideolojik ulus mantıklı siyaset yapsalar bile birtakım Kürt siyasetçilerini daha akıllı, daha cesur kararlar almaya ittiğine tanık olmaktayız. Ayrıca CHP ve MHP gibi ulusal mantıklı, inatlı muhalefet, toptan yok sayıcı politika izlemeleri bu partilere hiçbir zaman tek başlarına iktidar olma yolunu açmadı. BDP’nin bölgesel siyaset yapması da Kürt siyasetçilerine Türkiye partisi olmalarını sağlamadı.

 

Onun için kendilerinde var olan bu tıkanıklığı aşmak Türkiye partisi olduklarını göstermek için HDP adı altında yeni bir oluşuma gittiler. Bunun Türkiye’yi iflah etmeyen Türk soluyla yapmaları hatta demin dediğim gibi insanın fıtri özelliklerini tahrip eden birtakım sivil oluşumları içlerinde barındırmaları özellikle dindar Kürtler içinde “ne kadar karşılık bulacağını zamana bırakmadan” söyleyeyim ki, hiç bir karşılık bulmayacaktır.

 

Mesela gezi olaylarında başı çekenlerin içinde BDP daha sonra HDP’de siyaset yapanların olması, sanırım Türk soluna bel bağlayan özellikle Kürt siyasetçilerini bir kez daha düşündürmelidir. Son günlerde cereyan eden olayların arka planına bakıldığında bölgesinde gittikçe güçlenen, mandacı anlayışın tersine kendi kararlarını kendi veren, ekonomisiyle en güçlü ülkelere bile örnek olan. Siyasal anlamda birtakım iyileştirmelerin yolunu açan ki bunların başında Kürt sorununun çözümü için gerekli adımları atan bir iktidar ve onun başındaki başbakanı yıkmak için başlatılan darbe girişimleri hem dış hem de iç mihraklarca ortaklaşa olarak düzenlenmektedir.

 

Bu olaylar olurken tüm dikkatler özellikle Kürt siyasetçiler üzerine odaklanmaktadır. Acaba onlar ne diyecekler? Hem gezi olaylarında hem de son operasyonlarda özellikle imralıdan gelen mesajlar Kürt siyasetçilerin alacakları kararlarda etkili olmaktadır. Bu süreçte özellikle BDP’li siyasetçiler fevri davranamazlar, çünkü Kürt sorunu açısından bu gelinen sürecin daha ileriye taşınması için iktidarın özellikle başbakan Erdoğan’ın yıpratılmaması azlım. Bu demek değildir ki, yolsuzluklara haksızlıklara sessiz kalınacak, ancak pireye kızıp yorganın yakılmasına razı olunmamalıdır.

 

Umarım Kürt siyasetçiler Abdullah Öcalan’ın basına düşen “Paralel devlet' 'in asıl amacı, eğer çözüm süreci başarıya ulaşmazsa, Başbakan'ı Mursi gibi yargılanacak.” Açıklamasını dikkate alır özellikle Kürt sorunun tıkanması, çözüm sürecinin dağılması, için ellerini ovuşturanların oyunlarını bozar onlara ortak olmazlar.

 

AK Parti-Cemaat çatışmasıyla sınırlı değil bu durum. Birileri, küresel iktidar adına Türkiye için bir ihale almış, yıllardır onların koruması altında bu çalışmaları yürütmüş, gelen bir işaretle harekete geçmiştir; Kürt siyasetçileri bunun farkında olması lazım. Akil adamlar heyeti Bitlis/Tatvan’da “hepimizin barışa, barışında hepimize ihtiyacı var” pankartındaki barışın bize olan ihtiyacının farkında olup ona göre davranmaktır.

 

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.