Kürşat Bumin Başbakan'ın Anadil Açıklamasını Değerlendirdi

Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan'ın Anadil yaklaşımını değerlendirdi.

VAN 11.10.2012 16:39:04 0
Kürşat Bumin Başbakan
Tarih: 01.01.0001 00:00

Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan'ın Anadil yaklaşımını değerlendirdi. Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Başkanı ve sitemiz yazarlarından Serdar Bülent Yılmaz'ın konuyla ilgili yaptığı açıklamaya da olumluluk atfedilen yazıda Hükümetin çelişkileri ve basının kafa karışıklığına dikkat çekilmiş.

Sözkonusu yazıyı okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:

Komisyon'un Ak Partili Üyeleri Farklı Mı Düşünüyor?

Kürşat Bumin / Yeni Şafak

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz, Başbakan'ın anadilde eğitimin bir hak olduğunu ileri sürenlere yönelik sarf ettiği 'Yok böyle bir şey, bu bir hak değildir' sözlerini eleştirirken şöyle diyor: 'Anadil hakkı tanınmadan Kürt sorununun çözülemeyeceğini hükümet çok iyi bilmelidir. Kürt halkı bu aşamadan sonra anadilde eğitimin içinde yer almadığı hiçbir çözümü kabul etmeyecektir.'

Yılmaz'ın bu değerlendirmesine 'Sorun'un ulaştığı noktayı gerçekçi bir bakışla gözleyenlerin hak vermemesi imkânsızdır diyebiliriz. Artık biliyoruz ki, Kürtçe meselesi, televizyon, kurs, seçmeli ders, 'cezaevlerinde serbest bir dil haline gelmesi' gibi çok gecikmiş iyileştirmelerle gönlü alınabilecek bir konu olmaktan çıkmıştır.

Yakınlarda Ak Parti milletvekili Galip Ensarioğlu da bu gerçeği 'Anadilde eğitim bir haktır. Demokratik ve insani bir haktır. Kürtler bunu talep ediyor' sözleriyle dile getiriyordu.

Ama dediğimiz gibi Başbakan'ın bu konuya yaklaşımı hiç mi hiç benzer bir tarzda değil. O söz konusu haktan, 'Yok böyle bir şey' diyerek söz ediyor.

Anadilde eğitim konusunda Başbakan'ın son açıklamasından önce Sabah gazetesinde karşılaştığım bir haber son derece dikkat çekiciydi. Haberin şu başlığı bile tek başına bir şeylerin değişmekte olduğunun habercisiydi: 'Ak Parti'den anadilde eğitime yasal çözüm'. Haber metni şöyle devam ediyordu: 'Ak Parti (...) yeni anayasa çalışmaları kapsamında anadil eğitiminin yolunu açabilecek bir öneri getirdi. Ak Parti, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda 'sadece Türkçe eğitim' yapılabileceğini düzenleyen anayasa hükmünün kaldırılmasını önerdi.'

Haber 'son derece dikkat çekici' olarak nitelenmeyi hak etmiyor mu? Demek ki 12 üyeli TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun üç Ak Partili üyesi partilerinin komisyona Anayasa'nın 42. maddesinde yer alan 'Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez' hükmünü kaldıran bir taslakla katılıyorlardı... İşte size sahici bir 'yol haritası'!

Gazetenin (Sabah) habere şöyle devam ediyordu: 'Ak Partililer, tekliflerinin gerekçesini şöyle anlattı: Bu konudaki problem anayasadaki yasaktır. Bu yasak kalkarsa sorun çözülebilir. Anadil anayasa değil kanun konusudur. Ne 1924, 1961 anayasalarında ne de kanun-i Esasi'de böyle bir yasak yoktu. Yasak 1981 Anayasası ile getirildi. Biz parti olarak 1924 ve 1961'e geri dönülmesini, yasağın anayasada yer almamasını istiyoruz. Bu yasağın kalkması çözümün önünü açacaktır. Toplumsal mutabakat sağlanırsa düzenleme yapılabilir. İleride biri gelip yasada düzenleme yapar sorunu çözebilir.'

Aman Allahım, ne güzel bir yaklaşım bu böyle... Söz konusu yasak kalkarsa tabii ki 'düzenleme yapılabilir', tabii ki 'ileride biri gelip yasada düzenleme yapabilir', belki de 'birilerini' beklemeden bir düzenleme yapılabilir...

Görüyorsunuz, hakkında konuştuğumuz haber gazetenin iç sayfalarına sıkıştırılacak türden bir şey değil; baş sayfaya çıkmalı, hatta baş sayfanın manşetine oturmalı bu haber.

Hayret doğrusu, her gün hiç değilse bir kaçını gözden geçirdiğimiz gazetelerin varlık nedeni bu haberin bu şekilde sunulması değil midir?

Ama sonra dönüp bakınca Komisyon'daki bu gelişmenin birçok gazete-haber sitesi tarafından nasıl harcandığını da şahit oldum. Pek çoğu bu önemli gelişmenin farkında bile değildi. Gelişme, Radikal'den Ömer Şahin'in konuya ilişkin 'Ak Parti'den Kürtçe eğitime yeşil ışık' başlıklı aydınlatıcı haberi dışında kimsenin dikkatini çekmemişti.

Haklarını yemeyelim, konuyu gönlünden geçen tarzda haberleştiren Yeni Çağ'ı da unutmayalım. Bu gazetenin bu önemli gelişmeye ilişkin başlığı da şöyle idi: ' 'Kürtçe' için AKP cinliği'. Yalan değil aslında bu gazete de işin önemini kavramış; kavramasına kavramış ama bunu Ak Parti'nin olumsuz bir girişimi olarak sunmayı unutmadan... Şöyle diyor mesela: 'Önerdiği madde metniyle anadilde eğitime ışık yakan AKP eğitim dilinin anayasal bir sorun olmadığını belirterek, konunun 'yasayla' düzenlenmesini istedi....' Gazete bu çerçevede Komisyon'un Ak Partili üyesi Mustafa Şentop'un bazı açıklamalarını da aktarmış.

Ak Parti'nin TBMM Anaysa Uzlaşma Komisyonu'na verdiği üyeler şu isimlerden oluşuyor: Ahmet İyimaya, Mehmet Ali Şahin, Mustafa Şentop. Anadilde eğitim konusuna ilişkin anayasa yasağının kalkmasını Komisyon'da savunan üyeler bu isimler demek... Bu isimlerden, Şentop ve Şahin'in Kongre'den sonra MKYK'da genel başkan yardımcıları olarak görev aldıklarını biliyorsunuz. İyimaya ise, yine bildiğiniz gibi, Ak Parti'ye biraz gecikmeyle katılan, 'mevzuat' söz konusu olduğunda yetkinliğiyle akla ilk gelen milletvekillerinden birisi.

Mustafa Şentop en yenileri olduğu için kendisinden biraz daha söz edelim. Şentop'un MKYK'da 'seçim işleri'nden sorumlu genel başkan yardımcılığına getirilmesi beni şaşırtan bir gelişmeydi doğrusu. Çünkü bu anayasa profesörünün partinin hukuk işleriyle ilgili bir genel başkan yardımcılığı görevini üstlenmesi daha uygun kaçardı sanki. (Bu konu açılmışken, 'Ya Kurtulmuş'un getirildiği görev? 'Kapitalizmin dini imanı yoktur' diyen siyasetçinin partinin 'ekonomik işlerden' sorumlu başkan yardımcılığını üstlenmesi çok daha şaşırtıcı değil mi' diyorsanız, haksız sayılmazsınız tabii ki!) Komisyon'daki tartışmaya ilişkin haberlerden anlaşılan o ki, Mustafa Şentop, milletvekilliği öncesinde savunduğu düşüncelerin hâlâ peşini bırakmayan birisi. Bu çerçevede gerek Şentop'a gerekse İyimaya ve Şahin'e bir önerim de olacak. Şu öneri yani: Komisyon üyeleri olarak anadilde eğitim konusunda 'Yok böyle bir şey' diyen genel başkanlarına Anayasa'nın 42. Maddesi'nde yer alan o malum hükmün çıkarılmasını da içeren bir dosya sunsalar fena mı olur?