Kur’ân-ı Kerim’den Güncel Uyarılar

Abdullah Yıldız

VAN 19.06.2018 09:32:04 0
Kur’ân-ı Kerim’den Güncel Uyarılar
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Mübarek Ramazan ayı boyunca okuduğumuz Kur’ân-ı Kerim’den günlük hayatımıza dair hayatî dersler çıkarmalı, özellikle de milletin ve ümmetin geleceğini doğrudan ilgilendiren belirleyici kararlar alma sürecinde bulunduğumuz bir aşamada Kelâmullah’ın güncelliğini hiç yitirmeyen diri ve hayat verici mesajlarını/uyarılarını gündemimize taşımalıyız.

Kitab’ın anahtarı, önsözü, anası ve esası olan Fatiha suresi, “yalnız Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz” diyen müminlere öncelikle bir yol tercihiyapmalarını, bu yolun da “dosdoğru yol” (Tevhid/İslâm) yani Allah’ın kendilerine nimet verdiklerinin -peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerin (En’âm 69)- yolu olup, gazaba uğramışların ve sapıkların yolu olmadığını beyan buyurur. 

Bakara suresinin 120. âyeti; “Doğru yol ancak Allah’ın yoludur” hakikatini vurgular ve sapık yolda gidenlerin, ‘kendi yaşam biçimlerine uymadıkça müminlerden asla razı olmayacaklarını’ hatırlatır.

Bakara, 204-205 ise; ‘Dünya hayatına dair sözlerihoşagiden amansız/azılı -İslâm ve Müslüman- düşmanlarının, işbaşına geçince, ülkede fesat çıkaracağı, ekini ve nesli de mahvedeceği’ ihtar edilir.

Ardından Bakara 208’de şu talimat verilir: “Ey iman edenler! Tüm varlığınızla/hep birlikte (barış-esenlik yolu) İslâm’a girin. Sakın Şeytanın izinden gitmeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.”

Bakara 257’de buyurulur: Allahiman edenlerinvelîsi(dostu-destekçisi)dironlarıkaranlıklardannura çıkarırİnkâr edenlerinvelîleri ise tâğût(sahte ilâh)lardıronlarınurdan karanlıklara çıkarırlar.”

Müminlerin yalnızca Allah’ı velî edinip sadece O’nun yoluna uymalarını emreden bu âyetler, Âl-i İmran suresindeki şu talimatlarla bütünlenir ve pratik bir boyut kazanır. 28. âyet:

“Müminler müminleri bırakıp da küfre sapanları (İslâm karşıtlarını) velî (dost-idareci) edinmesinler. Kim bunu yaparsa, artık Allah’tan ona bir şey (yardım) yoktur.”

118. âyet: “Ey iman edenler, sizden olmayanı sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışırlar, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Hakikaten, onların buğz(kin ve düşmanlık)ları ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür…”

119. âyet: “Sizler, işte böylesiniz: onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında ‘inandık’ derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size karşı olan kin/öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: ‘Kin/öfkenizle ölün(geberin)’!” 

120. âyet: “Size bir iyilik dokununca onları tasalandırır, size bir kötülük isabet edince ise onunla sevinirler. Eğer siz sabreder ve takvalı olur(sorumlu davranır)sanız, onların ‘hileli düzenleri’ size hiç bir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, onların yapmakta olduklarını kuşatandır.”

139. âyet: “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer siz (gerçekten) mümin iseniz, en üstün sizlersiniz.”

149. âyet: “Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri (küfre) çevirirler, böylece (dünya ve ahirette)hüsrana uğrayanlara dönersiniz.”  

160. âyet: “Eğer Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur ve eğer (Allah ve Resulüne bağlılıktan ayrılırsanız) O da sizi ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.”

Nisâ, Maide ve diğer surelerde de benzer talimatların tekrar tekrar hatırlatıldığını görürüz:

Nisâ, 139: “Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri velîler edinirler. İzzeti (kuvvet ve onuru) onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, bütün izzet Allah’ındır.” 

Maide 55-58: “Sizin velîniz, ancak Allah, O’nun Resulü, rükû’ ediciler olarak namaz kılan ve zekâtı veren müminlerdir.”

“Kim Allah’ı, O’nun Resulünü ve iman edenleri velî edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır.”

“Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden, dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kâfirleri velîler edinmeyiniz. Ve eğer inanıyorsanız, Allah’tan korkup-sakının!” 

“Onlar, siz birbirinizi (ezanla) namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler…”

Hâsılı kelâm: müminlerin velileri/dostları Allah ve Resulü, namaz kılıp zekât veren müminlerdir; İslâm/Müslüman karşıtı, ezan düşmanı inkârcılar değildir. Müminler müminleri bırakıp da sözleri kulağa hoşa gelen bozguncuları/sapkınları dostlar/destekçiler edinemezler.