Kürdoloji Enstitüsü'nde neler oluyor?(2)

'Fakat makrodan mikroya, televizyondan, Meclis’ten, âkil insanlardan, gazete köşelerinden gerçek hayata indiğimizde sürecin sözüne ve ruhuna uymayan olaylarla karşılaşıyoruz.'

VAN 8.04.2013 12:33:39 0
Kürdoloji Enstitüsü
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ezgi Başaran'ın yorumu:

Kürdoloji Enstitüsü'nde neler oluyor?(2)

Mart Çarşamba günkü yazımın başlığı ‘Kürdoloji Enstitüsü’nde Neler Oluyor’ idi. Mardin Artuklu Üniversitesi’nde (AK Parti’nin ilk ‘açılım’ girişimi olarak) faaliyete geçen Kürdoloji Enstitüsü’yle ilgili çeşitli iddialar söz konusuydu. Mesela... Başındaki Prof. Kadri Yıldırım enstitüye PKK ile bağlantılı kimseleri master öğrencisi olarak seçiyordu. Sonra... Yakın çevresindeki öğretim elemanlarının dinle ilişkileri iyi değildi. Bu kişiler de üniversiteye kendileri gibi ‘halkın değerlerine düşman’, ‘ateist’ öğretim elemanları alıyordu. Başka... Hah, bir de... Prof. Kadri Yıldırım, bölgenin medreselerinde yetişmiş olmasına rağmen üniversiteyi ‘Tuncelileştirmek’ istiyordu. Bu iddialar önce Rapor.doc başlıklı bir Word dosyasıyla üniversitenin öğretim elemanlarının e-mail kutusuna düştü. Bir süre geçti... YÖK’ün kulağına gitti. Mali denetim yapmak üzere üniversiteye gelen YÖK heyetinin raporuna sirayet etti. Bir süre geçti... Yeni Akit gazetesinin sayfalarına taşındı. Ve lekeleme/fişleme döngüsü layıkıyla tamamlanmış oldu.

Geçen hafta bu silsileyi anlattığım yazımdan sonra ilginç bir detaya daha vâkıf oldum. İşe bakın şimdi...

* * *

Prof. Kadri Yıldırım’ı ve yakın çevresindeki öğretim elemanlarını ‘örgüte yakınlık, halka ve halkın dini inançlarına uzaklık’ ile eleştiren Rapor.doc belgesini yine aynı üniversitedeki iki hoca kaleme almıştı. Yani en azından öyle görünüyordu. Ve fakat... Bu iki hoca söz konusu metni katiyen yazmadıklarını söylüyordu. Meseleyi alenileştiren, dolayısıyla fişleme silsilesini başlatan da onlar değildi. Yani bu Word belgesini üniversitenin toplu mail grubuna ‘işleri karıştırmak isteyen’ başka biri atmıştı. Nasıl yani derseniz, zaten ben de öyle dedim. Ve görüşmelerim sonucunda şu cevabı aldım: “19 Şubat 2013’te Artuklu Üniversitesi akademisyenlerinin üye olduğu mail grubuna, Rapor başlıklı bir ek içeren bir mail atıldı. Görünüşe göre, mail sahibi akademisyen bu mail’i bir başka akademisyene göndermek isterken yanlışlıkla tüm gruba göndermişti. Mail’in ekindeki Rapor başlıklı dosyada sizin de bahsettiğiniz bilgiler yer alıyordu. Olaydan hemen sonraki gün, mail’i attığı iddia edilen kişi, savcılığa başvurarak konunun aydınlatılmasını istedi. İlk teknik incelemeler sonrasında mail atılan bilgisayar tespit edildi: Üniversitenin kamera bulunmayan tek fakültesinden atılmıştı. Bu bilgisayar ile mail attığı iddia edilen kişi arasında bağlantı olmadığı ve mailin atıldığı saatlerde bu kişinin başka bir yerde olduğu kamera kayıtları ve şahitler ile kesinleşti.”

* * *

Fişleme/karalama metnini yazdığı ve toplu mail grubuna attığı iddia edilen kişiler bu bilgileri ve bilgisayarlarının hard disklerini savcılığa ilettiler. Soruşturma sürüyor. Kimin doğru söyleyip söylemediğini belki bir gün anlayacağız. Fakat şu bir gerçek: Böyle bir metin yazıldı ve tuhaf bir biçimde alenileştirildi. Ardından çeşitli emniyet güçlerinin kullanımına açık olan bir basın organında aynı üslup ve iddialarla Kürdoloji Enstitüsü ve Prof. Yıldırım hedef gösterildi. Açıkçası bu yeni hal, yani kamera görmeyen bir bilgisayardan kim tarafından yazıldığı ve gönderildiği net olmayan bir fişleme metni beni daha çok tedirgin etti. Kürdoloji Enstitüsü’nün açılışı ve varlığı Kürt sorununun çözümünde sembolik de olsa önemli bir noktadır. Ayrıca enstitü uluslararası bir saygınlık ve bilinirlik kazanmıştır son birkaç yılda. O kadar ki... Geçen hafta öğrendim: İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’ndeki Kürt çalışmaları kürsüsünün (bu İngiltere’deki üniversiteler bünyesindeki yegâne Kürdoloji merkezi) bile bu fişleme meselesinden haberi var. Olay uluslararası boyut kazanıyor. Artuklu Üniversitesi’nden görüştüğüm bir öğretim üyesinin sözleri bu tuhaf olayı aydınlatmaya yetmese de bir anlam kazandırıyor aslında: “Kürdoloji, Kürtlerle ilgili her şey gibi, halen hem makro hem de mikro ölçülerde kullanılmaya müsait argümanlar içeriyor. Bu olaydan kendilerince faydalanmak isteyen herkes bir şekilde Kürdolojiyi kullanıyor. Öyle görünüyor ki, Kürdoloji ve Kürtlerle ilgili diğer hususlar normalleşmedikçe, buna benzer olaylar yaşanmaya devam edecek.”

Kürdoloji Enstitüsü'nde ne oluyor?(1)

Makro düzeyde (yani Başbakan ve Öcalan’ın sözlerine ve anlatılan planlarına) baktığımızda çözüm sürecinin sağ ve salim ilerlediğini görüyoruz. Öcalan’ın sürece yaklaşımı da Başbakan’ın planladığı ve kasım ayına yayılan çözüm adımları da temelde son derece doğru.

Fakat makrodan mikroya, televizyondan, Meclis’ten, âkil insanlardan, gazete köşelerinden gerçek hayata indiğimizde sürecin sözüne ve ruhuna uymayan olaylarla karşılaşıyoruz. Çok hassas olduğuna mutabık kaldığımız süreç için tehlike sadece bir yerde bir bombanın patlamasından veyahut çatışma çıkmasından ibaret değil. Örnekse şöyle... 

* * * 

Hatırlayın... AK Parti’nin ilk ‘açılım süreci’ Mardin’deki Artuklu Üniversitesi’nde bir Kürdoloji Enstitüsü’nün faaliyete başlamasıydı. Bu enstitü PKK ve Kürt hareketinin önde gelenleri tarafından anadilde eğitimin önünü tıkayacak, iptidai bir çözüm, bir tür göz boyama olarak algılandığından çok desteklenmemişti. Ama kurulduğundan beri birçok öğrenci ve araştırma görevlisi ağırladı. Kürt edebiyatı ve kültürüyle ilgili bilimsel yayın yapılmasına önayak oldu. Yani hakkıyla çalışıyordu. Fakat bugün bakın ne oldu...

Enstitünün yöneticisi ve Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Kadri Yıldırım ile ilgili bir süredir ‘lekeleme’ yahut ‘fişleme’ diyebileceğimiz bir hareketlenme başladı. Yaklaşık 1 ay önce üniversitenin öğretim elemanlarına ait mail grubuna rapor.doc başlığını taşıyan bir dosya düştü. 4 sayfalık bu dosyanın üç sayfalık girizgâhı özetle Kürtlerin kültürel altyapısını, hangi ‘cenahlardan’ etkilendiğini anlatıyordu. AK Parti’nin 80 yıllık politikaları nasıl yıktığını ve halkla bütünleştiğini, ‘örgütün’ nasıl halk nezdinde karşılık bulamadığını söylüyor ve Kürdoloji Enstitüsü’nün ‘halkla devlet arasındaki bağı’ güçlendirmek için ne kadar önemli bir rol oynayabileceğini vurguluyordu.

Peki, bu rolü oynuyor muydu? Dosyayı hazırlayan kimselere göre hayır. Neden? Dosyayı hazırlayan kimselere göre Prof. Kadir Yıldırım yüzünden. Şöyle ki: “Kadri Yıldırım bölge medreselerinde yetişmiş, halka popülist vurgu yapma potansiyelini haiz bir kişidir. Dini değerlere mesafeli olmakla dini içerikleri örgütün sosyal zeminine hizmet etmeye çalışan biridir. Yanına aldığı X (isim vermemeyi uygun buluyorum) adlı bir ateist ile beraber üniversitenin tüm akademik kadro alımlarını yapmaktadır. X adlı kişinin eşi de üniversitede öğretim görevlisi Y’dir (yine isim vermiyorum) ve Y tamamen milletin değerlerine düşmanca davranan bir kişidir. Bölümünde yer alan başörtülü bayana düşmanca tavırlar içindedir. Bu şahısların üniversiteye iki yıldır aldıkları elemanlar da aynı bu zihniyet ve amacı taşımaktadır. Asıl tehlikeli yatırım dil alanında yapılmaktadır. Bu yatırım Kürdoloji bölümüne alınan akademik kadronun öğretim alanına nasıl yansıdığını belirtmek gerekir.”

Özetle diyor ki... Kürdoloji Enstitüsü PKK’ya hizmet ediyor. Görüş olarak örgüte yakın ve tabii ateist kimseleri işe alıyor. Böylelikle bölge halkının devletle arası düzelmiyor! Mantık, bilgi ve niyetin sığlığı bir kenara, dilbilgisi ve yazım kuralı hatalarına bakınca bile bu metnin iki öğretim üyesi tarafından yazıldığına inanmakta güçlük çekmiştim ama maalesef gerçek bu.

Olay böyle de son bulmuyor. YÖK geçen hafta genel bir denetleme yapmak üzere Artuklu Üniversitesi’ne geliyor. Ve ardından yazdıkları raporda Kürdoloji Enstitüsü’ne alınan 500 master öğrencisinin 480’inin ‘örgüt’ bağlantılı olduğu iddiasının araştırılması gerektiği bir madde olarak geçiyordu. Acaba YÖK yetkililerinin kulağına bu iddiayı fısıldayan kim ola? Tabii ki 4 gün önce Yeni Akit gazetesine Prof. Yıldırım’ın Newroz konuşmasını “Teröristleri kutsadı ve PKK’yı açıkça övdü” diye servis edenler... Yıldırım’ın derslerinde ‘İslamiyetin Kürtlere zarar verdiğini’ anlattığını iddia edenler...

* * *

BİR: Kürdoloji Enstitüsü master bölümüne kabul ettiği öğrencilerin listesini 6 aydır tüm açıklığıyla internet sitesinde yayımlıyor. Gizli saklı hiçbir şey yok. Hani nerede örgüt bağlantısı... Ve dediğim gibi örgüt ideolojik olarak bu enstitüye mesafeli durmayı tercih ediyor, deyim yerindeyse ‘İşim olmaz’ tonuyla sembolik buluyor, küçümsüyor.

İKİ: Artuklu öğretim üyelerinin mail grubuna düşen metinde ateist şeklinde ‘fişlenen’ kimseler Alevidir. Prof. Yıldırım haklı olarak bana şöyle dedi: “Artık Mardin’de bile bir Alevi akademisyenin çalışması sorun oluyorsa ne yapacak bu insanlar?.. Sırf bu nedenle bana buraları Tuncelileştiremezsin diyorlar. İnsaf.”

ÜÇ: Bölgede (aslında memleketin her yerinde) bir kişinin üstüne devleti salmak istiyorsan iki performansı şaşmaz silahın var. Din ve PKK. Görüldüğü üzere yıllardır bu enstitüye büyük emek veren Prof. Yıldırım’ın üstüne bu silahların ikisini birden kuşanarak geliyorlar.

* * *

Açık açık yazacağım: Devletin ve hatta AK Parti’nin içinde çeşitli kimseler ve gruplar süreçten hiç memnun değil. Sürecin yürütülme biçimine filan değil, baştan ayağa kendisine karşılar. Ve kıvılcım yaratacak, gidişatı bozacak, iyi Kürtler-kötü Kürtler, Alevi olanlar/olmayanlar ayrımını pompalayacak bu nevi sinsi girişimlerde bulunacaklar. Bu girişimlerin sabotaj potansiyelini de göz ardı etmeyelim derim.

RADİKAL