Kürdistan’ın korunması konusunda ne düşünüyorsunuz?

İsmail Beşikçi: Kürdistan’ın Kuzeyi, Doğu’su ya da Batısı’ndan Kürd işadamları ve sermayedarın da ihale alması çok önemli bir husustur.

VAN 17.06.2014 21:13:48 0
Kürdistan’ın korunması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tarih: 01.01.0001 00:00

Selahattin Üniversitesi tarafından fahri doktora verilen, Süleymaniye Üniversitesi’nde de adına konferans salonu açılan yazar-sosyolog İsmail Beşikçi ile Güney Kürdistan ziyareti konuştuk.

Kürdistan’da bir üniversiteden fahri doktora almak size ne hissettirdi?

Önemli olan insanların bilimi koruması ve resmi ideolojiyi eleştirebilmesidir. Resmi ideoloji, bilimin önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Bu nedenle resmi ideoloji sürekli eleştirilmeli ve bu çerçeveden Kürd ve Kürdistan sorunu anlaşılmalıdır. Türkiye’de resmi ideolojinin üzerinde en çok durduğu konu Kürd ve Kürdistan sorunudur. 1990’lara kadar resmi ideoloji üç ana konu üzerinde yoğunlaşıyordu; sol düşüncenin engellenmesi, dini meseleler ve Kürd sorunu. Sovyetler Birliği’nde sosyalizim geri adım atınca Türkiye’de sol düşünce tehdit olmaktan çıktı, sağ düşünceler ve dini konular da bu yıllarda tehdit olmaktan çıktı. Son 10-15 yılda AKP hükümetinin attığı bazı adımlar ile artık Kürd sorunu da eskisi kadar tehdit olarak algılanmıyor. Fakat Kürdistan hala devlet tarafından tehdit olarak algılanıyor bundan dolayı bu konular üzerinde durulmalı. Fahri doktora meselesi ise Kürdlerin samimiyetini gösteriyor.

AKP Hükümeti Kürdistan Sorunu’nun çözümü konusunda yaklaşımlarını değiştirdi mi?

Değişen şeyler var tabi ki ancak ifade özgürlüğü konusunda büyük sıkıntılar var ve medyaya sansür uygulanıyor. Örneğin bir gelişme hakkında kamuoyunu bilgilendirilmek istendiğinde hükümet tarafından zorluklar çıkartılıyor ve gazetecilerin önüne engeller çıkartılıyor. Hükümet, her zaman kendi menfaati doğrultusunda haberlerin yayınlanmasını istiyor. Bunlar negatif örnek teşkil ediyor ve bu anlamda özgürlükler kısıtlanmamalı. Ama yine de bazı şeyler değişti. Şu anda ekonomik alanda Kürdistan bölgesi ile Türkiye arasında iyi ilişiler var.

Bu gelişmeler sizce Kürdlerin isteklerinin desteklenmesi doğrultusunda Türkiye’nin tutumunu değiştirebilir mi?

10-15 yıl önce Kürd ve Kürdistan hakkında Türk hükümeti tarafından büyük engellemeler vardı ve aynı zamanda Kürdistan bölgesi içinde engellemeler vardı. Fakat son yıllarda Kürdistan’ın doğal kaynakları ve petrolleri gündeme girdi. Bunlar endüstri için çok önemli, Türkiye endüstrisi için de çok önemli. Kürdistan’ın doğal kaynakları önem kazanıyor. Bu çerçevede pazarın ihtiyaçları ön plana çıkıyor. Son 6-7 ayda ticari ilişkiler çok ilerledi, ticari alanda ilerleyen ilişkiler siyasi alandaki ilişkilere de yansıyor ve siyasi alandaki ilişkiler de ilerliyor. Örneğin Kürdistan’a ya da Kürdistan Bölgesi’ne bakış son yıllarda daha yumuşak bir zeminde ilerliyor. Kısaca ticari alandaki ilişkiler siyasi alandaki ilişkilere yansıyor ve ilerliyor.

Kürdistan Bölgesi ve Türkiye arasında ekonomik alanda kurulan iyi ilişkiler Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürdleri ya da Kürd hareketlerini nasıl etkiliyor?

Şüphesiz bu ilişkilerin etkisi olacaktır. Örneğin şimdi Kürdistan Bölgesi yol, inşaat ve diğer alanlarda ihaleler veriyor, bu ihaleleri genellikle Türklere veriyor. Fakat benim düşünceme göre bu ihaleleri Kürd işadamlarına verse daha iyi olacak. Kürdistan’ın Kuzeyi, Doğu’su ya da Batısı’ndan Kürd işadamları ve sermayedarın da ihale alması çok önemli bir husustur.

Daha önce verilmiyor muydu?

Ben Kürdlere verilmediğini söylemiyorum fakat verilen ihale miktarı çok fazla değil. Benim düşünceme göre büyük ihaleler daha çok Türk işadamlarına verilmiş, MHP çevresinden de birkaç işadamı ihale aldı. Fakat bundan sonra Kürdistan’ın diğer parçalarından işadamlarına ihale verilse daha iyi olacak.

BDP milletvekilleri HDP’ye katıldı. Bu gelişme kamuoyunda eleştirmekte, Kürdlerin Türk soluyla birleştiğine ilişkin değerlendirmeler yapılmakta. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz, sizce BDP Türkiyelileşmeye doğru mu gidiyorlar?

Türkiyelileşme kavramının iyi bir kavram olduğunu düşünmüyorum. Bu Türk olmak gibi anlaşılacak dolayısıyla yerinde bir kavram değil. Kürdistani olmaktan vazgeçilmemeli. Önemli olan Kürdlerin biraraya gelmesi ve ilişkilerini yoğunlaştırmalarıdır. Kürdler Türk solu ile değil kendi aralarında toplanmalılar ve bir organizasyon oluşturmalılar bu daha iyi olur. Bu anlamda Türkiyelileşme Kürdistani olmaktan kopmaktır. 1970’lere baktığımızda Kürdler farklı hareketlerden bahsediyorlardı. PKK de o zaman bunları söylüyordu. Şimdi ise PKK Türk solu ile birlikte bir örgütlenmeden bahsediyor. Bence bu doğru değil.

BasNews

Batı Kürdistan’da üç kanton oluşturulmuş durumda, Demokratik Özerk Yönetim’den bahsediliyor ve bu kantonlarda hala rejimin güçleri var. Bu konudaki görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Eğer bir ilçede rejim güçleri varsa ve orayı kontrol ediyorsa bağımsız bir yönetimden bahsetmek doğru değil. Örneğin Batı Kürdistan’da bir memur maaşını rejim tarafından alıyorsa burada bağımsız bir yönetimden bahsetmek mümkün değil. Federasyon önemlidir. Federatif yapının kendi ekonomisini yaratması önemlidir. Federasyon için çalışılmalı ve bu konuda ısrar edilmelidir. Fakat eğer şimdiye kadar maaşlar Beşar Esad iktidarı tarafından verildiyse orada bağımsızlık olamaz. Örneğin siz bir öğretmen olarak sınıfa giriyorsunuz ve çocuklara bugün konumuz Ahmedê Xanî’dir, bu konuda ders yapacağız demeniz için bağımsızlığınız olmalı, geliriniz olmalı. Kendin yarattığın ve harcamalarda kullandığın gelirin olmalı. Ekonomik ve siyasi iktidar çok önemli ama maaşın devlet tarafından verilmesi başka bir şey. Güney Kürdistan için de bu böyle, örneğin Maliki ben yüzde 17’lik bütçeyi vermiyorum diyor. Bu durumda öz ekonomi oluşturulmalı, kendi ekonomisini kendisi yaratmalı ki Maliki’ye ihtiyaç duyulmasın.

Batı Kürdistan’nda üç kantonun oluşturulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz, neden tek bir Kürdistan bölgesi değil?

1960’larda bu dönemin Cumhurbaşkanı Nureddin El-Attasi Kürdistan demografyasını bozmak için Kürdleri Suriye’nin Güneyi’ne sürdü. Irak’ta da aynı politika yürütüldü, Kürdler Kerkük ve ilçelerinden çıkartılıp yerlerine Araplar yerleştirildi. Amaç Kürdlerin azalmasıydı. Fakat Amerika’nın 2003’teki müdahalesi ile beraber durum değişti. Arapların eski yerlerine gönderilmesiyle Kürdler kendi bölgelerine yerleşti. Fakat şimdiye kadar Suriye’de böyle bir imkan oluşmadı. Kürdistan’ın korunması için federasyon önemlidir. Federasyon savunulduğunda da bütün Kürdleri kapsamasına dikkat edilmeli ve daha evvel Suriye’nin güneyine sürgün edilen Kürdlerin geri gelmesi için çalışmalar başlatılmalı. Aynı zamanda Kürd bölgelerine yerleşen Araplar da eski yerlerine gitmeleri için de çalışmalar başlatılmalı, bunlar çok önemli meseleler. Kürdistani düşünülmeli ve Kürdistani olmalı her şey. Kürdler şunu düşünmeliler nüfusları 40 milyonun üzerinde olmasına rağmen neden bir statüye sahip değiller, neden ilçelerinde nüfus sayımı yapılmıyor? Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’de ve İran’da durum böyle. Kürd nüfusunun artmasından korktukları için sayım yapmak istemiyorlar. Örneğin Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’te neden nüfus sayımı yapılmadı? Sebep Kürd nüfusundan korkmalarıdır. Bundan dolayı sayım yapmak istemiyorlar. Yani eğer sağlıklı bir nüfus sayımı yapılırsa Kürd nüfusu resmi olarak ortaya çıkacak.

Kürdistan’ın korunması konusunda ne düşünüyorsunuz?

En önemlisi Kürd ve Kürdistan’ın savunulmasıdır ve böyle bir yapı üzerinde politika yürütülmeli. Şunun üzerinde durmalı. Neden Türk, Fars ve Araplara karşı fazla bir nüfusa sahip olmalarına rağmen Kürdlerin bir statüsü yok, eğer bu konu üzerinde yoğunlaşılırsa daha iyi olur. Çalışmalar bu yönde ilerlerse iyi olur. Bence böyle bir politika yürütülmeli ki başarılı olsun.