`Kur`an`a saygı onu tatbik etmektir`

Toplumda, Kur`an-ı Kerimi kılıflara koyup evin en üst köşesine bırakmanın bir saygı davranışı olarak görüldüğünü söyleyen EHAD Van Şube Başkanı Hafız Abdulmecit Bilmez, Kur`an`a asıl saygının onu okuyup hayatına tatbik etme oldu

VAN 10.09.2013 20:36:23 0
`Kur`an`a saygı onu tatbik etmektir`
Tarih: 01.01.0001 00:00
 "11 Eylül Kur`an`a Sahip Çıkma Günü" münasebeti ile görüşlerini aldığımız Evrensel Hafızlar Derneği (EHAD)Van Şube Başkanı Hafız Abdulmecit Bilmez, Kur`an`a nasıl sahip çıkılması gerektiğini ve Kitabullah`a karşı görevlerimizi anlattı.
 
Peygamber Efendimizin Veda Hutbesinde söylediği "Size iki şey bırakıyorum: Kur`an ve sünnetim. Siz bunlara sarıldığınız müddetçe yolunuzdan sapmazsınız" hadisini hatırlatan Bilmez, Kur`an-ı Kerim`i hayatımıza tatbik etmekle ona karşı en büyük görevimizi yerine getirmiş olacağımızı aktardı.
 
"Kalbinde Kur`an`dan bir harf olmayan kimse yıkılmış harabe bir ev gibidir"
Bilmez, "Peygamberimizin veda hutbesindeki o tavsiyesini hayatımıza hiç tatbik etmedik. Gerçek manada Kur`an`a sahip çıksak, gerçek manada Kur`an`ın ne dediğini anlasak, bunu hayatımıza tatbik etme yoluna gidersek toplumdaki ahlaksızlıklar ve çirkeflikler olmayacaktı. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde; "Kalbinde Kur`an`dan bir harf olmayan kimse yıkılmış harabe bir ev gibidir" diyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Kur`an-ı Kerimi kapatıp ona güzel bir kap yapıyoruz. Evin en üst köşesine asıyoruz. Bunun bir saygı olduğunu zannediyoruz. Hâlbuki binlerce ayet bize ne gibi mesajlar veriyor onun düşünmüyoruz, incelemiyoruz. Bu da bir nevi kâfirlerin, Yahudilerin, Hıristiyanların, Fasıkların ellerinde bir koz oluyor. Yani rahatlıkla Kur`an`a saldırabiliyorlar. `Nasıl olsa Müslümanların Kur`an`a olan saygısı onu yüksekte tutmadır!` algısı var onlarda. Onlar belki Kur`an`ı yakabilirler, ama Kur`an`ı yok etme noktasında hiçbir şey yapamazlar. Çünkü O`nun koruyucusu Allah`dır. O`ndan daha iyi koruyan yoktur." dedi.
"Kur`an`ı arka plana atarsak hayatımızda ciddi hastalıklar oluşur"
Kur`an-ı Kerimi, Peygamber Efendimiz (sav) gibi anlayıp O`nun gibi üzerinde tefekkür ettiğimiz takdirde Kur`an`ın şifa ve rahmetinden faydalanabileceğimizi söyleyen Bilmez, "Biz ne zaman onunla meşgul olursak, kendi hayatımızı ona verirsek, onu kendimize sevdirip kendimizi ona sevdirirsek o aşkı muhabbeti içimize yerleştirirsek o zaman ne Danimarka ne İsrail ne Amerika ne de hiçbir Yahudi`nin bize gücü yetmez. Onlar da biliyorlar ki anayasamız bundan ibarettir. Biz ne zaman Ramazan ayı geldiğinde Kur`an`a sarılır, Ramazan ayı gitti mi ağzını kapatırsak, onu hayatımızda her zaman arka plana atarsak hayatımızda ve toplumumuzda ciddi hastalıklar oluşur." ifadelerini kullandı.
 
Sahabelerin Kur`an aşkı
Asr-ı Saadette sahabelerin Kur`an`a karşı olan aşk ve muhabbetlerinden örnekler veren Bilmez, "Asrı Saadette sahabelerde müthiş derecede Kur`an aşkı vardı. O zaman onlara Kur`an`a karşı görevlerini anlatan bir rehber vardı. Allah resulüne ayetler nazil olduktan hemen sonra sahabelerine yazdırırdı, kendisi ezberlerdi. Sahabeler de onu taklit ederek hemen önce bir yere yazar sonra ezberlerdi. Öğrendikleri her ayetle ilgili aralarında konuşurlar ve hemen hayatlarına yerleştirirlerdi. Mesela içkinin haram oluşu üç safhada geldi. Eğer Allah şuan içtiğimiz suyu haram kılarsa biz onu döker miyiz? İçkinin haram oluşu ayeti indiğinde baktılar bu ayet ne anlatıyor diye. Öyle samimiydiler ki herkes içki fıçısını sokağa döktü. Kur`an`ın ayetlerinden uzaklaştıkça, onu duvarın yüksek bir köşesine bıraktıktan sonra ibadetlerimizden zevk almamaya başladık." diyerek Kur`an`ın günde bir ayet dahi olsa mutlaka her gün okunması gerektiğinin altını çizdi.
 
Kur`an`ın öğretilmesi ve topluma tatbik edilmesi noktasında İslami STK`lara büyük görevlerin düştüğünü söyleyen hafız Abdulmecit Bilmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Genç nesillere Kur`an-ı öğretmeliyiz"
"Türkiye genelinde binlerce İslami dernekler ve vakıflar vardır. Bu derneklerin kaynaklarına baktığımızda Kur`an`a hizmet vardır. Bu dernekler öğrendiklerini, öğrettiklerini genç nesillere aktarmalı. Bir Hıristiyan`dan İncil okumadığını duyamazsınız. Bir Yahudi`nin Tevrat`la meşgul olmadığını görmezsiniz. Ama bir Müslüman`ın Kur`an`ı bilmiyor olmasını çok görürsünüz. Bizim bıkmadan usanmadan zamandan fedakârlık yapıp; kime ben bir harf öğretebilirim gayreti içerisinde olmamız lazım. Bizim özelikle genç nesile okutmamız lazım. "ayeti kerimeleri tertip üzerine okuyunuz" düsturunca bizim ilk başta harfi, sıfatı güzel bir şekilde öğrenmemiz lazım. Bunun devamında imkânımız dâhilinde özellikle özelikle namazda okuduğumuz ayet ve duaların manalarını güzel bir şekilde aktarmamız lazım. Namazda sureleri okurken bunlar bize ne demek istiyor, Fatiha suresi neyi kastediyor? Bizim bir defa namaz içeriklerini aşılamamız lazım. Âlimler, ulemalar ilimle uğraşma yoluna girdiklerinde evvela Kur`an-ı Kerimi okuma yoluyla devam etmişler. Yani Kur`an-ı Kerim hiçbir zaman ikinci planda kalmamış. Ondan dolayı bizim de önce Kur`an-ı Kerimin telaffuzunu yapıp ondan sonra manasını öğrenip öğretip, onu bizzat kendimizce bu yaşantıyı yapıp sonraki nesillere bunu aktarmayı hedeflememiz lazım.
 
"Sorumluluk sadece hocalarda değil herkesin üzerindedir"
Kur`an-ı Kerimi önce kendimiz düzgün bir şekilde okumalıyız düzgün bir şekilde hayatımıza geçirmeliyiz ki başkalarına da anlatalım. Bütün vakıf ve derneklerin üzerindeki bu sorumluluklarını çok iyi bir şekilde bilmeleri lazım. Kur`an`ı Kerimi öncelikle güzel bir şekilde okuyup onun manasını öğrenip hayatımıza geçirip öyle aktarmalıyız. Bu bapta derneklerin üzerlerindeki sorumlulukları iyi çözmeleri lazım. Sorumluluk sadece hocalar üzerinde değil herkesin üzerindedir. Kur`an-ı öğrenmek isteyen herkes öğrenebilir. Her evde mutlaka bir okuyucunun bulunması lazım. Biz ciddi manada Kur`an`a sahip çıkarsak hiçbir güç Kur`an`a karşı çıkamaz.
 
Bilmez son olarak 11 Eylül`ü `Kur`an`a Sahip Çıkma Günü` olarak ilan edenlere teşekkür etti.
 
"Kur`an`a Sahip Çıkma Günü" nasıl ortaya çıktı?
 
Hatırlanacağı üzere 11 Eylül saldırıları bahane edilerek Kur`an`a, İslam`a ve Müslümanlara yönelik karalamalar ve saldırılar yapılmıştı.
 
Bu saldırıların ardından 2010 yılında "Peygamber Sevdalıları Platformu" Batman`da `Kur`an`a Sahip Çık` adıyla düzenlediği kitlesel mitingde, 11 Eylül`ü ``Kuran`a Sahip Çıkma Günü" olarak ilan etmişti.
 
O dönem platform sözcüsü olan Mehmet Ali Ortaç yaptığı konuşmada, "Ateş ehli Kur`an düşmanları 11 Eylül`ü Kur`an-ı Kerim`i yakma günü ilan etmişlerse, Peygamber Sevdalıları Platformu olarak bizler de, 11 Eylül`ü dünyada Kur`an-ı Kerim`e Sahip Çıkma Günü olarak ilan ediyoruz." ifadelerini kullanmıştı.
(Fırat Arslan-İLKHA)