KULLUK MU İDEOLOJİ Mİ?

AYKUT AKÇA

VAN 18.11.2015 10:22:29 0
KULLUK MU İDEOLOJİ Mİ?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kulluk belli bir zamana bölünebilinir mi ya da zaman içinde evrim geçirebilen bir olgu mudur, kulluk? Bir süre kulluk edilince görev düşer mi ya da muhtevası ve manası değişebilir mi?

Bir işi belli bir zaman yapınca, kendi yapış tarzımızı, o işin asıl yapılış şekli tamda böyleymiş gibi zannedebiliyor oluşumuz üzerine, konu edinmiştik bir önceki yazımızı. Yine buradan devam etmeyi düşünüyorum.

Evet, bu durum bir zaafiyettir ve biz insanlar için muhtemeldir. İşe başlarken ki maksat ile iş devam ederken ki hal birbirinden alakasız, kopuk, hatta zıd bir durumda olabilmektedir. Bu hataya düşmemenin temini de kısa aralıklarla durum kontrolü yapıp, sapma ve yanılma riskini minimize etmekle sağlanabilir.

Kur’an, Rabbimizin biz insanları yalnızca kendisine kulluk etmemiz için yarattığını beyan eder.  
Bize düşen bu beyana kulak vermek ve gereğini yerine getirmek değil midir? Kul olmak, kulluk etmek, ne manaya gelir.

Kulluk belli bir zamana bölünebilinir mi ya da zaman içinde evrim geçirebilen bir olgu mudur, kulluk? Bir süre kulluk edilince görev düşer mi ya da muhtevası ve manası değişebilir mi? Günlük hayatta, diğer tüm işlerde düşebildiğimiz hatalar gibi, din ve kulluk konusunda da belli bir dönem devam edince başlangıçtaki hedeften sapma ya da kendi kurduğumuz şekli doğrusu budur sanma hatasına düşme tehlikesini enine boyuna düşünmeliyiz, konuşmalıyız.

Müslüman için hayatın gayesi kulluk iken nasıl olur da üretilmiş bir çaba ile İslam ideolojisi asıl oluyor, kulluk askıya alınıyor. Burada yaygın hata dini ideolojiden ibaret sanmaktan kaynaklanmaktadır.

Buna bağlı olarak İslami hareket denen şeyi kulluğun bir üst mertebesi sayma şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Oysa bilinçli bir tercih sonucu ulaşabileceğimiz kulluktan daha evla ne olabilir ki. Bu yazı özelinde kulluk mu, ideolojimi öncelenmeli meselesi üzerine kafa yormaya çalışacağız.

Kulluk mu ideolojimi; Din dışındaki tüm beşeri düşünce yapılarının ideolojiye ve idealistlere ihtiyacı varken, dinlerin kulluk bilincine sahip, dinini aklıyla, gönlüyle ve yüreğiyle hayat biçimi olarak seçmiş insanlara ihtiyacı vardır. İdeoloji beşer eliyle üretilmiş bir şeyken, kulluk müessesesi bizzat din tarafından dizayn edilmiş bir olgudur. İdeolojilerde aslonan görünür alanlardaki eylem ve söylem birlikteliğidir, yani sadece zahir ön plandadır.

Oysa kulluk müessesesi eylem ve söylem ile bilgi ve hikmet bütünlüğünü de içine alan daha geniş ve sahici bir alandır. İdeolojide görünür olman yeterliyken, kulluk ta yalnızken de, kimse seni görmüyorken de kulluğunu atfettiğin Allah’a karşı sorumluğun devam etmektedir.

Din adına olsa bile, ideolojilerde oluşturulan kurallar, dine uygun ya da dinin murad etmediği bir konuda olabilmektedir. İdeolojik akıl, hayatın merkezinden, hal ilminden konuşmaz buna karşın üst perdeden idealler tasarlayıp hayatı daha da zorlaştırıcı bir fonksiyon taşırken, kulluğu tercih eden akıl için dinde kolaylaştınız ruhsatı esastır.

İdeolojik akıl, gelen her yeni kişiyi kelle sayısı olarak değerlendirirken, kulluğu kavramış akıl gelen her yeni kişiyi yeni bir din kardeşi olarak değerlendirir.

İdeolojik akıl her yeni kişiye görevler ayarlarken kulluğu tercih eden gönül, derdiyle dertlenecek, sevinciyle sevinecek bir kardeş bulmanın hazzı/umudu ile yaşar.

İdeolojik akıl kendi gurubu içinde bile güç ve iktidar peşindeyken, kulluk tercihindeki kişi için dünyalık makam ve mevkiinin hiç bir önemi yoktur. Koltuk peşinde kendini paralamaz. O bu konuda hep ahretteki makamı için umutla ve gayretle yaşamayı tercih eder. İslam ideolojisi diye bir şey yoktur bu sol akımlara öykünme kopya bir düşüncedir. İslam’da kulluk vardır.

Aslına bakarsanız bilinçli bir kulluk zaten İslam ideolojisi fikrine hakkaniyetle inanan, derdi Allah rızası olan ve bu aracı(ideolojiyi) kullanmayı samimi duygularla hedefleyen insanların hedeflerini de içinde barındırır. Allah rızası amaçlı tüm düşünceleri kulluğun içinde bir yere oturtabilme ihtimalimiz varken, ideolojinin içine kulluğu sığdıramayız.

Adı İslam ideolojisi bile olsa ideolojiler güç, iktidar vs gibi dünyalık gayeleri öncelerken hedefe ulaşma adına adaletin, ahlakın askıya alındığı durumlar olasıdır.

Kullukta ise hedef Allah rızası olup, ahiret hesabı üzerine şekillenen bir hayata algısı söz konusudur. Netice itibarıyla günümüz Müslümanların hayat algısına, yaşam şekline bakacak olursak (öykünme ve kopya olarak tanımladığımız, sözde) İslam ideolojisi iddiasındaki algının dahi gerisinde bir duruma şahit olmaktayız maalesef.

O halde yaratılış gayemiz olan kulluğu önemseyip, Allah rızasının neye tekabül ettiğini doğru anlamalıyız. Gücünüz, iktidarınız ya da cemaatiniz olamayabilir ama her şartta kulluğunuz baki olmalı. İdeolojilerin cemaat, siyasi güç vs. gibi hedefleri olmazsa olmaz iken kulluk, hiçbir ön şarta bağlı değildir.

Hedeflenen şey Allah rızası dışında bir şey ise hedefleyenler için sözümüz yok, Allah en güzel hesap görücüdür. Hedef Allah rızası ise dini, peygamber örnekliğinde anlamalı ve onun gibi yaşamaya gayret etmeliyiz. Sahi, Peygamber (a.s.) Rabbinin rızası için hangi ideoloji ile amaca hizmet emişti?