KÜFRE KARŞI MÜSLÜMANCA BİR DURUŞUN ADIDIR “SEYYİD KUTUB”

Kutub’un mensubu bulunduğu İhvan-ı Müslümin Teşkilatı’nın ilerisinde bir düşünsel netliğe ve siyasal bilince/duruşa ulaşma süreci üç dönemde ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi 1939’a kadarki dönemi… İkincisi, İslami dü?

VAN 10.07.2015 14:07:06 0
KÜFRE KARŞI MÜSLÜMANCA BİR DURUŞUN ADIDIR “SEYYİD KUTUB”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İktibas Dergisi/Mart 2013/411/Seyyid KUTUB (1906-1967) Küfür sistemleri karşısında Müslümanca bir duruş sergilemesi, cahili toplumdan Kur’an toplumunu inşa etmek için nebevi örnekliğin önemine dikkat çekmesiyle öne çıkan bir dava adamı, bir mücahit, bir mütefekkirdir Seyyid Kutup. Kutub’un mensubu bulunduğu İhvan-ı Müslümin Teşkilatı’nın ilerisinde bir düşünsel netliğe ve siyasal bilince/duruşa ulaşma süreci üç dönemde ele alınmaktadır.

Bunlardan birincisi 1939’a kadarki dönemi… İkincisi, İslami düşünce ve kimliğinin netleşmeye başladığı 1949’a kadar olan dönemi. Üçüncüsü ise 1949 sonrası ki bu dönemde S.Kutub’un İslam anlayışı ve siyasi duruşu derinleşip netleşmiştir. 1965 yılı, “Yoldaki İşaretler”kitabının yayınlandığı, bu nedenle ikinci kez tutuklandığı ve şehadetine doğru ilerleyen gelişmelerin hızlandığı önemli bir tarihtir.

Fizilal-il Kur’an (Kur’an’ın Gölgesinde) adlı tefsir kitabında klasik tefsirlerden farklı olarak İslam dini ile insanlığa bahşedilen bütüncül ve yaradılış gayesine uygun hayat nizamını ortaya koymaya çalışmıştır, S.Kutup. Kur’an’ı anlama ve ulaştığı temel doğruları yaşama geçirmek cehdi ile ömrünün son dönemlerini tamamlayan S.Kutup, düşünsel ve siyasal duruşuyla öne çıkan bir dava adamı olarak kimi çevrelerce yanlış anlaşılmış, hatalı okumalara maruz kalmıştır. Düşünsel ve siyasal duruştaki netlik ile tekfirciliği bir birine karıştıran bu kişi ve guruplar ne yazıkki S.Kutup’u hatalı okumalarıyla bayraklaştırmışlardır.

Yaratılış gayesine uygun olarak hayatı boyunca doğru arayışını ısrarla sürdüren, bu çabasının sonuçlarıyla geniş bir kesimi etkileyen S. Kutup da her insan gibi doğruları ve yanlışlarıyla bir kuldur. Dolayısıyla ana çizgisi, yaşadığı ve tanıklık ettiği zamanın şartları unutulmadan onunda eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulması Müslümana yakışandır.