Dün Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç, tampon bölge için BM Güvenlik Konseyi kararının şart olduğunu söyledi ve “Bu konuda karar yetkisine sahip tek organ, Güvenlik Konseyi’dir. Başka ülke ve koalisyonların bu yöndeki kararları meşru değildir” dedi.
Peki bölgede IŞİD, PKK, Beşar Esad üçgenine sıkışan Ankara, Kobani yaklaşımıyla şimdi Rusya’yla mı çatışıyor? NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Ankara ziyaretinde verdiği mesajlar nasıl yorumlanmalı? Kobani; Türkiye-NATO, NATO-Rusya ve Türkiye-Rusya ilişkilerini test eden bir sınava mı dönüşüyor?
“TÜRKİYE’NİN İSTEĞİ, NATO VE AB’DEN DESTEK BULMADI”
21.yüzyıl Enstitüsü Slav Araştırmaları uzmanı Erhan Canikoğlu gelişmeleri RS FM’de değerlendirdi:
“Türkiye’nin Kobani konusunda ortaya koyduğu koşulların, ABD’de, NATO’da ve Brüksel’de bir karşılık bulduğunu görmedik. Son günlerde gerek Türkiye’yi ziyaret eden NATO Genel Sekreteri’nin açıklamasından gerek Beyaz Saray’dan gelen açıklamalardan, ABD’nin Beşar Esad rejimini devirmeye yönelik bir strateji izlemeyeceği açık şekilde görülüyor. Koalisyon da IŞİD’le mücadeleyi hedefleyecek şekilde oluşturuldu. Türkiye bu konuda bir açmazla karşı karşıya. Maalesef, bugün içinde bulunduğumuz gelişmelere katkı sağlayan taraflardan biri de Türkiye. Esad, rejiminin devrilmesi için Türkiye, Suriye’deki terör unsurlarına destek verdi. Batı bu aşamada Esad’ın devrilmesini değil, IŞİD probleminin çözülmesine yoğunlaştı. Ankara’nın Suriye’nin sınırında bir tampon bölge oluşturulması yönündeki talebi Batı’da olumlu karşılanmıyor. Bu örnekleri biz daha önce Irak’ta da yaşadık. O dönemki tecrübeler, bize Türkiye’nin uzun vadede ulusal çıkarlarına zarar verecek gelişmelerin yaşandığını gösterdi. Nitekim, Türkiye’de yaşanan son olaylarda da ulusal çıkarlarımızın zedelendiğini gördük.”
SURİYE’NİN KUZEYİNDE NE HEDEFLENİYOR?
Canikoğlu, Rusya’nın en başından beri yaptığı uyarıların bugün anlaşıldığı görüşünde:
“Kobani artık sembolik bir yer haline geldi. Türkiye’nin hemen yanı başında, IŞİD unsurlarının sınırlarımıza çok yaklaştığını görüyoruz. Ben burada Rusya’nın tepkisinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Rusya bu tür ayrılıkçı-bölücü terör unsurlarını desteklemenin, en sonunda bunları destekleyen ülkelere zarar verdiği mantığına dayanıyordu. Afganistan’da El Kaide’yi güçlendiren ABD bunun örneğini yaşadı. Burada Türkiye açısından başka bir sorun var. Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak olan tampon bölge, Irak’ta olduğu gibi, Suriye’nin bölünmesinin yolunu açacaktır. Dolayısıyla birden fazla ülkede çok parçalı ve daha sonra birleşecek şekilde bir Kürt devletinin nüvesi atılmak istenmektedir. Fakat ben Ankara’nın bu yolu mu izlediği, yoksa, ülkemizde sayısı 1 milyonu bulan Suriyeli sığınmacıların o bölgeye göç ettirilmelerinin sağlanarak, kendi ülkemizdeki huzurun ve güvensizliğin ortadan kaldırılmasına mı çalıştığı konusunda tam bir ikilem içerisindeyim. ”
.iktibasdergisi
