KOBANİ GERİLİMİNİN SEBEBİ NE DİYE SORULDU?

, İŞTE CEVAPLAR

VAN 9.10.2014 10:35:57 0
KOBANİ GERİLİMİNİN SEBEBİ NE DİYE SORULDU?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 IŞİD’in Kobani saldırılarını protesto etmek için düzenlenen sokak gösterileri kısa sürede çatışmalara ve banka, okul ve diğer resmi dairelere yönelik saldırılara dönüştü. Al Jazeera sokaktaki bu öfkenin sebeplerini, akademisyenler Mesut Yeğen ve Vahap Coşkun ile Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal’a sordu. El-cezire Soru; Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) çağırısı üzerine Suriye’nin kuzeyinde yer alan Kobani bölgesine yönelik Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün saldırılarını protesto etmek için sokağa çıkanların amaçları ve istekleri nedir? Neden bu kadar öfkeliler? Cevaplar; Mesut YEĞEN :

 Çözüm Süreci’nin gecikmesi ve hükümetin son üç haftada Kobani’de yaşananlara ilgisizliği, öfkeyi büyüttü. Kürtlerde, “Türkiye, Kobani’nin düşmesini bekliyor.” algısı oluştu. Kürtler, Türkiye’nin her tarafında bu tür reaksiyonlar verecekler. Bir de uzun süredir adım atılmayan bir Çözüm Süreci var. Kobani ile Çözüm Süreci gerilimi birleşmiş durumda. Kürtlerin, içinde bulundukları devletlere yaklaşımları açısından tüm Ortadoğu’da yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin resmi mahfillerindeki algıyı anlayabiliyorum. “Kobani ile bizim ne alakamız var?” diye soruyorlar. Ama Kürt yurttaşlar, “Ben bu ülkenin ordusunda görev yapıyorum, vergimi veriyorum ve benim kardeşim orada kıyılıyor.”

diye düşünüyorlar ve “Bu devlet eğer benim devletimse oradaki kardeşime yardım etmeli.” diyorlar. Kobani’deki Kürtlerin temsilcileri, kendilerine silah yardım yapılması ve peşmergenin geçeceği bir koridor kurulmasını istiyorlar. Kobani’ye Türkiye haricinde hiçbir yerden silah ve malzeme yardımı gidemez. Ama PKK’nin yardım etmesine Türkiye’nin dengeleri izin vermiyor. Olası en makul çözüm, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne silah yardımı yapma izni verilmesi. Türkiye’nin Kobani’ye söz konusu yardımı çoktan yapması gerekirdi. Ankara bunu illa açıkça yapmak zorunda değil. Daha önce nasıl Özgür Suriye Ordusu ve Türkmenlere insani yardım yapıyorum diyerek silah yardım yaptıysa, buraya da aynısını yapabilir.

Benim gördüğüm, hem IŞİD karşıtı koalisyon hem de Türkiye, Kobani’de PYD’nin burnunun sürtülmesini istiyor. Ama bence burun sürtme aşaması çoktan geçildi. Vahap COŞKUN: Kobani’de IŞİD ile Kürtler arasında 16 Eylül’den beri devam eden çatışma, bölgede çok büyük hassasiyet yarattı. İlkin; Kobani’nin PKK için sembolik ve stratejik önem arz eden bir yer olduğu unutulmamalı. PKK medyası, tüm Kürdistan’ın geleceğini Kobani’deki çatışmalara bağlayan bir ruh halinin yaratılmasını sağladı.
Dolayısıyla Türkiye’deki PKK tabanında, Kobani’de yaşananlara ilişkin bir duygudaşlık oluştu. İkincisi; Kobani’deki IŞİD saldırılarını protesto etmek için yapılan sokak eylemleri, PKK’nin genel siyaseti içinde düşünülebilir. PKK, sokaktaki şiddeti kullanarak siyaseti şekillendirmeye, Türkiye bir karar alacaksa, kendi istediği yönde ve onun hareketlerinin sonucunda almasını sağlamaya çalışıyor. Yani bunu kendilerinin bir siyasi kazanımı haline getirmeyi hedefliyor. Üçüncüsü; -bu konu etrafında henüz düşünüyorum, tam emin değilim- eğer PKK içinde Çözüm Süreci’nin sona ermesini isteyenler varsa, Kobani’yi bu Çözüm Süreci’nin sona ermesi için meşru bir gerekçe haline getirmek hedefleniyor olabilir. Bunun üzerinden bir siyaset yürütmek arzulanabilir.

Uzun süredir, “Kobani düşerse, Çözüm Süreci biter.” şeklinde ifadeler kullanılıyor. Bunun üzerinden de bir siyaset inşa ediliyor. Sokaktaki hareketler, bunun çok açık bir şekilde göstergesi. Tahir ELÇİ:  Ortadaki durum sadece şu: Orada Kobani diye küçük bir ilçe var. Bu ilçede yaşayan Kürt toplumu çok küçük ve etrafı IŞİD gibi vahşi bir grup tarafından sarılmış. Boğaz kesme ve tecavüz etme gibi eylemleri tüm dünya tarafından bilinen, bunları zaten dünyaya göstere göstere yapan bir gücün ablukasında olan çok zayıf ve küçük bir Kürt toplumu, Kobani’de 16 Eylül’den beri saldırı altında. Şimdi bu durum doğal olarak Kürt toplumunda duygusal kırılma, infial ve öfkeye yol açıyor. Yani ben bunun sadece Türkiye’ye özel olduğunu düşünmüyorum; bizzat bunun bütün dünyaya, uluslararası topluma yöneltilmiş bir öfke olduğunu düşünüyorum.

Bu elbette benim, göstericilerin şiddet eylemlerini onayladığım anlamına gelmesin. Ahmet Faruk ÜNSAL:  Suriye’deki Kobani’de yaşayan insanlar ile Türkiye’deki Suruç’ta yaşayan insanlar akraba. Yani bildiğin amca, teyze, hala, dayı, kuzen gibi birbirine yakın insanlar. Bundan dolayı IŞİD’in saldırılarına karşı akrabalarına Türkiye’nin yardım etmesini istiyorlar. Kobani’ye geçmek istiyor insanlar. Türkiye nasıl Türkmenlere yardım ettiyse aynı şekilde Kobani’ye de yardım edilmesini talep ediyorlar. Adana’da yaşanan TIR olayında Türkiye’nin Türkmenlere silah gönderdiğini biliyoruz. Bunu hükümet bizatihi kendisi açıkladı. Şimdi Kobani’de 16 Eylül’den beri eşitsiz bir mücadele yaşanıyor. Kobanililer, kendi evlerinde mütecaviz bir saldırıya maruz kaldılar. Mağdur oldular. Mağdurla mütecavizi aynı kefeye koyamazsınız. Kürt Sorunu’nu, dört ayrı ülke dahilinde, yani Türkiye, Suriye, Irak ve İran çerçevesinde düşünmek zorundasınız. Eğer Kürt Sorunu’nun sadece bir yerde yaşandığını düşünüyorsanız, onu çözemezsiniz. Bu, meseleyi anlayamamışsınız demektir. iktibasdergisi.