Kobani bahane, yeni Gezi şahane

Fadime ÖZKAN

VAN 8.10.2014 10:58:07 0
Kobani bahane, yeni Gezi şahane
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kobani’de yaşananlar bir şeyi net olarak ortaya çıkardı. Türkiye’ye karşı 30 yıldır gerilla savaşı yürüten ve Ortadoğu gibi bir coğrafyada konjontürel olarak girdiği Türkiye aleyhtarı ittifaklarla var kalabilen PKK, cephe savaşında başarısız.

Suriye kolu PYD eliyle Rojava bölgesinde elde ettiği de facto egemenlik alanını korumaktan aciz. 

Suriyeli muhaliflere ihanet ederek girdiği Esed ittifakının, kendisine IŞİD terörü olarak döndüğünü gördüğünde yalnız ve çaresiz olduğunu da anladı ama Türkiye’ye karşı küstahlığı ve tehdit dilini bırakmaya nedense gerek duymuyor. 

Üstelik bir hafta gibi kısa bir sürede Türkiye 160 bin Kobanili mülteciye sınırlarını açmışken. Bu rakam, kullanışlı oldukları müddetçe Kürtlere arka çıkan, dara düştüklerinde görmezden gelen Avrupa ülkelerinin şimdiye dek kabul ettiği toplam Suriyeli mülteci sayısını çoktaan aşmışken.

Zordan sonuç çıkmaz 

Kürt siyasi hareketi Kobani için acil ihtiyaç duyulan askeri siyasi desteği diplomatik bir dille, yapıcı bir siyasetle istemek yerine çözüm sürecini bitirme, sokakları ataşe verme tehditleriyle Türkiye’yi buna zorlamayı tercih etti.

Zor kullanmanın sonuç almak için en yanlış yol olduğunu tecrübe etmelerine rağmen bunu tercih etmemeleri, amacın bir kez daha üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu gösteriyor.

Aysel Tuğluk’un sınırda Kobanili mültecilere yardım eden askere polise taş atmasının Türkiye genel kamuoyunda uyandıracağı hissiyat ve olası sonuçları hesap edilmemiş olamaz değil mi?

Ya da Türkiye Devleti cumhurbaşkanlığına aday olan ve ortak gelecek üzerine konuşabildiği için Kürt siyasi haketinin şimdiye dek aldığı en yüksek oyu alan Demirtaş gibi bir ismin bile “Türkiye PKK’ya silah versin” diyebilmesinin sonuçları?

Tezkere için hayır oyu kullanıp sonra da “Türkiye Kobani’yi tez IŞİD’ten kurtarsın” demenin tutarsızlığı bir yana, dert edilen şeyin Kobanili Kürtlerin canı yurdu namusu değil, bir oldu bitti ile ilan elde edilmiş siyasi tahakküm alanı olduğu anlaşılmıyor mu sanılıyor?

Suriye’de 250 bin (yazıyla iki yüz elli bin!) insan ölürken, Hama’da Humus’ta Halep’te önce Esed sonra IŞİD terör estirirken sesi çıkmayan, bilakis gidip Esed ile yanak yanağa poz veren siyasi çevrelerin şimdi aniden Kobani için teyakkuza geçmesi neden?

HDP’nin Kürtleri sokağa çağırıp “bundan böyle her yer Kobani” demesinin, sokakları, toplu taşıma araçlarını, siyasi parti binalarını ateşe verdirmesinin siyasi akılla ve de Kobani ile ilgisi olabilir mi?

Peşi sıra CHP Beyoğlu Gençlik örgütünün eylemlere katılım için yaptığı çağrıyı şimdiye dek Kürt sorununun çözülmesi, PKK gerçeğinin siyasi yollarla aşılması için zerre miskal katkısı olmamış bir beyaz Türk zihniyetinin aniden gelişen hangi iyi niyetine yoralım?

Daha dün, Türkiye bölgede demokratik çağrılar yapıp ilkesel tutum alırken ve bugün Batılı ülkelerin de kabul etmek zorunda kaldığı siyasi tutumlar geliştirirken Türkiye’yi eksen kaymasıyla, hükümeti neo Osmanlı düşlere dalmakla itham edenlerin şimdi “Türkiye durmasın Kobani’ye girsin” diyenler olması tesadüf olabilir mi? 

O halde ne bu? 

HDP çatısı altındaki Kemalist Kürtlerin ve CHP çatısı altındaki Kemalist Türklerin, bitik liberallerin, paralellerin ve yaşam enerjisini Ak Parti nefretinden alan her tür muhalifin Kobani temalı ikinci bir Gezi için sabırsızlandığı anlaşılıyor. 

Bu şiddet üretiminin ne Türkiye Kürtlerine ne Kobani’ye faydası olmadığı aşikar da, başka ve daha önemli şeyleri gölgelediği gözden kaçıyor.

Şöyle ki, HDP çağrısıyla üretilen şiddet:

1) Kobani’ye yönelmesi gereken dikkati hassasiyeti Türkiye sokaklarına çekiyor, Kobani’den rol çalıyor.

2) Türkiye’de misafir edilen Kobanili mazlumlar için yumuşayan yürekleri haksız yere kaskatı ediyor. Şiddet üretenlerin Suriyelilere yardım edenler değil mülteci sorunu çıkarmaya çalışanlar olması ayrıca dikkat çekici.

3) Hepsinden önemlisi sabotajlardan suikastlerden samimiyet testlerinden ve darbe girişimlerinden çıkmayı başaran, güçlükle de olsa önemli bir aşamaya getirilen çözüm sürecini heba etme riski taşıyor. 

5) Kürtlerle Türklerin bin yıllık hukukunu ve kardeşliğini geçmişleri 3 ya da 30 yıla varan terör örgütleri bozacak değil. Lakin küçük hesapların tarihi hatalara yol açma potansiyeli hiç az değil.