Kırk yılın sonunda Gülen grubunun geldiği nokta!

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Başbakan'ın dün gerçekleştirdiği AK Parti grup toplantısındaki konuşmanın önemli olduğunu belirtti.

VAN 12.02.2014 11:18:46 0
Kırk yılın sonunda Gülen grubunun geldiği nokta!
Tarih: 01.01.0001 00:00

'Uzun adama beddua' Kılıçdaroğlu'na dua

CHP milletvekillerinin peşine takınılmaz ama ben takıldım.

Akif Hamzaçebi önde biz arkada Adalet Komisyonu'nun toplantısına geldik.

CHP milletvekilleri kalabalık bir grup olarak katılınca Adalet Komisyonu'nun salonu toplantı yapmaya yetmedi.Bunun üzerine KİT komisyonuna geçildi. Ora da yetmedi.

Bu kez de, CHP milletvekilleri Plan ve Bütçe Komisyonu'na geçelim diye ısrar etmeye başladılar. Kamer Genç'ten, Dilek Akagün Yılmaz'a kadar CHP'nin 'vurucu güçleri' salonda yerlerini almışlardı.

En son 4+4+4 görüşmelerini izlemiştim bu salonda. Hani komisyon başkanına bant tanklarının fırlatıldığı oturumu kast ediyorum. CHP o zaman 28 Şubat'ın 8 yıllık kesintisiz eğitiminin arkasında durmuştu. Söz konusu vesayet olunca CHP onun arkasında kapı gibi durur. Yıllarca 27 Mayıs darbesinin, 12 Mart'ın bekçiliğini yaptılar ki, 28 Şubat'ın ürününü niye savunmasınlar?! CHP açısından bir çelişki söz konusu değildi. Okullarımızda Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı'nın okutulmasını engellemek için adeta meydan muhaberesi yürütmüşlerdi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 'Plan ve Bütçe Komisyonu salonuna geçelim' deyince CHP'liler, 'İktidarın orada kötü anıları var' diye kıkırdamaya başladılar. Kötü anı neymiş? HSYK'yla ilgili düzenlemeyi engellemek için yumruk yumruğa bir kavga yaşanmıştı ya... Bu CHP vesayetsiz olmuyor, ya 28 Şubat vesayeti için savaşacaklar ya cemaat vesayeti için...

Neyse tartışmalar arasında Ahmet İyimaya komisyon çalışmalarını başlattı.

Aynı salonda hemen yan tarafa geçtim. Orada Anayasa Komisyonu toplantısı vardı. Masanın bir ucunda Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu diğeri ucunda ise Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay oturuyordu. CHP milletvekilleri bu kez Burhan Kuzu'ya, 'Komisyon çalışmalarını erteleyin biz Adalet Komisyonu'na katılacağız' diye baskı yapıyorlardı.

İki komisyonun da ortak bir özelliği vardı.

Adalet Komisyonu'nda 5. Demokratikleşme Paketi, Anayasa Komisyonu'nda ise 4. Demokratikleşme Paketi kapsamında Meclise sevk edilen yasa tasarıları görüşülüyordu.

İki önemli demokratikleşme paketi görüşülüyor ve CHP her ikisini engellemek için canhıraş bir mücadele veriyordu.

Kaderin garip cilvesine bakın ki, o salonda Ergenekon sanığı iki CHP milletvekili bulunuyordu.

Mehmet Haberal ve Sinan Aygün.

Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması iki milletvekilini doğrudan ilgilendiriyordu ama onlar bunu engellemeye çalışan CHP milletvekillerinin arasında yer alıyorlardı.

Komisyondan çıktım. CHP grubunun olduğu bölüme geldim. Kılıçdaroğlu'nun makam odasının önü kalabalıktı.

Grup toplantısında, Kılıçdaroğlu'nun masayı yumruklamasına neden olan gerilim, kapıda bekleyenlerin yüzünden de hissediliyordu. Öyle ki CHP yöneticileri kimseyle yüzgöz olmamak için kenardan köşeden kaçmayı tercih ediyorlardı.

Dün CHP grubunu biraz da bu gözle izledim. Sarıgül istediği için belediye başkan adaylarını değiştiren bir genel başkan vardı kürsüde.

Kılıçdaroğlu için şimdiye kadar, çok şey söylendi. Çarkçı Kemal denildi, CHP Genel Müdürü olarak isimlendirildi. Ben her zaman Sayın Kılıçdaroğlu demeyi tercih ettim ama dünden itibaren CHP'de yeni bir sisteme geçildi. Eş genel başkanlık demeyeceğim. Bunun adı üç genel başkanlık. CHP'nin dümeninde artık 3 güç var. Kılıçdaroğlu, Sarıgül ve cemaat...

Salı günleri Meclis'te grup toplantıları yapılıyor. Böylece 4 partinin genel başkanını birbiri ardına izleme imkanımız oluyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kürsüye ilk olarak çıkan lider. Kasetlerle dizayn edilmek istenen bir partinin lideri olarak Bahçeli'nin, kaset tartışması hakkında ne söyleyeceğini merak ettim. Bu yüzden belki de uzun süre sonra Bahçeli'yi ilk kez bu denli dikkatli bir şekilde dinledim.

Kamu güvenliği söz konusu olursa yasa dışı dinlemelerin değerlendirilebileceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu ise yasa dışı bir dinlemeyi Meclis kürsüsünden dinletmek suretiyle, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 140. maddesini çiğnedi. Yasaya uymuş uymamış ben işin o tarafından değilim.

CHP ve MHP kasetler üzerinden dizayn edilmek istendiğinde iki parti lideri, mangalda kül bırakmamış, yasa dışı dinlemelerin kullanılmasının suç olduğunu söylemişlerdi. Şimdi Erdoğan buna karşı çıkıyor, hükümet özel hayatın gizliliğiyle ilgili yasal düzenleme getiriyor diye buna karşı çıkıyorlar. Paralel yapı istemiyor ya... kaset stokları ellerinde patladı tabii.

Bu durumda AK Parti Meclis'in iki kulisine birer dev ekran kursun birinde Baykal'ın, diğerinde ise MHP'lilerin görüntülerini yayınlasınlar o zaman.

Böyle bir tutarsızlık olur mu?

Bu arada Başbakan Erdoğan 17 Aralık'tan bu yana en önemli konuşmalarından birini dünkü grup toplantısında yaptı.

Cemaatin örgütlü yapısıyla, tabandaki samimi hizmet edenleri birbirinden ayıran özenli bir dil kullandı. Cemaat tabanını bir kez daha paralel örgütten ayırıp, 'Kardeşlerim' diye seslendi.

Başbakan, Cemaat tabanında Fethullah Gülen'den sonraki en etkili insan. Onlar beddua ettikçe, 'Uzun adam ölmedi' seansları düzenledikçe tabandaki samimi insanlar gerçekleri görüyor. Yeter ki biz onları kazanmayı bilelim.

40 yılın sonunda Cemaatin geldiği nokta şu: Türkiye Cumhuriyeti'nin en dindar Başbakanlarından 'Uzun adama beddua' ezanı ve Kur'an'ı yasaklayan CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na ise dua...