“KİMİN YOĞURDU MAYA TUTACAK?”

Abdulhalim Almalı

VAN 6.06.2014 15:07:46 0
“KİMİN YOĞURDU MAYA TUTACAK?”
Tarih: 01.01.0001 00:00

Kaybedilen seçim sonrası derin bir sessizliğe gömüldüğü görülen Van AK Partide birçok ilde olduğu gibi burada da “kimin yoğurdu maya tutacak?” algısı hâkim durumdadır. Parti teşkilatı istifa edecek mi, etmeyecek mi? Yerine kim gelecek veya atanacak vs. bunlar konuşulurken parti içi ve dış düşmanlarda boş durmayıp yalan haber üretmeye devam etmektedirler. Neymiş efendim il başkanı Aras ve Gülaçar yumruklaşmış, varsayalım böyle bir durum var bundan nasıl olurda yerel değil de ulusal basının haberi oluyor?.

Ülke siyasetinin gündemlerle yoğunlaşmasından istifade eden bir takım çevreler olmadık entrikalarla gündemde olmaya çalışıyorlar. Belden aşağı vurmalar, karalamalar, oysa bütün bunlar hedeflenen yeni Türkiye anlayışına sadece kaybettirmektedir. Muhalif bir partinin kazanmasını kaybetme olarak görmek yerine bunun sebeplerini, ortaya atılan siyaset tarzının iyi analiz edilmesi ona göre siyaset geliştirilmediği sürece merkezi yönetimin çok güçlü olması yerelde bir şey değiştirmeyecektir. Evet, kimin tezi diğerlerini bastıracak veya karşıt görüşleri bastıran tez istenilen sonucu alabilecek mi?

Bu yüzden tezi olanlar kabul görsün toplumsal karşılığı olsun diye, tezlerini geliştirmek yerine sapı ağaçtan olan keserin ağacı yonttuğu gibi kendilerinden yontarak sözde siyaset yaptıkları anlaşılır gibi değil. Anlayacağınız herkes şu sıralarda Van’da forvet ötekinin kalesine gol atmakla meşgul etmiş durumdadır. O yüzden yereldeki siyasetimiz öyle görünüyor ki, bol gollü geçeceğe benziyor. Nasıl olsa Önemli olan Hatice, neticenin ne önemi var!..

Kimsenin kimseyi dinlediği yok, herkes ne söyleyeceğiyle ilgileniyor, tez’e karşı rasyonel bir tez yerine yıpratmak için nasıl bir tez arayışındadır. Ortaya bir haber atıldı il başkanı Aras ve büyükşehir belediye başkanı Gülaçar yumruklaştılar. Bu haber asparagas haber değil, çünkü asparagas haber habercinin masa başında ürettiği haberdir, bu haberde ise düpedüz içeriden bir servisleşme var. Şöyle ki, haber konu edilen iki ismin vuruşmayacak kadar birbirlerini tanıdıklarını herkes biliyor. Bu haberi servisleştirenlerde biliyor, ancak böyle bir haberin uydurulmasındaki asıl amaç, iki ismin tasfiye edilerek kendilerine yol açma anlayışıdır ki, bununda partiye bir faydası olmadığı gibi kendilerine de olmayacaktır.

“ERDOĞAN’I İNDİRİNCEYE KADAR SAVAŞ...” Elbette ki savaşacaklar, çünkü Otorite olarak kabul edilen Siyonist rejimin cumhurbaşkanına ilk kez davosta "Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar çok yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum." Bu meydan okuma Erdoğan'a karşı başlatılan savaşın ilk fişeği oldu.

Öte yandan, Askerî darbelerle hesaplaşan, Kürtlere yönelik yasakları ve haksızlıkları bir bir ortadan kaldırarak barış süreciyle birlikte ölümlerin önüne geçen. Cumhuriyet tarihinin en radikal demokratik reformlarına imza atarak muhaliflerin kullandıkları tüm argümanları ellerinden alan. Romanların dışlanmışlığına son veren, Alevilerle diyalog süreci başlatan, Hıristiyan azınlıkların gasp edilmiş vakıf mallarını onlara iade eden, En son Ermenilerin acılarını paylaşan birini "Erdoğan’ı indirinceye kadar savaş" diyeceklerdir.

Oysa böyle bir savaşı başlatmak isteyenler hiçbir zaman karşılık bulamayacak istedikleri amellere ulaşamayacaklardır. Böylesi bir savaşı başlatanlar halkın iktidarını hiçbir zaman istemeyenlerdir. İnsanın değil devletin kutsallığını ön plana çıkaran, derin yapılaşmaların devlet stratejisi adı altında faili meçhullerle insanları katleden, her on yılda bir halkın oylarıyla seçtirilen iktidarları alaşağı ederek darbeler yapan, bir siyasi liderle elbette ki savaşacaklar. Çünkü ellerinde ne kadar argüman varsa yeni Türkiye'ye doğru gidişte ellerinden alınmaktadır.

Bir taraftan başbakan ve ekibine inadına muhalefet, Erdoğan karşıtlığının geldiği nokta ülke düşmanlığına, insan düşmanlığına varan boyuta ulaşmış olması ne acı ki, hala yerelde parti içinde siyaset yapmakta olanlar işi o raddeye getiriyorlar ki, sadece kendilerinin galip gelmesi, kendilerinin söz sahibi olması için en pervazsız açıklamaları yapmakta bir beis görmemektedirler!..

Dolayısıyla şu anda parti dışında bulunanların merak etikleri şey "kimin yoğurdu maya tutacak" bir taraftan AK Parti lideri Erdoğan'a karşı başlatılan topyekûn savaş diğer taraftan ise kişisel hesaplar. Bu durumda işin en garip yanı bu siyaset tarzını ile reva görenlerin kaybedecekleri bir şeylerinin olmaması. Parti mensupları olarak halktan yedikleri sillenin hesabını sormak yerine sırf kendilerine yol açılsın diye partide yumrukların konuşması için göbek atanlar, Allah sonumuzu hayreylesin.

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.