Kim başkan olsun?

Mehmet Şeker

VAN 9.11.2018 09:56:23 0
 Kim başkan olsun?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kim başkan olsun?
Kimin milletvekili, kimin belediye başkanı olacağına gazeteciler, köşe yazarları karar vermez.

O kararı, mührün sahibi olan vatandaş verir.

Aday olacakları belirlemek ise partinin ve ağırlıkla liderin sorumluluğundadır.

 
Ne var ki bu aşamada da keyfi hareket edilmez, edilemez.

“Ceketimi koysam seçilir” veya “Bir odunu aday göstersek kazanır” gibi yaklaşımlar tarihin derinliklerinde, talihsiz ve acı birer açıklama olarak kaldı.

Her ne kadar zaman zaman odundan farkı olmayanların seçildiğini görsek de işin o tarafı bugün için geçerli değil. (Öyle görüyoruz, değildir inşallah.)

Artık vatandaş bilinçli hareket ediyor.

En açık ifadeyle, herkes kimin ne olduğunu biliyor.

*

Seçilecek kişiyi tespit etmek, bulmak, gerekirse madenci gibi davranmak gerekir.

Kamuoyu anketleri bu sebeple yapılmaktadır.

Yine halka sorulur.

“Bu şehirde, bu ilçede kimi başkan olarak görmek istersiniz, kimlerin milletvekili seçilmesi durumunda faydalı olacağını düşünürsünüz?”

Önümüzdeki ilk seçim belediyeler için olacağına göre, şu aşamada sorulacak sorular da başkanlığa dair elbette.

Kamuoyu araştırmaları bu yüzden çok önem taşımaktadır.

Açıkça ”Bizim istediğimiz gibi bir sonuç çıkarın” talimatı gelmese bile, örtülü bir baskı sebebiyle öyle davranan araştırma şirketlerinin, seçim sonuçları ortaya çıktığı anda fazlasıyla yanıldıklarını, mahcup olduklarını görmekteyiz.

İtiraf niteliğinde açıklamalar yapıldığına da şahit olduk.

“Gerçeği açıklasaydık, bizi aforoz ederlerdi, dayak atarlardı, tekme tokat kovarlardı” türünden yüz kızartıcı suçun, daha fazla yüz kızartıcı açıklamaları yapıldı bu memlekette.

*

Yaşananların kaçınılmaz olarak tecrübeye dönüştüğü şu hayatta, yeniden bu tür hatalara düşülmeyeceğini düşünebiliriz.

Lâkin biliriz ki yanılmak da tecrübeye dair.

Falanca kişi, lidere çok yakın. Onun büyük hayranı.

Filanca da, liderin pek sevdiği biri.

Feşmekânsa, uzaktan akrabası.

Öteki, liderimizin değil ama parti yöneticimizden en etkili birinin adamı.

Beriki ise o yöneticimizin ortağının yeğeni.

Öbür tarafta ise ortağının bacanağı var; hatta pozitif ayrımcılık yapacaksak, baldızı da olur.

Şimdi yapacağımız iş, bunlara uygun düşecek birer adaylık ayarlamak…

İşte böyle keyfî davranılırsa, vatandaşın oyu sonucu belirlediğinde, “Tüh yanılmışız” demek işe yaramaz.

Cümle âlem bilir ki, özellikle yerel seçimlerde, adayın kişiliği, becerisi, tecrübesi, bütün verilerden ağır basar.

İstediği kadar lidere yakın olsun, istediği kadar filanca yöneticinin adamı olsun, mührün sahibi kendi gönlüne göre davranır.

*

Bütün bunlar, herkesin bildiği hususlar.

Herkes biliyorsa niye yazıyoruz?

İşin sırrı orada zaten.

Arada bir hatırlatmak gerekir. (Bu da bizim görev tanımı içinde üst kısımda bulunanlardan.)

Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz hatalar, bilmeden değil, bilerek yapılan türdendir.

“Aday gösterelim bakalım, hatırı kalmasın... Bakarsın seçilir de.”

Böyle bir mantıkla seçime gidilmez, gidilse de kazanılmaz.

Her bir başkanlık önemliyse şayet, kazanacak olanı bulmak şart.

*

Ya tutarsa mantığıyla hareket edilmemeli demek istiyoruz da o yüzden tekrar üstünden geçiyoruz.

Maksat, samimiyetle çalışacak, aralıksız koşturacak, terleyecek, hizmet edecek birini aday göstermek olmalı.

Ahbaplık ayrı, seçimlerin gerçeği ayrı.

Eğer sandıkla değil de atamayla olsaydı, o zaman durum farklı olabilirdi.

Kaldı ki liyakat yoksa, o durumda da hayırlı bir sonuç beklemek yanlıştır.

Sözümüz bitmedi ama yerimiz bitti. Yarın devam edelim nasipse.