KES MASALI

MUSTAFA BOZACI

VAN 3.06.2014 11:04:11 0
KES MASALI
Tarih: 01.01.0001 00:00
Başlıktaki ifade malumaliniz geçen haftaya damgasını vuran, bir cenaze merasiminde vuku bulan bir enstantane ile ilgili… Gerçi damga vurduğu pek söylenemez. Zira birilerinin işine gelmediğinden üstün körü geldi geçti. İmamın sözü uzatması(!), gereksiz yerlere, belki de bir şirinlik olsun diye bağlam dışına çekmesi sonucu, ismi malum zatın bir tepki ifadesiydi bu…Tepki sahibinin belki moral motivasyon yitiminden, acısından ve belki de sahip olduğu çevresel güç etkisinin tesiri ile serdettiği bu ifade, gösterdiği tepki gereken makesi bulmadı. Sonra onun amacı, niyeti şu an, bizim için de bağlam dışı…Tarihimizin sahifeleri arasında, hariciler dili ile ifadelendirilen ve en doğru ve özet olarak, ‘Kendisi ile yanlış kastedilen doğru söz!’ nitelemesine konu olan benzerlerini bulabileceğimiz bunun gibi ifadeler, esasen üzerinde önemle durmadığımız bir sıkıntıya, probleme işaret etmektedir. Keza bu ifade, tersinden, inkarcıların diliyle ‘evvelkilerin masalı’ formatında, elçilerin vahiy olarak aktardıklarını, ahireti, yeniden dirilmeyi, hesaba çekilmeyi, öncekilerin başına gelenlerden kesitler aktaran kıssaları.. reddetmek, yalanlamak üzere kullandıkları bir terkiptir malumunuz. Dini söylemin bir afyona dönüşmesi; kitleleri uyutan, uyuşturan, aklını emanete alıp hiç mesabesine indiren, ‘itaat’ söylemiyle kişiyi kendine/ kendi dinine kul ve köle kılan, özne olması gereken bireyi nesneleştiren, bir robota dönüştüren, kişilikleri zaafa uğratan, kimlikleri bulanıklaştıran bir işlev görüyor…Kişileri ve kişiliği diriltmek için gönderilen din, birilerinin, dinini adamı olmayıp ‘din adamı’ kisvesinde sömüren ve sömürüye zemin hazırlayanların eliyle kişiliği, iradeyi, daha yaşarken ‘şey’leştirerek kişiyi öldürme ameliyesi görür hale indirgenmiştir.‘Dini retorik’ kelimelerin içini boşaltıp yerlerini değiştirerek, iletildiğinin dışında anlamlar yükleyerek, örneğin; ‘şefaat, cihad, şehadet, kader, tevekkül, vesile, alimlerin nebiye veraseti, itaat..’ gibi kavramları, kavramsallaştırmaları olması gerektiğinin dışında yeni kisvelere büründürüp yeni renklerle bulanıklaştırarak, ekleme ve eksiltmelerle ortaklıklara alet ederek kendilerinin ve taşöreni olduklarının, ihalesini, işletmeciliğini aldıkları şeytani/tağuti iç ve dış odakların tezgahını sürdürmelerine fırsat vermekte, düzenlerinin yaşamasına kalım hakkı sunmaktadır. Bir itiraz cümlesi olan ‘kes masalı’ sözüne, bir üslup sorunu var gibi görünse de en çok bugün ve şimdilerde ihtiyacımız var! Bu söz en çok, birbirimizi uyarma görevimizden dolayı bize, dahası Allah’tan korkmaya ve uyarmaya daha layık olması hasebiyle âlimlerimize/bilenlere, aydınlarımıza düşer! Ama bizden olan ve Allah’ın boyası ile boyanmış, elçiye elçiliğe hakikaten layık, sahtelerini açık edecek gerçek olanlarına! Heyhat, nerede onlar? Ne kadar da azlar! Dininizi başkalarına bırakır pınarından öğrenmezseniz, sahtesi ile gerçeğini ayıramaz hale gelirsiniz! ‘Uydum imama’ der ve uyur kalırsınız! Vallahi, daha yeni sayılacak bir zamanda ‘Cehennemi satın aldık!’ dedik; dinletemedik, anlatamadık! Daha ne diyelim; topraklar başın/m/ıza! Akletmeyenin üstüne elbette pislik, belalar yağacak! Tükrüğü rahmet sanmalar, niye düştüğüne, nereye düştüğüne bakmadan yılana sarılmalar, aynı delikten defaatle ısırılmalar sürüp gidecek elbette! Dahası bizatihi ‘neces’ olanlar, müşrikler ve farklı renklerle uzantıları sayen/m/izde sahte ilahlık ve rabliklerini sorunsuz, sıkıntısız sürdürecekler! Pisliklerini üzerimize boca etmeye devam edecekler! Bizi pisliğe alıştıracak, kanıksatacaklar!‘Kesin masalı’, ‘bırakın maval okumayı’, ‘çekin ellerinizi üzerimizden, dinimizden’, ‘çıkın dinimiz, kitabımız, elçimiz ve Rabbimizle aramızdan’ demedikçe, diyemedikçe iflah olmayacağız! ‘Bize Allah’ın kitabından, elçimizin sahih hayatından/sünnetinden’ bahsediniz, ‘kendi zanlarınızı, nefsani/şeytani uydurmalarınızı, sahte dinlerinizi, sizi ellerimizle ilah ve rabler kıldığımız düzenlerinizi küfredip terk ediyoruz, bir ve tek olan gerçek Rabbimize yönelip sığınıyor, kitabına, elçisine sarılıyoruz’ demedikçe gün yüzü görmeyeceğiz! Burada sömüren kadar sömürülenin, kandıran kadar kananın, sahte dini uyduran kadar onu tanıyacak yeterliğe sahip olmadığından sanal ve banal o dine uyanın sorumlulukları, cürümleri eşittir! En azından ‘fifti fifti’ yani! Hangisi ağır basar derseniz; Kur’anın ve kıssalarının okumasına göre kitlenin, elleriyle yetkiyi teslim eden çoğunluğun vebali daha ağırdır! Ne şeytanın, ne de şeytanlaşanların, onun avanesinin gerçek bir gücü vardır! Onların sahte, yapay güçleri bizim vehmettiğimiz kadardır! Bu arada ‘iyi niyet’ ile ‘samimiyet’ dengesi iyi kurulmalı, net hale getirilmelidir! ‘Cehenneme giden yolun iyi niyet taşları ile döşeli oluşu’ (Aliya) hakikati kulaklara, akıllara küpe kılınmalıdır. Çok itici gelse de ‘din bezirgânları’, ‘din tacirleri’, ‘tapınak dincileri’ gibi nitelemeleri de yabana atmamalıyız! Üzerlerinde ciddi tefekkür ameliyesi yapmalıyız! Nesne olmaktan kurtulmalı, özne olacak süreçlere dahil olmalıyız! Dinimizin adamı olmalıyız! Dinimizi birinci işimiz kılabilmeli; en azından o hedefe emin ve kararlı adımlarla ilerlemeliyiz!Şimdi dikkat ediniz, şu malum günlerde, özel gün ve geceler adı altında, öyle tezgâhlar kurulacak, öyle ucuz söylemler ayyuka çıkacak, din satılacak, dindarlık pazarlanacak, dini retorik öyle palazlanacak ki şaşacaksınız! Fadimelerin, kalkancıların üzerinden daha kaç gün geçti? Aynı oyunlar kaçıncı kez sergileniyor?! Şimdi öyle bir mistik hava oluşturulacak, vicdanlar icat edilmedik deterjanlar/dezenfektanlar ile yunacak ki, ne çer kalacak, ne de çöp! Hatimler, fetvalar, salavatlar havada uçuşacak! Ortalık müslümanım diyenlerle dolacak taşacak, ama gel gör ki İslam ortalıkta hâlâ olmayacak! Dindarlık sözüm ona çoğalacak samimiyet azalacak! Bu ne menem bir tersliktir, ters orantıdır! Aklı olan bana izah etsin! Âlim olan beri gelsin! Ya şimdi hakkı konuşsun, ya da ebediyen sussun! ‘Kesin masalı’ demenin tam vasatı, tam yeri ve zamanı… Şimdi değilse, peki ya ne zaman! At izini it izinden, samanı sapından, sağlamını çerinden çürüğünden ayırt edecek basiret, feraset, furkan gerekiyor bize… Bu da kitabı hakimimize, Kur’an-ı Kerimimize sımsıkı, hep birlikte ve topluca, hepsine birden sarılmakla mümkündür ancak! Bunu görmemize sebep olacak samimi, adanmış, söz ve sukutunun namusuna sahip bizden olan âlimlerimiz, fikri liderliği kuşanmış şahsiyetli ve şahsî liderlerimiz beraberliğinde ve öncülüğünde… - See more at: http://www.iktibasdergisi.com/kes-masali/#sthash.gPDeG430.dpuf