Kellesi alınacaklar listesi

İBRAHİM KARAGÜL

VAN 3.05.2014 12:18:54 0
Kellesi alınacaklar listesi
Tarih: 01.01.0001 00:00

Kellesi alınacaklar listesi

Önce kellesi alınacak kişileri belirle. Ya da o kişi bir takım 'merkezler' tarafından sana iletilmiş olsun.

Sonra bir ihbar mektubu uydur.

Daha sonra bir örgüt icat et.

Devamında kellesi alınacak kişiyi bu örgütün yöneticisi ya da mensubu göster.

Mahkemeden örgüt var gerekçesiyle dinleme izni iste. Bir mahkeme itiraz ederse dinleme kararını başka bir mahkemeden çıkar. O da olmazsa başka bir isimle dinleme kararı aldır.

Ardından bu kişinin telefonlarını, internet iletişim adreslerini takibe al.

Yıllarca bütün konuşmalarını dinle. E-maillerini takip et. Kendisiyle konuşanları da takibe al.

Konuşmalardan bir kurgu yap, senaryo yaz. Montaj diyaloglar üret.

Kellesi alınacak kişiyi yıllarca içeri tıkacak, onu savunmasız bırakacak delilleri bu konuşmalardan üret. Dosyayı hazırla.

Ardından dosyayı kendine yakın savcılara ilet ve soruşturmayı açtır. Bu arada gözaltı kararları aldır ve evlere baskın yap.

Tabi bu arada işin kamuoyu tarafı, medya boyutu da var. Bir zamanlar George Bush yönetiminin kurduğu 'stratejik etki ofisi' benzeri merkezlere haberleri hazırlat. Kendine yakın gazete ve televizyonlara servis et.

Dosya nasıl titizlikle hazırlanıyorsa kamuoyu algısını da o derece titizlikle oluştur. Daha savcının bile eline geçmeyen dosya bir takım gazeteciler eliyle çarşaf çarşaf yayınlansın.

Müthiş bir düzenek. Müthiş bir organizasyon. Müthiş bir uygulama.

Türkiye'nin siyasi elitlerinden, sermaye çevrelerinden, medya mensuplarından, kamuoyu kanaatlerini belirleyen isimlere kadar hedefinde olan, engel gördüğün herkesi bu şekilde tasfiye et.

Devlet gücünün bu şekilde kötüye kullanılmasından, istismar edilmesinden, bireylerin devlet gücü karşısında böyle savunmasız bırakılmasından daha vahim ne olabilir?

Vatandaşının yaşam hakkını, kişisel hak ve özgürlüklerini garanti altına alma yükümlülüğü öncelikli olan, bunu sağlayamadığı an meşruiyeti sorgulanan bir devlet içinde, polisten yargıya kadar bir örgüt şeması içinde çalışanların devlet gücünü bu anlamda kullanması nasıl bir tehlike oluşturuyor, farkında mısınız?

Devlet iktidarını kötüye kullananlara karşı bireysel hak ve özgürlüklerin garantisi nerede aranabilir? Devletin dışında başka bir meşruiyet kaynağı olmadığına göre bireyler hangi güce sığınabilir?

17 Aralık soruşturmasıyla ilgili takipsizlik kararını yazan Savcı Ekrem Aydın, çok ciddi bir tehlikeye işaret ediyor:

'Son yıllarda bir suç soruşturmasının başlangıcından örgütün varlığını iddia ederek soruşturmaya başlamak, delil toplamanın bir yolu olarak kullanılmaktadır. Hemen her suç soruşturmasında suçun işlenmesi için bir örgüt kurulduğu iddia edilip, mahkemelerden iletişimin tespiti ve dinlenilmesi kararları alınmakta, ancak daha sonra örgütün varlığı kanıtlanmasa bile hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen ve bu nedenle tesadüfi delil gibi kabul edilmesi gereken deliller cezaya gerekçe yapılmaktadır.'

'İletişim hürriyetinin özüne dokunmamak ve iletişim tespiti kararlarının kötüye kullanımının önünü kesmek gereğini kabul etmek zorundayız.'

'Aksi halde dağdaki çobanın dahi telefonlarının dinlendiği paranoyası ile yaşadığı bir toplum yaratırız ki, şu an ülkemizde ortaya çıkan durum aşağı yukarı budur.'

Savcı Ekrem Aydın'ın, bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasına ve devletin yükümlülüğüne yönelik müthiş cümleleri var.

17 Aralık sonrası ortaya çıkan manzarada; emniyet ve adalet mekanizmasında bir başka güç yapılanması apaçık ortaya serilmiştir. Devlet içinde devlet ortaya çıkmış, devlet gücünü bireylere karşı kullanan bir yapı tespit edilmiştir.

Bu yapının, kendi önceliklerine veya Türkiye içinde ve dışında ortak belirlediği güç çevrelerinin çıkarlarına göre, geniş bir tasfiye operasyonu planladığı, 17 Aralık'la bunu başlattığı, iç politikanın yeniden dizaynından yeni bir sermaye yapılanmasına kadar daha çok Türkiye dışı aktörlerin hesaplarına göre bir Türkiye projesi uygulamaya giriştiği ortadadır.

Bu derin darbenin her geçen gün daha vahim gerçekleri ortaya çıkmaktadır. Hedef alınan herkes bir hayali örgütün üyesi yapılmış, suçlar belirlenmiş, kişilerin gündelik yaşamları takip edilerek bu senaryoya giydirilmiştir.

Paranoya sandığımız şey gerçekten uygulanmıştır.

Türkiye'nin Başbakanı 'örgüt lideri' yapılmış, hükümet üyeleri oluşturulan örgüt şemasına yerleştirilmiş, medya ve sermaye çevreleri için de benzer örgüt şemaları oluşturulup isim listeleri belirlenmiş, hepsi için benzer dosyalar hazırlanmıştır.

Böylesi darbe dönemlerinde bile olmamıştı. Bireyler bu şekilde linç edilmemişti. Türkiye toplumu bu şekilde tehdit altında bırakılmamıştı. 28 Şubat'ta bile muhafazakar kesim için böyle bir tasfiye planlaması yapılmamıştı.

Devlet iktidarının ve gücünün, meşru olmayan bir çevrenin ya da güç oluşumunun eline geçmesi kadar tehlikeli bir şey olamaz bir ülke için.

Türkiye bunu gördü. Gün geçtikçe tablonun daha vahim boyutları ortaya çıkıyor. Sanırım henüz gerçeğin ürkütücü yönleri kamuoyu tarafından bilinmiyor. Ama bilinecek, öyle sanıyorum.

O ihbar mektuplarının kimler tarafından hazırlandığı, o takiplerin kimler adına yapıldığı, o soruşturmaların ve mahkeme kararlarının hangi eller tarafından organize edildiği ve dahası nasıl bir Türkiye projesi hazırlandığı ortaya serilecek.

Artık sonrasında buna darbe mi denir, vatana ihanet mi denir millet karar verecek.

17 aralık bir komploydu ve ardından çok daha büyükleri, çok daha yıkıcı olanları, çok daha fazla insanı hapislere dolduracak olanları gelecekti.

Yolsuzluk ya da hukuksuzluk bireysel boyutlarıyla ele alındığında bir adalet arayışı olur. Ama bunu bir cephenin bir kesimi tasfiyesine odaklayıp örgütsel şemalar oluşturduğunuzda bu Türkiye'ye yönelen bir tehdide dönüşür.

Nitekim böyle bir tehditle yüzleşti Türkiye ve o tehdit devam ediyor.

Bireyler kadar devlet ve ülke de bu tehdidin hedefinde.