KADIN ALEYHİNE İŞLER

MÜFTÜLÜKLERDE NİKAH MESELESİ

VAN 6.08.2017 10:19:37 0
KADIN ALEYHİNE İŞLER
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kadın dindarlığına yüklenen anlam erkeklere göre kat kat fazlalaşıyor. Erkekler Allah’ın imtiyazlı temiz kulları ilan ediliyor. Erkeklerin nargile ya da  sigarayı içme sebepleri sorgulanmazken, başörtü takan kadınların durumu farklılaşıyor. Böyle birisi sigara içiyorsa illa ki öteki birilerine(?) mesaj vermek için içiyor. 
Yenişafak/Ayşe BÖHÜRLER
Olaylar karşısında serin olmak gerekiyor. İnsan gençken bunu idrak edemiyor. Heyecanla her şey hemen olmalıymış diye düşünürken hayat bir belletmen olarak öğretiyor ki; insanları da olayları da olgunlaştırmak için beklemek gerekiyor.
Yıllardır kadın meseleleri üzerine yazar çizerim, dinlerim, okurum. Bizim camianın erkeklerinin bu meseleler üzerine görüşlerini de yakından bilirim.
Pek çok konuda değiştiler de, kadın meselesi söz konusu olduğunda nedense değişim eğrileri pek bir cılız kaldı. Elbette değişim zor ve zaman alacak bir şey! Konunun psikolojik, kültürel ve sosyal boyutları var. Elbette bir de karakterleri, eğitimleri var. Bu çok etkenli tabloda onları anlayışla karşılamak lazım derken yine de hayret edemeden kendimi alamıyorum.
Hele de kadın hakları konusunda birçok çalışmaya destek veren, kadın kuruluşlarını teşvik eden, bu konularda kadınlar lehine bakış geliştirebilen bir din adamından bu satırları okuyunca doğrusu şaşırdım.
Sıradan hayatın içinden insanların bu alanda değişime karşı direnmelerinin pek çok sebebi olabilir elbette. Bir defa statüko her daim daha konformist daha kolay, bildik, alışıldıktır. Alışkanlıkları besler. Ama buna karşı her zaman yeni bir bakış açısı geliştirmeyi savunan bir din adamından böylesi yorumlar gelince üzüldüm doğrusu.
Bu yazı Hayreddin Karaman Hoca’nın yine bu ayda bu tarihlerde ama 2011 yılında yazdığı bir yazıyı çağrıştırdı bana.
“Tahammül mü hoş görmek mi?” başlığı ile yayımlanan yazıda Karaman Hoca bir Müslümanın çok kültürlü, çok dinli bir toplumda nasıl yaşayacağını anlatırken, bir Müslümanın bunlara ancak tahammül gösterebileceğini ve onlardan “tebessümünü esirgeyeceğini” söyleyen bir yazı kaleme almıştı. “Başörtülü ama sigara içen kadınlar” için söylediği sözler de bu yaklaşımından farksız.
“Başörtüsü takmak” üzerine fazlasıyla anlam yükleniyor.
Kadın dindarlığına yüklenen anlam erkeklere göre kat kat fazlalaşıyor. Erkekler Allah’ın imtiyazlı temiz kulları ilan ediliyor.
Erkeklerin nargile ya da  sigarayı içme sebepleri sorgulanmazken, başörtü takan kadınların durumu farklılaşıyor. Böyle birisi sigara içiyorsa illa ki öteki birilerine(?) mesaj vermek için içiyor.
O kadar özgüvensiz ve o kadar şuursuz ki ulvi bir amaçla başını örtüyor ama kadınca dürtülerine de mani olamıyor işte!
Doğrusu nereden tutarsan tut mantıksız, anlamsız, tutarsız ve de haksız. Hocamı severim, kadınlardan bir özür borcu olduğuna ve helallik istemesi gerektiğine inanıyorum. Son derece kötü bir üslupla bir niyet okuma, had bildirme ve yargılama içerdiğine inanıyorum.
Ve üstelik de birçok genç insanda daha fazla reaksiyona sebep olacak kadar da kışkırtıcı bir ifade.
Ama en önemlisi nereden bakarsak bakalım kadınlara ve özellikle başörtülü kadınlara karşı ayırımcı ve (çağrışımları itibarıyla da) kötü bir bakış açısını yansıtıyor.
Müslümanca yaşamak üzerine gençlere söyleyecek başka sözlerimiz olmalıydı.
Kadın ve çocuklara yönelik istismarlar, faili kim ve ne olursa olsun mutlaka cezalandırılmalı. Bu konuda medyada çıkan “fail” üzerinden suça bakan (mesela imam olması, mesela öğretmen olması gibi) yaklaşımların, suçu değil de failin kimliğini tartışmaya açmasını yanlış buluyorum.
Failin suçunu değil de kimliğini tartıştığımız anda ise taraflar olmaması gereken şekilde ortaya çıkıyor.
Böylece kolektif biçimde ortak tavır alacağımız, aynı çizgide hizalanmamız gereken suçlar karşısında bile bir ortak tutum ortaya koyamıyoruz.
MÜFTÜLÜKLERDE NİKAH MESELESİ
Efendim müftülüklerde nikah meselesine ben de karşı çıkanlardanım. Her şeyden önce Türk toplumunun “doğru beyan” yapacak kadar olgunlaşmadığını düşünüyorum. Bir ikinci itiraz sebebim de bu konunun kadın aleyhinde istismar edilme riskinin yüksek olması. Diğer taraftan evlilik sosyal tarafıyla resim tarafıyla ciddi bir kurum. Öyle kolay kolay evlenip boşanılmıyor. Bu da her iki tarafa da kırk kez düşünme sorumluluğu yüklüyor.
Müftülüklerde nikah hadisesi bu ciddiyeti zedeleyecek ve kadın aleyhine pek çok olumsuz sonuçlar çıkaracaktır. Erkeklerin işine yarayacağına eminim. Ama kadınların istismarını hızlandıracaktır. Yetkililerin bu toplumun sosyo-kültürel yapısına göre konuyu yeniden düşünmelerini öneririm.