İsrafil Balcı: Kadınlar fetva verebilir!

Prof. Dr. İsrafil Balcı, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına atanan ilk kadın başkan yardımcısıyla ilgili Hilal Haber'e önemli açıklamalarda bulundu. Balcı, 'Müftü fetva veren anlamındadır. Fetva veren kişidir. Fetva vermek için

VAN 22.11.2017 08:43:02 0
İsrafil Balcı: Kadınlar fetva verebilir!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İşte o sözleri:
 
Diyanet İşleri Başkanlığı yardımcılığına bir kadının atanması son derece yerinde, isabetli buluyorum. hatta geç kalınmış bir uygulama, keşke daha önceden olsaydı. Benim öteden beri hep düşüncem şu olmuştur; İslam tarihi veya bizim geleneksel dindar bakış açımız hep erkek egemen söylem üzerinden gelişmiştir ve bunun sürekli sancılarını çeken bir kişiyim. O nedenle de kadınların en az erkekler kadar din hakkında söz sahibi olduklarını, olmaları gerektiğini savunan birisiyim. Kaldı ki zaten İslam’ın erken döneminde müminlerin annesi  başta Hz. Aişe validemiz olmak üzere peygamberimizin eşleri ,sahabe eşleri doğrudan fetva veren konumdaydılar. 
 
"KADINLAR DA FETVA VEREBİLİR"
 
Müftü fetva veren anlamındadır. Fetva veren kişidir. Fetva vermek için mutlaka erkek olmak gerekmiyor. Dolayısıyla da buradan mefhumu muhaliften alırsanız kadınlarımızda çok rahatlıkla kendilerini geliştirip fetva verebilirler. Fetva konusunda yetkindirler.  Bunun örneğinin bizatihi peygamberimizin eşleri ve sahabelerimizin eşleri üzerinden görüyoruz.
 
İslam tarihinde küçük küçük örnekleri de vardır. Kadınlar da zaman zaman fetva vermişlerdir veya bazı bilge kadınlarımız var ama son derece silik, dolayısıyla bu da erkek egemen bakış arasında kadın adeta indirek konumuna getirilmiştir. O yüzden de bu uygulamayı da son derece doğru buluyorum.
 
Umarım bundan sonra daha da artarak gelişir. Hatta ve hatta neden bir kadın müftümüz olmasın ki… Şimdi insanımız hemen şöyle yorumlayabilir. Kadın müftü imam olma vs. bunlar gündeme gelebilir. Müftünün namaz kıldırma gibi bir görevi yoktur yani görevlerinden birisidir ama yoktur ama asıl konumu fetva vermektir. Dolayısıyla da karar organı olarak çok rahatlıkla kadınlarımıza da bu alan açılabilir ve son derece de yerinde olur.
 
İslam’da kadının yeri
 
İslam’da kadının yeri maalesef geleneksel söylem üzerinden bakınca son derece kötü konumdadır. Ama bu İslam’dan kaynaklı bir problem değil, Müslümanlardan kaynaklı bir problemdir ve daha çok da klasik Arap bakış açısının kadına karşı olumsuz  tutumu burada etkili olmuş ve Arap’ın kadına yönelik olumsuz bakış açısı adeta din gibi telakki edilmiş, dinleştirilmiş ve bunun üzerinden kadın olumsuz konumda gösterilir hep.  Bana göre kesinlikle peygamberimize iftiradır. Birçok  hadis adı altında kadını aşağılayan, onu ötekileştiren, onu ikinci sınıf muamelesine tabi tutan söylem geliştirilmiştir. Siyerci olarak ben bunların kesinlikle Resulullah’a iftira olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kur’an kadına veya erkeğe göre bir ayrım yapmamıştır. Ya Eyühellezine amenü diye başlar ayetler. Ey inananlar diye başlar, birçok ayet böyledir. Bunların söylemi kadına veya erkeğe karşı bir ayrımı olmadığının en somut en net ifadesidir. 
 
İslam’da kadının yeri, erkeğin yeri neresi ise kadının yeri de odur.  Her ne kadar “er ricalü kavvamune alen nisa” diye bir şeyden hareketle olumsuz bir bakış açısı varsa da buradaki o fiziki anlamındaki erkeğin  daha güçlü olmasıyla alakalı hususu getirip de kadını ikinci sınıfta gören uygulamanın referans olarak göstermek, bu da vahye yapılacak en büyük ihanetlerden birisidir. Hatta ve hatta yapılmış ihanetlerden birisidir. Dolayısıyla kadının yeri son derece net ve kesindir. İslam Arap toplumundaki kadına karşı olumsuz bakış açısını tanzim eder, düzenleyen ve bu konuda hukuka statü kazandıran bir din. Malumunuz İslam aslında “şer’u men kablena” öncekilerin şeriatini de  benimseyen bir kitap yani  Kur’an. Hatta ve hatta Kur’an’ın yüzde 70-75’, şeriatların devamıdır. İslam’ın burada özgün olarak buraya getirdiği prensiplerden birisi kadına karşı olumsuz bakış açısını ortadan kaldırıp ona hem toplumsal bazda hukuki statü kazandırmak hem de onu laik olduğu yere taşımak bağlamında kadına verdiği haklardır. Bu nedenle de kadın ve erkek diye ayrım yapmak vahye ve Resullülah’ın uygulamasına, siretine yapılabilecek en büyük ihanettir.
 
Hilal Haber