İslamoğlu: Gülen Hocaefendi'ye dedim ki...

Mustafa İslamoğlu bu haftaki hutbesinde Ahmet Taşgetiren'in bahsettiği görüşme ile ilgili açıklamalarda bulundu. İşte Mustafa İslamoğlu o konuşması:

VAN 5.01.2014 11:16:45 0
İslamoğlu: Gülen Hocaefendi
Tarih: 01.01.0001 00:00

Hutbem; Hocaefendi ile görüşmem konusunda, zaruri bir açıklama... 

Geçtiğimiz hafta sevdiğim ve takdir ettiğim gazetecilerden Ahmet Taşgetiren beyefendi, kanal 24 de bir açıklama yapar. 
Bendenizin Hocaefendi'ye söylediğim sözlerden bir demet orda dile getirir Elif Çakır Hanımefendi'nin programında. 

O günden beri tabiri caizse telefonlarım susumuyor. E-mail'lerim durmuyor 'hocam nedir bunun aslı, niye açıklama yapmıyorsunuz' bazen de ithama varan şeyler geliyor, dolayısıyla bugün burada hutbemi bu görüşmeyi size aktarmaya karar verdim. 

Ahmet Taşgetiren beyefendi nereden duydu bilmiyorum. 



Verdiği bilgi doğru, fakat ben yakın çevrem dışında kimseye söylemedim. 

2009 yılında yapılan bir görüşmeydi. 

Hoş, görüşmemden sonra görüşmenin en ayrıntılı noktalarını gördüm. 

Oradan birileri servis etmişe benziyor. 

Bahusus, gizlediğim bir görüşme değildi. 

Baş başa görüştüğüm için açıklamamayı edebe uygundur diye düşündüm. 

Ahmet Taşgetiren beyefendinin kanal 24 de yaptığı bu kısmi açıklamanın arka planını oluşturan olay, tam da bu minberde başladı. 

2005 yılında Hocaefendi ve cemaati aleyhine üç cd'lik bir paket binlerce belki onbinlerce dağıtıldı. 

Dağıtanda bir tarikatın mensupları. 

Ve bana da geldi bu cdler. 

İnsaf sınırlarını zorlayan şeyler gördüm. 

Bu tip yollarla bu tip üslup ve usullerle birbirine bir şey söylemeyi doğru bulmuyorum. 

Eleştirebilirsiniz ama bunun bir üslubu var. 

Sigarayı eleştiren, kafayı çeken olmamalı. 

Yarı deliyi eleştiren, zırdeli olmamalı. 

Nafile kılmayanı eleştiren binamaz olmamalı. 

Sırtı açığı eleştiren başka tarafı açık olmamalı. 

Bunun üzerine 'insaf dinin yarısıdır' diye bir hutbe okudum. Okudum derken yazılı metin düşünmeyin. Türkçede okumak hitap etmektir duyurmaktır bildirmektir. 

O günlerde köşe yazımda da 'insaf dinin yarısıdır' diye bir makale yazdım. 

Bunun üzerine bu makalem ve hutbem Hocaefendiye, Pensilvanya'ya gitmiş. 

Hutbeyi izledikten sonra bir mektup yazmış Hocaefendi. 

Şahid olsun diye söylüyorum Hamdullah Öztürk beyefendi, Güney Amerika imamı olduğunu bildiğim güzel bir kardeş mektup getirdi. 

Bende nezaketen bir mektup yazdım. 

2006 da Amerikaya gittim. 

2 3 yılda bir Amerikaya giderim. 

Kariyer amacıyla gidenlerin kurduğu wisdomnet yani hikmetnet birliğinin davetine 2000 den beri icabet ederim, ribatlarına katılırım. 

Böyle bir program için Amerika'daydım. 

2006 yılında Hocaefendiyle görüşmek istedim ve bölgedeki imama ilettim. 
'Müsait değil' diye bir cevap geldi. 

2009 yılında Amerika'ya wisdomnetin programına katıldığımda bu randevu talebimiz duyulmuş, hocaefendi bunu duymuş hatta yanındaki insanların deyimleriyle köpürmüş kızmış, 

İsmail Büyükçelebi Bey'i yollamış, 

kaldığım yere 2 saatten kısa sürede özürle geldi. 

Büyük bir nezaketle Hocaefendi eğer bir zaman ayırabilirse dedi ve gittim. 

Ayak ucunda sote bi yerde manzara nedir ne oluyor göreyim istedim Hocaefendi izin vermedi. 

Mikrofonu fakire taktılar. 

Sorular soruldu vs. 

Gönlümden Hocaefendiyle görüşmek istemem yanlışlardan bir kısmını söylemekti ve dile getirdim. 

Bir de döndükten sonra bir mektup yazdım 4 maddede özetleyen yanlış, hatalı bulduğum yapmaması gerektiğini düşündüğüm sıkıntıları sıraladım. 

Bir dostum dedi ki; 'ne yapıyorsun adamı götürürler' 

Dedim nasıl götürüyor? Ben müminim, karşımdaki de mümin. 

Bir kişi; Yanlış bulduğu şeyleri söylemeyecekse, söylediğinde götürürler adamı, derlerse yanlışlar nasıl düzelecek? 
'Ben bilmem söylemiş olayım dedi' 

Neydi dile getirdiklerim? 
Bir kısmını sizinle paylaşabilirim, 
Tv'ye düştü çünkü 

Allah bu memlekette sizin cemaate bir ağabeylik görevi verdi. Bu memleketin anası yok, babası yok, öksüz ve yetim. 
Müslümanlara Allah bir imkan açtı ve ağabeylik verdi. 

Fakat bu ağabey öyle bir ağabey ki obez! Kardeşlerinin önünde ne buluyorsa götürüyor. 
Kendisinin ekmeğini bölüp diğer kardeşlerine vermesi gerekirken onun ekmeğini alıyor bu obez Hocam. 

Bu ağabeyi doyurmak mümkün değil, 99 koyunu var o bir koyuna da göz dikiyor. 

Kötü bişey mi söyledim dostlar? 

Ben böyle gördüm bulunduğum yerden. Belki ben yanılmış olabilirim 
Başka şikayetim; 

Cemaat bir çıkar şebekesi gibi hareket ediyor. 

Bu da rakiplerinde hased ve kini çoğaltıyor. 

Dolayısıyla gücü ve kuvveti yönetemiyor. 

Rakipleri üzerinde ters etki yapıyor. 

Müslümanlar arasına münaferet doğuruyor. 

Bu iyi gidiş değil dedim. 

Bir kaç madde daha ekleyip söyledim. 

Gayet nazik ve edepli bir şekilde. 

Aksi söz konusu olamaz beni bilenler bilir en ağır hakaretim 'dengesiz'dir 

Ama ne oldu sonunda? 

Ben anlatmayacağım olanları! 

Başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi! 

Hocaefendi son derece nazikti, Hatta ne emredersiniz dediğini bugün gibi hatırlıyorum. Böyle bir karşılık beklemezdim şahsen ne diyebilirim ki? 

Dolayısıyla siz daha iyi bilirsiniz dedim Gördüğüm bunlar, bu manada görüşme bundan ibaret. 

Dolayısıyla bugün spekülasyona dönüşmemesi oluşmaması için şahitlerimi de söyledim, mektupları getirenlerden bir diğeri de Cemal Uşşak bey kardeşim, bunlar yaşayan insanlar dolayısıyla olay bunlardan ibarettir kamuoyuna saygıyla arz ederim.




İSLAMİGÜNDEM