İslamiyet Doğru Anlaşılmalı

Sevtap Mendi

VAN 18.11.2017 10:25:02 0
İslamiyet Doğru Anlaşılmalı
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Sorgulamıyoruz, okumuyoruz, araştırmıyoruz, doğruyu yanlıştan ayıklayabilen seçici bir akla sahip olamıyoruz. Atatürkçü, dinci, sağcı, solcu, sonunda –cı, -cü eklerinin bulunduğu fanatizmle ideolojilerin kurbanı oluyoruz.

 

Tarihi olayları objektif değerlendirebilmemiz, hatalardan ders çıkarabilmemiz, faydalı olanı alıp, geliştirebilmemiz gerekirken, geçmişin donuk tablosunu olduğu gibi günümüze taşıyoruz, yerimizde sayıklıyoruz.

 

Türkiye cumhuriyeti tarihi boyunca dincilik ve laiklik üzerinden din düşmanlığı ve Atatürk düşmanlığı yapanlar toplumu bölme, çatıştırma ve kalkınmayı önleme anlamında aynı değirmene su taşımışlardır.

 

Her iki kesimde islamiyetin ve laikliğin ne olduğunu doğru dürüst anlamadan, tanımadan içi boş bir holiganlığın peşinden sürüklenmişlerdir ve hala da sürüklenmektedirler.

 

Toplumsal alanda inanç özgürlüğünün korunması adına ‘’din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması’’ olarak tanımlanan laiklik; bizim ülkemizde diyanet kurumu ile devletin dini denetim altına alması ve dinin sosyal alandan uzaklaştırılarak vicdanlara hapsedilmesi olarak uygulanmıştır; tarihte yaşananlar bu uygulamalara şahittir.

 

Bu coğrafyada kendilerini dindar olarak tanımlayan akletme, gelişim ve kalkınma düşmanı tarikatler ile gelenekçi dinciler ise hurafelere ve gericiliğe dayanan inançlarını islamiyete mal ederek Müslümanlık adına kötü bir örneklik oluşturmuşlardır.

 

Sonuçta laik ve dinci her iki kesim de geleneksel dindarlığı İslamiyet zannetme ve islamiyeti gerçek kaynağı olan Kur'an'dan öğrenmeme noktasında, milleti kamplara ayırmada aynı zihniyete sahip olmuşlardır.

 

Bu gün iktidarın Atatürkçüleri de kucaklamaya çalışan yaklaşımları adaletli bir tavır olarak takdire şayandır. Fakat asıl mesele bu toplumun İslamiyet hususunda doğru bilinçlenebilmesi meselesidir. İslamiyetin milleti geri kalmışlığa mahkum etmeyen, akletmeyi, sorgulamayı, üretmeyi ve toplumsal gelişimi önceleyen, din istismarı ile mücadele eden, adalete ve liyakate önem veren ahlaki felsefesi bilinmeden ve uygulanmadan İslamiyet doğru anlaşılamaz.

 

İslamiyet doğru anlaşılmadıkça, devletin diyanet kurumlarında, imam hatiplerinde ve ilahiyat fakültelerinde Kur'an eksenli gerçek İslamiyet anlatılmadıkça hem dini sömürü aracı olarak kullananlar hem de islamiyete düşman olanlar sürüp gidecektir. Bu kavga siyasi liderlerin talimatlarıyla son bulmaz, bu tip yaklaşımlar siyasetin eteğine takılarak geçinenlere sahte bir maske olur, münafık tipler üretir o kadar…