İran'da Neler Oluyor?

Ejder Aşit

VAN 3.01.2018 16:34:51 0
İran
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İran’da yüksek enflasyon, vergi artışı düzenlemesi, zamlar ve hayat pahalılığı halkı sokaklara döktü. 28 Aralık’ta Meşhed’de bir grup göstericinin başlattığı protesto, dalga dalga bütün şehirlere yayılıyor ve hükümet ise gösterileri yatıştırmakta aciz kalıyor.

 

Ortadoğu’daki Suriye iç savaşının yıllara yayılması, Mısır’daki askeri darbe, Yemen ile Suudi Arabistan arasındaki mezhebi çatışmalar, Katar’ın Arap devletlerince Amerikan direktifi ile ablukaya alınması, bölgede aktif siyaset yürüten ve liderliğe oynayan Türkiye ile İran gibi güçlü devletleri uzak-yakın ittifaklar kurmaya, yandaş bulmaya, yanaşmaya, diplomatik ilişkileri üst seviyeye çıkarmaya zorladı.

 

ABD ile Batı devletlerinin ikiyüzlü sinsi politikalarına Siyonist İsrail’in umursamaz saldırgan tutumu da eklenince, bu devletler savunma sanayisine daha fazla yatırım yapmaya başladı. Rutin dışı bu harcamalar, savunma sanayi fonuna yeni kaynaklar arayışını gerektirdi ve halklarına vergi düzenlemesi ile zam olarak yansıdı.

 

İran özelinde olayları tahlil edecek olursak, 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ahmedinejad’ın oyların sayımında usulsüzlük yaptığı iddiası muhalefeti sokaklara dökmüş, hükümet gösterileri kanlı bir şekilde bastırmış, muhalefeti sindirerek durdurabilmiş, halkın muhalefet üzerinden yönetimde kendini ifade etme özgürlüğünün elinden alınmıştır. Tabii bu, halk üzerinde derin bir yara bırakmıştır.

 

Ayrıca İran’ın devlet politikası olarak Ortadoğu’da Şii hilali oluşturma emeli, büyük bir azim ve kararlılıkla sürüyor. Bütçesinin bir kısmını zorunlu olarak bu emelin gerçekleşmesine harcıyor ve fikirsel birliktelikte bulunduğu örgütlere para aktarıyor. Suriye’de Haşdi Şa’bi, Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler, Filistin’de İslami Cihat, bildiğimiz ve tanıdığımız Şii tandanslı örgütlerdir.

 

Buna ek olarak, Avrupa devletlerinin İran merkez bankasını ambargo kapsamına alması ve bazı İranlı iş adamlarının banka hesaplarının bloke edilip ihracatlarının engellenmesi, yurt dışı faaliyetlerinin durdurulması da olayları tetikledi. Şimdi Abd’de yürütülen Rıza Sarraf dosyasını bu kapsamda ele alabiliriz.

 

Gösteriler halk patlamasıdır. Yabancı ajanların gösterilere karışmasıyla, rejim değişimine eviriliyor. Pusuda bekleyen birçok rejim muhalifi bunu fırsata çevirmek istiyor. Atılan sloganlar ve kadınların başörtülerini çıkarıp sallaması, askeriyeyi kışkırtmaya yönelik provokatif hareketlerdir. Çünkü dökülecek her damla kan, öfkeleri kudurtacak, halkın haklı davasına gölge düşürecek, dış odakların İran’ın iç işlerine karışmasının önünü açıp müdahaleyi kolaylaştıracaktır.

 

Dini lider Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ruhani’nin açıklamalarına bakıldığında siyasi basiretsizlik görülüyor. İran halkının silahlardan korkmadığını unutmuş olsalar gerek. Şahın devrilmesinde 100 bin kişi hayatını vermişti. Sanırım olmayan bir muhalefetten dolayı ikna ve inandırıcılıkları kalmadı.

 

ABD ve Siyonist İsrail’in yaptığı tahrik edici açıklamalarına bakıldığında, bu açıklamalar, Arap baharında olduğu gibi dahli olmadıkları bir olaya eklemlenme amacı taşıyor. Yarayı kaşıdıkça kanamasını ve zayıf düşürüp Suriye, Irak ve Afganistan gibi uydu devletler oluşturmayı amaçlıyorlar.

 

İran’daki olayların Türkiye’deki ‘Gezi olayları’ arasında büyük benzerlikler var. Şayet İran yönetimi gezi olaylarında ders çıkarabilseydi ve bölge kaderinin bir olduğunu görebilseydi, aynı hataya düşmez, çözüm noktasında daha yapıcı davranabilir, isyancı yaftasıyla ötekileştirme yapmaz, ajanların cirit atmasına fırsat vermezdi.

 

Sonuç itibariyle İran hükümeti, muhalefeti diriltip Şii Hilali emelinden vazgeçmeli, halkına yönelip barışmalıdır. Yoksa ABD’nin Ortadoğu’da silahlandırdığı örgütler yarın silahlarını onlara dikecek, muhalif bir devlet daha istikrarsızlığa sürüklenecektir.