İran Sınırı'ndaki Ölümler'de Rakam Çelişkisi - Van Haberleri

Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu'nun Van Valiliği ve Çaldıran Kaymakamlığı'ndan talep ettiği resmi verilerin farklılıklar içermesi üzerine Komisyon, sınır ölümlerinin gerçek bilançosunu ortaya çıkarmak için çalışma başlattı.

VAN 19.09.2013 11:27:59 0
İran Sınırı
Tarih: 01.01.0001 00:00
Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu, son 10 yıl içinde Van-İran sınır hattında sınır ticareti yapan yurttaşların Türk ve İran askerince vurularak öldürülmesine ilişkin farklı kurumlardan edindikleri verilerin birbirini tutmadığını görünce, gerçek bilançoyu ortaya çıkarmaya üzere çalışma başlattı.

Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu'nda yer alan Avukat Nazvan Mızrak, sınır hattında vurularak katledilenler ve yaralananlar üzerine yaptıkları araştırmalarda, devletin 2 ayrı resmi kurumundan kendilerine gelen verilen birbirini tutmadığını söyledi. Bunun için Van ve İran sınır hattında sıkça görülen ölüm ve yaralanmalar üzerine çalışma yürüttüklerini belirten Mızrak, çalışma neticesinde son 10 yıl içerisinde meydana gelen insan hakları ihlallerini tespit etmeyi amaçladıklarını söyledi. Mızrak, proje kapsamında İnsan Hakları Komisyonu olarak Van'daki 4 kaymakamlığa, Van Cumhuriyet Savcılığına, Van Valiliği'ne ve BDP'ye, Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde dilekçeli başvuruda bulunduklarını dile getirdi. 


Yaptıkları başvurular doğrultusunda Çaldıran İlçe Kaymakamlığı, Van Valiliği ve BDP'den cevap geldiğini ve bunlardan Çaldıran Kaymakamlığı'nın kendilerine sadece 2008 yılından itibaren yaşanan sınır olaylarını gönderdiğini söyleyen Mızrak, "Bizim projeyi hazırlamamıza, resmi makamlardan gelen bilgilerde farklılıklar olması neden oldu. Gerçek sayının aslında ne kadar büyük olduğunu fark edince kamuoyunda bu konuda bir hassasiyet ve duyarlılık oluşacağını düşündüğümüz için bu projeyi hazırladık. Proje amacına ulaştığı taktirde son 10 yılda sınırda yaşanan hak ihlallerinin kesin ölü ve yaralı sayısına ulaşacağımızı planlıyoruz. Projenin ön taslağını oluşturmak için yaptığımız saha çalışması ve resmi kurumlardan aldığımız veriler sonucunda son 10 yılda Türkiye-İran sınırında toplam ölü ve yaralı sayısının 120'den daha fazla olduğu sonucuna ulaştık. Projemize fon bulduğumuz takdirde, sonuçlandıracağımız projede gerçek rakamların ortaya çıkacağını ve bu konuda daha fazla duyarlılık oluşacağını düşünüyoruz" diye konuştu.

'Resmi kurumların verileri birbirini tutmuyor'

BDP'nin daha önce hazırladığı raporu kendilerine gönderdiğini aktaran Mızrak, "BDP'nin hazırladığı rapora göre, 2003-2013 yılları arasında Van-İran sınır hattında 58 ölü ve 75 yaralı yurttaş var. Bunlar sadece Türk vatandaşı değil, İran vatandaşı olanlar da var. Çaldıran Kaymakamlığı'nın bize gönderdiği bilgide, 2008-2013 yılları arasında 5 ölü, 5 yaralı olduğu belirtildi. Valiliğin bize sunduğu dilekçede 2003-2013 arası 40 ölü, 52 yaralı olduğuna ilişkin bir bilgi. Bunlardan Çaldıran'da 2008-2013 yılları arasında biri yaşamını yitiren 2'si de yaralanan 3 yurttaşın bilgisi yer almıyor. Burada 2 tane resmi kurumun bize verdiği cevapta dahi farklılıklar olduğunu gördüğümüz için bu hususun projelendirilmesi gerektiğini ve bunun üzerinde ciddi bir çalışmanın yapılması gerektiğine komisyon olarak karar verdik. Bunun çalışmasını yapmak için bir proje taslağı hazırladık. Proje taslağında şimdiye kadar saha çalışmaları, Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde yazdığımız dilekçeler ve daha önce Baro'ya yapılan başvuruları derleyerek şimdilik ulaştığımız ölü ve yaralı sayılarını proje taslağında sunduk. Bu projenin amacını, projenin sonucunda yapılacak olan konferans, proje sonunda hazırlanacak raporları ve içeriğini 3 sivil toplum kuruluşuna gönderdik. Buralardan projelere cevap bekliyoruz. Cevap gelince projemizi resmi olarak uygulamaya koyacağız. Bu şekilde bilimsel bir veri ortaya çıkararak sınırda ölümlerin ne kadar çok olduğunu kamuoyu ile paylaşacağız. Daha sonra yaşanan sınır ölümlerinin önüne nasıl geçilebileceğine dair projelerde üretmeye çalışacağız" dedi. 

'Türk askeri sınırda insanları vurup sınırın diğer tarafına atıyor' iddiası

Araştırmalarında sınır köylerinde kalan yurttaşların yaşanan ölümler üzerine çok ciddi iddiaları olduğunu ifade eden Mızrak, "Bunların en önemlisi ve dikkat çekici olanı, Türk askerlerinin ateş ettikleri insanlardan ölenlerin sınırın diğer tarafına çekilerek İran askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldüklerinin gösterilmeye çalışıldığını belirttiler. Türk askerlerince öldürülmelerine rağmen, 'İran askerleri öldürüyor' diye Türk askeri tarafından açıklamaların yapıldığını köylüler söyledi. Bunun yanında sınırdaki Türk askerlerinin 'Biz istersek sizi İran askerlerinin mermileriyle öldürürüz. Ve vücudunuzdan çıkacak İran askerlerine ait mermi çekirdeğiyle hiç kimse bizim sizi öldürdüğümüz düşünmez. Siz neye güvenerek basın ve sivil toplum örgütlerini buralara topluyorsunuz' şeklinde tehditkar söylemleri olduğu yönünde köylülerin bize açıklamaları oldu. Bu iddiaların gerçek olup olmamasının önemli olduğu kadar köylülerin devletin askerlerine yönelik güvensizliği de raporu oluşturan komisyon üyeleri olarak bizi tedirgin etti. Sonuçta güvenlik güçlerinin amacı sınırda yaşayan insanları korumakken, vatandaşların askerlere karşı güvensiz tavırları tüm toplum olarak sorgulamamız gereken bir nokta" diye belirtti. 

Amaç kamuoyunu bilgilendirmek

Baro İnsan Hakları Komisyonu olarak sınır ölümleri üzerine yaptıkları çalışmanın amacının sınırda her ay 2-3 kez meydana gelen bu tarz vakaların kamuoyuna sunulması ve kamuoyunun bu konuda dikkatinin çekilmesi olduğunu kaydeden Mızrak, "Bu doğrultuda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak için bu çalışmayı başlattık" dedi. Gerekli yasal düzenlemelere de değinen Mızrak, "Sınırda yaşayan insanların yüzyıllardır ticaret olarak gördüğü bu eylemler, Türk Ceza Kanunu'na göre kaçakçılık suçuyla cezalandırılması sonucu insanlar geçim kaynaklarını yasal yollardan sağlayamamaya başladılar. Ticaret dışında tarım ve hayvancılıkla geçinen insanlar topraklara mayın döşenmesi ve köylerin yakılıp yıkılması sonucu hayvanların telef olması nedeniyle bu imkanları da kaybettikleri için sınır ticaretine tekrar başladılar. Ancak sınır kapılarının açık olmamasından kaynaklı ticaret yapılamıyor ve insanlar Türk Ceza Kanunu'na göre kaçak ticarete yöneldiler. Zaten burada sınır ticareti adı altında insanlar ticaret yapıyor. Ancak sınır ticaretinde mallar çok sınırlı. Ticareti yapılan malların türü sınırlı olduğu gibi miktarı da sınırlı ve elde edilecek kazanca yönelikte bir sınırlama getirilmiş. Bu sınırlamalar nedeniyle de köylü halk yeterince ticaret yapamıyor ve ticaretten geçimini sağlayacak kazancı elde edemiyor. Resmi olarak sınırdan en önemli ticaret ürünü mazot gibi şeyler gümrükten geçirilmesi yasak olduğu için geçirilemiyor. Bu durumda da halk mazot ve diğer ticaretini kaçak yollarla yürütmeye çalışıyor. Kendileri veya askerlerin yardımıyla açılan sınır tellerinden geçiriyorlar, ama sınırda çoğu zaman askerlerin açtığı ateş sonucunda ya yaralanıyor ya da yaşamını yitiriyor" diye konuştu.

KAYNAK : YUKSEKOVAHABER