İmralı ile başlatılan süreci KCK bitirebilir mi?

Demirtaş’ın çağrısından bile tehlikeliydi!

VAN 14.07.2015 14:09:20 0
İmralı ile başlatılan süreci KCK bitirebilir mi?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kırk yılı aşkın süredir devam eden PKK sorunu çok can aldı. AK Parti iktidara geldikten sonra sonunun çözümü adına “analar ağlamasın” diyerek 2005 yılında Demokratik Açılım Süreci’ni başlattı. PKK’nın sürece dahil edilmesi gerektiğinin elbette bilincindeydi; ancak o dönemdeki konjonktür gereği İmralı’nın hiçbir koşulda muhatap alınmayacağı söylenmişti. Ardından gizli olarak gerçekleştirilen Oslo görüşmeleriyle kanın akması durdurulmak istense de yürütülen bu süreç Paralel yapı tarafından ortaya çıkarıldı. Daha önceki hükümetler döneminde de benzer görüşmelerin yapıldığı çok iyi bilindiği halde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ifadeye çağrıldı. Böylelikle barış girişimleri yeniden sekteye uğratıldı. 2013 yılında başlatılan çözüm sürecinde ise muhatap İmralı’ydı ve bu kez görüşmeler tüm şeffaflığıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
Silahların susmasıyla oluşan çatışmasızlık ortamı zaman zaman baltalanmaya çalışılsa da günümüze kadar halk çözüm sürecine sahip çıktı.
Ne var ki, HDP Genel Başkanı Demirtaş’ın çağrısı üzerine Kobani bahanesi ile çıkarılan olaylarda 50 kişinin yaşamını yitirmesi, 7 Haziran seçimleriyle sonrasında kullanılan kötü dil, birbirinden farklı açıklamalar ve dış güçlerin desteğiyle Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulması hayallerine omuz veren PKK’nın, şimdiye kadar bırakmadığı silahını da eline alarak Türkiye sınırından girme girişimleri ülkeyi gerdi.
Bunlarla da yetinilmedi!
KCK, yaptığı açıklama ile ateşkesin sona erdiğini duyurdu. Açıklama bahaneleri arasında baraj bile vardı!
Örgüte karşı mecburen artırılan güvenlik önlemleri gerekçe gösterilerek “tüm halkımızı tutuklamaları önlemeye çağırıyoruz” denilmesi de Demirtaş’ın çağrısından bile tehlikeliydi!
Her ne kadar çözüm süreci İmralı ile başlatılsa da, “ateşkes bitti, gerillalarımız misillemede bulunacaktır” diyen KCK’nın açıklamasının ardından ilk acı haber ise Ardahan’dan geldi. Bir minibüsün taranması sonrası bir kişi öldü, 2 kişi de yaralandı.
Valilik, aracın PKK’lılar tarafından tarandığını belirtirken farklı birçok iddia da gündeme geldi. PKK ile çatışma sırasında jandarma tarafından ateş açıldığı öne sürüldü. Sonrasında ise Ağrı’dan asker ile PKK’nın çatışma haberi geldi.
Gelinen noktada artık düşünülmesi gereken ise “Öcalan’a rağmen, PKK tabanı KCK’yı dinler mi?”
Kürtçe bile konuşmanın yasak olduğu günleri ve çözüm süreci ile birlikte kazanılan hakları unutur mu?
Üzülerek söylemeliyim ki bazıları bu oyuna gelmese de bir kısmı sokağa inecektir!
Öyle ki var olması istenen kargaşa ortamına DHKP-C bile dahil edilebilir.
Buna karşın HDP’nin de nerede duracağı kararını vermesi gerekir.
Gözüken o ki yeni bir mücadele konseptine geçildi. Bölge insanına yönelik demokratik açıdan adımlar sürdürülürken güvenlik de artırılacak.
Devlet bu kez haksız da sayılmaz.
Eskiden sadece baskı ve güvenlik vardı. PKK büyüdü. Şimdi demokrasi var ama güvenlik önlemleri azaldı. PKK ise değişmedi.
Çözüm sürecine verilen destek; PKK’ya katılımların artmasına sebep olan 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde uygulanan akıl almaz işkencelere, 1987’ye kadar devam eden sıkıyönetim ile o yıllarda faaliyete geçip (2002’de kaldırılan) Olağanüstü Hal uygulamasına ve 90’lı yıllarda işlenen 17 bin faili meçhul cinayete en büyük tepkiydi.
Fakat bugün yapılanların haklılık payı yok!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi bu ülke teröre kurban edilirse yazık olur.
Küresel güçlerin kurguladığı bu oyunun tek kazananı ise yine onlar olacaktır!