Hüznü ve Buruk Sevinçleriyle İnsan, Anılarıyla Yaşar

Nihat Kılıç

VAN 6.12.2017 07:51:41 0
Hüznü ve Buruk Sevinçleriyle İnsan, Anılarıyla Yaşar
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Aslında geçmişte güzel olan ve içimizi titreten şey,  şöyle bir geri sardırıp düşünceye sevk eden şey bize hatırlattıklarıdır. 

Aslında gerçekleşirken veya yaşanılan anda fazla da anlamlı olmadığını  düşündüğümüz, 

belki  de önemsemediğimiz hatta farkında bile olmadığımız, dikkate değer bulmadığımız bir olay, kokusuna aşina olduğumuz bir yemek, 

bir yaşanmışlık, bir ağaç, ıslanmamak için kaçtığımız bir yağmur…

Yıllar sonra yüreğimizi sızlatın, gözlerimizi yaşartan ve bizlere duygu yoğunluğu yaşatan bir anı olabiliyor.

“Keşke kardeşim burada olsa da, onunda yine yatak kavgaları yapsak” diyebiliyorsunuz. 

Kavganız bile özleminiz olur bazen. Geçmiş ile şimdi arasında bazen git-gel yaşarsınız. 

Hayıflanırsınız.

Bir yemeğin kokusu size belki de, Darul Beka’ya yolcu ettiğiniz sevgili annenizi hatırlatır ve içinizin en derin yerinden burnunuzun direğini sızlatan yüreğinizi burkan bir özlemle “Anneciğim” sesi dökülür dudaklarınızdan. 

O yemek yok mu, o yemek sizin için özeldir. Hatırası vardır. 

Ve değerlidir kokusu bile.

Başkası için sıradan olan o yemek özlemle burnunuzun direğini sızlatır ve yüreğiniz gözyaşlarında bulur kendini. 

Bir müzik ilişir kulağınıza ve hemen dikkat kesilir ve sevdiklerinizle yaptığınız bir yolculuk ve  o yolculuktaki beraberlik gelir aklınıza ve buruk bir hüzün kaplar içinizi. İyi ki dersiniz, iyi ki beraber olmuşuz, beraber gitmişiz dersiniz.

Gözünüzde canlanır yaşadıklarınız gıyabında öpersiniz ellerinden  Rahmetli babanızın ve iki damla yaş armağan edersiniz dudaklarınızdan dökülen dualarla. 

Özlem, hasret belki de pişmanlıklarınızı gözyaşınızla mühürleyerek gönderirsiniz. 

Her gün yanından selamlayıp geçtiğimiz bir ağaç,  bizim de yanından geçenleri seyrettiğiniz, hatta sevdiklerimizin, özlediklerimizin yanından geçerek gelmesini beklediğimiz ağaç.

O sıradan bir ağaç değildir sizin için. Sevdiklerinizin yanından geçtiği ağaçtır. Neler söylemez, neler anlatmaz, neler hatırlamaz ki…

Küllenen ateşin küllerini açar ve işiniz “cız” eder. 

Hele de siz de yıllar sonra gördüyseniz o ağacı, daha bir büyür hasretiniz.

Bırakın iki kişi, bir kişinin bile altına zor sığdığı, kırılmış yarım yamalak şemsiyenin altında ıslanmamak için koşuştuğunuz yağmur az şey mi hatırlatır.

Göğüs gerdiğimiz zorluklar,  küçük de olsa başarılar, gurbete çıkış, sılaya dönüşler…

Anılar,  yaşam sevincimiz!

Hazır fırsatımız varken güzel anıları hayatımızda çoğaltmak, geriye dönüp baktığımızda, özleyeceğimiz hasretle ellerinden ve gözlerinden öpeceğimiz,  anılar oluşturmalıyız.

Zihin ve yürek albümümüzde sık- sık,  dönüp-dönüp bakacağınız anıların bol olması duasıyla.

Hayat kaynağınız olacak öpüp koklayacağınız, sarıp sarmalayacağınız anlamlı anıların bol olması duasıyla.

Öteye gönderdiğiniz ve sizi orada bekleyen, siz de gidince sizin de bekleyeceğiniz birilerinin olması duasıyla.

Aslolan  bu kubbede hoş seda bırakmak.

Ve bu sedanın yankısını ötelere taşımak.

Selam Dua ve Muhabbetle