HDP’li 9 milletvekilinin tutuklanması bir krizdir!

Zafer Burakmak

VAN 8.11.2016 12:11:18 0
HDP’li 9 milletvekilinin tutuklanması bir krizdir!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 9 milletvekilinin tutuklanmaları siyasette şok etkisi yarattı. HDP vekillerin tutuklanmasında her ne kadar ifadeye gitmemeleri gerekçe olarak sunulsa da asıl saik, “PKK adına eylem ve propagandası”. PKK üyeliği mevzusu bir yana HDP’li vekillerin, PKK şiddetini savunur ve teşvik eder konuşma ve eylemleriherkesçe bilinen bir gerçek. Örneğin siyasi bir partinin başkanının (Figen Yüksekdağ), başka bir siyasi partiye(AK Parti) bombalı saldırı yapmaya giderken ölen bir MLKP üyesini mezarında anması ve yolun yolumuzdur tarzı konuşmalar yapması. Ya da 28 kişinin ölümüne neden olan bir canlı bombanın taziyesine giden bir diğer milletvekili. Ya da PKK firarisi ve silah taşıdıkları iddiası… Ya da… Ya da...

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ve bu örneklere vakıf herkes, HDP’li vekillerin şiddet ve PKK tarafgirliğini tarihte hiç olmadığı kadar ileri bir seviyeye taşındıklarını bilir. Ve yine herkes HDP’li vekillerin -bazen istemeseler de- Kandil’a tabi olduklarına şahittir. Ancak tüm bunlar yine de 9 HDP’linin tutuklanma yanlışını düzeltmez. Eş başkanları dahil 9 bölge vekilinin tutuklanması kim ne derse desin bir krizdir. Ve “Türkiye’nin içinden geçtiği ağır şartlar”, bu krize gerekçe olamaz aksine şartların daha da ağırlaşmasına neden olur. Krizlerin aşılması daha derin yeni krizleri doğurmakla değil, hiçbir kesimin dolduruluşuna, gazına gelmeden aklıselim davranmakla mümkündür.

MHP DESTEĞİ VE MİLLİYETÇİ GAZ!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti’nin, önceleri yaslandıkları Gülen yapılanmasının 17-25 Aralık hamlesi ardından, devlet kademelerinde daha çok ülkücü sayılabilecek kesimlere dayandığı biliniyordu. Bu yakınlaşma 15 Temmuz darbe girişimi sonrası daha da pekişti. En son MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Başkanlık sistemini referanduma sunma teklifi, yakınlaşmayı resmen siyaset arenasına da taşıdı. Bu yakınlaşmaların karşılıklı çıkarlara dayandığı bilinen bir gerçek. HDP’li vekillerin tutuklanmalarının siyasi bir fraksiyona yakınlaşma ile gerçekleştiğini ileri sürmek çok basite indirgenmiş bir yaklaşım olur. Çünkü 20 Mayıs tarihinde dokunulmazlıkların kaldırılması ile gözaltı-tutuklanma gibi sonuçların olabileceği tahmin ediliyordu. Gittikçe zayıflanan devlet otoritesinin bir şekilde takviye edileceği öngörülüyordu. Ancak MHP ve bürokrasideki milliyetçi damarın verdiği desteğin, bu hamleyi daha üst seviyelere çıkardığı anlaşılıyor.

Buna bir de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi dahil 30’a yakın belediyeye kayyum atanması ve başkanlarının tutuklanması sonrası Kürtlerde yaşanan sessizliği de eklediğimizde Erdoğan ve iktidara ayrı bir cesaret ve rahatlık geldiği görülüyor. (Kürtlerin sessizliğini irdelediğimiz bir yazı)

Bu milliyetçi cesaret ve gazın iktidarı nerelere kadar götürebileceği merak ediliyor. Ancak şu bir gerçek ki; Milliyetçi gazın hayrı olsa, kendisine dokunur MHP’yi iktidar koltuğuna oturturdu. Batıdaki geniş halk kitlelerinde günlük duygusal coşkular yaratan hamleleraldatıcı olabilmekte ve sonuçlarının yansıdığı orta-uzun vadede halkın desteğini çekmesi ile sonuçlanabilmektedir. Tutuklamaların, PKK'nin, siyasetin çöktüğü iddiasıyla gençleri daha fazla dağa sürüklemesinin ise Kürtler için daha da yıkıcı etkileri olabilir.

Tüm bu sonuç tahminlerini önümüzdeki uzun vadede göreceğiz ancak şu gerçek apaçık ortada ki; HDP’li vekillerin tutuklanmaları, bölgede ve Türkiye’de günün şartları ve duygusal çıkışları nedeniyle basite indirgenmiş olsa da siyaset tarihi açısından kötü bir icraat olarak AK Parti’nin hanesine yazılacaktır.