HDP ve DHKP-C

HİLÂL KAPLAN

VAN 7.04.2015 11:04:49 0
HDP ve DHKP-C
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Savcı Kiraz'ın öldürülmesinin ardından en gayri ahlâkî açıklamayı HDP yapmıştı. Tetiği çeken ile tetiğin ucundaki kurbanı aynı simetride ele alıp katiller ile maktülün, zalimler ile mazlumun adlarını yan yana yazmış, hepsi için baş sağlığı dilemişti.
Üstelik savcıyı katletmenin yanlış olduğuna dair tek bir ima bile yoktu bu ikiyüzlü başsağlığı mesajında. Bir şaşkınlık ifadesi vardı ama, o da neydi dersiniz?
Hayır, 'adalet'i savcı katletmekte arayanlara yönelik değildi bu şaşkınlık, devletin odadan silah sesleri gelmesinin ardından yaptığı müdahaleyeydi. Saldırganların ölü ele geçirilmiş olmasınaydı.
HDP, hakkındaki görüşünüz ne olursa olsun, sivil bir siyasî parti. Büyük çoğunlukla, 40 yıldır silahı bir mücadele biçimi olarak benimsemiş PKK'ya destek veren kitleleri temsil ediyor olsa da sivil ve meşru siyasî çizgiyi benimseme iddiasında ve bu nerden bakarsanız bakın bir kazanımdır, kıymetlidir.
Ancak ne var ki, yukarıda bahsettiğim başsağlığı mesajında olduğu gibi HDP, sivil ve meşru siyasî çizgiye uymayan açıklamalar ve tavırlar içine girebiliyor. Anlayacağınız HDP, DHKP-C'ye yönelik 'kırıcı' bir şey söylememek için meşruiyetinin çizgilerini sonuna kadar zorladı. Lâkin DHKP-C'nin son açıklaması o kadar 'orta yolcu' değildi. Önce çözüm süreciyle ilgili kısım: 
"Bugünkü politikalardaki sinsilik uzlaşmanın, teslimiyetin, tasfiyenin 'zafer', 'barış', 'çözüm' diye halka sunuluyor olmasındadır (...) Rojava'da, Kobani'de emperyalizmle girilen işbirliği 'devrim' diye sunuluyor.
Oysa Kürt milliyetçi hareket devrim saflarını çoktan terk etmiş bizzat Öcalan 'devrimci' değil, 'evrimci' olduğunu söylemişti. Şimdi uzlaşmanın, tasfiyenin, işbirliğinin üstü daha çok devrim ve sosyalizm söylemleri ile örtülmeye çalışılıyor." 
HDP'ye de, "HDP, Türkiye solunu düzene götürüş projesidir" diye özel bir bölüm ayrılmış: 
"HDP Türkiye devrimci hareketi düzen içine çekmek için üretilmiş bir projedir... Ancak başarısız bir projedir.
Çünkü Parti-Cephe bu projenin içinde yoktur. HDP içinde yer alan bir grup reformist ve oportünist hareketler halka sol sosyalist diye sunuluyor.
Ortadoğu'da emperyalist politikaların aracı haline gelmek 'enternasyonalizm' diye sunuluyor. Kürt milliyetçi hareketin kuyrukçuluğunu yapmak 'Kürt halkıyla dayanışma' diye sunuluyor." 
HDP'ye tam da bu yüzden sivil siyasetin neden sol için doğru ve meşru seçenek olduğunu anlatmak düşüyordu oysa. Paris'teki karikatürist katliamından sonra Müslüman temsili olan partiler ve STK'lar, hatta yazarlar saldıyı açıkça kınamışken, "yetmez, 'Hepimiz Charlie'yiz' demeyen barbardır" diye Müslümanları imtihana çekmeye cüret eden sol, kendi ülkemizde, gözümüzün önünde işlenen bir katliamı 'ama'sız kınayamadı.
Bırakın 'hepimiz Mehmet Selim'iz' demelerini, katillere bile başsağlığı dileyecek kadar çıtayı düşürdüler.
Oysa HDP, meclisteki tek sol parti olarak, 'sol'un neden DHKP-C olmadığını halka ve en başta kendi tabanına anlatmakla yükümlüydü. Ancak ne yazık ki onlar, âdeta gayri meşru olan kendileriymiş gibi bir utangaçlıkla, kendilerini inkâr etme pahasına ortadaki kuyunun yanından dolanmayı tercih ettiler. DHKP-C'nin, Öcalan, Rojava'nın kurtuluşu ve HDP hakkında söyledikleri öğretici olmuştur umarım.

YAZININ TAMAMMINI BU ADRESTEN OKUYABİLİRSİNİZ
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hilalkaplan/2015/04/07/hdp-ve-dhkpc