Halep: Beyaz şehrin kara günleri

Cengiz Tomar

VAN 5.10.2016 10:45:39 0
 Halep: Beyaz şehrin kara günleri
Tarih: 01.01.0001 00:00

“Halep nedir?” Bu soruyu, başkanlık adaylığına da soyunan Amerikalı siyasetçi Gary Johnson sormuştu kısa bir süre önce. Dünyanın en büyük devletlerinden birinin yönetimine aday olan Johnson, şu an büyük bir insanlık trajedisine sahne olan ve Kilis’e sadece 50 km. mesafedeki Halep’i tanımıyordu. Şüphesiz Suriye’de devam etmekte olan savaşta neden bu kadar önemli olduğunu da bilmiyordu.

Halep, Arapça’da beyaz demek. Şehrin sıfatı olan “Şehba” da aynı manaya geliyor. Şehir, ismini ve sıfatını çevresinde oldukça bol bulunan mermer yataklarından alıyor. Savaştan önce Suriye’nin en büyük şehriydi. Yani başkent Dımaşk (Damascus/Şam) Ankara ise, Halep İstanbul gibiydi. Diğer bir ifadeyle ülkenin en önemli sanayi ve ticaret merkeziydi.

Binlerce yıldır üzerinde kurulan medeniyetler sayesinde çok katmanlı tarihi bir şehirdir Halep. Yaklaşık yedi bin yıldır sürekli insan yerleşiminin bulunduğu ender yerleşim birimlerindendir. Binlerce yıl önce yazılmış tabletlerde de hep ticari ve askeri-stratejik önemi vurgulanmıştır. Verimli Hilal (Münbit Hilal, Fertile Crescent) üzerinde Cezîre yoluyla Mezopotamya (Irak) ve Akdeniz arasında tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Şehre siluetini veren ise Antik Çağ’dan beri sürekli yenilenerek günümüze ulaşan Kale ile bunun etrafını çevrelemiş Memlük ve Osmanlı yapılarıdır.

19. yüzyıla kadar Orta Asya’dan gelen İpek Yolu’nun bölgedeki son ve mühim duraklarındandı. Şehir, Osmanlılar döneminde de Halep Eyaleti’nin merkezi olarak İstanbul ve Kahire’nin ardından imparatorluğun en büyük üçüncü şehri oldu. Bu dönemde Şam Eyaleti’ne bağlı değildi. Halep, savaş öncesinde de Şam’dan ziyade Gaziantep ve Kilis’le ilişkiliydi.

Savaşın akıbeti Halep’in kaderiyle bağlantılı

Peki Halep neden Suriye Savaşı’nda bu kadar önemli?

Öncelikle belirtmek gerekir ki savaşın akıbeti büyük ölçüde Halep’in kaderiyle bağlantılı.

Suriye haritasına baktığınızda rejimin elinde tuttuğu güneyde Ürdün sınırında Derâ’a’dan başlayıp kuzeye doğru Şam, Humus, Hama hattının Türkiye sınırındaki son büyük şehri, Halep.

Yine Esed rejiminin elinde tuttuğu Akdeniz sahilindeki Lazkiye ve Tartus’la birlikte Suriye topraklarının yüzde 15’ini, savaştan sonra mevcut Suriye nüfusunun ise yüzde 50’sini barındıran Fransızların “La Syrie utile” (Kullanışlı Suriye, Sûriyyetü’l-Müfîde) diye adlandırdıkları “Butik Suriye”nin (Lesser Syria, Sûriyye Musağğara) de en büyük şehri.

2011’de Suriye iç savaşının başlamasının ardından Halep, Esed rejimine muhalif grupların en önemli karargâhı haline geldi. 2015’e kadar zor da olsa ayakta kalmayı başaran Esed, aynı yılın sonlarından itibaren artan Rusya ve İran desteğiyle şehri muhasara etti. Rus savaş uçaklarının yanı sıra Rus özel kuvvetleri ile İran güçleri de buna büyük destek verdi. Böylece muhaliflerin elinde tuttuğu şehrin doğu kesimini abluka altına alarak, uluslararası hukuka aykırı olarak, insani yardımlar dahi engellendi. Ortaçağ savaşlarında olduğu gibi şehri açlığa  mahkum ederek teslim olmaya zorladılar. Bu bağlamda bakıldığında, aslında yaşanan 21. yüzyılda bir Ortaçağ savaşı.

Suriye Savaşı’nın küçük bir modeli

Halep Savaşı, Suriye’deki iç savaşın küçük bir modeli. Vekâleten savaşın bütün tarafları zayıflamış durumda ve birinin diğerini alt edecek gücü yok. Vekillerin gücü kalmadığından asiller duruma doğrudan müdahale ederek sonucu değiştirmeye çalışıyorlar. Bunun en bariz örneği de Halep’te yaşanıyor. Muhalifler Halep’te ablukayı kırınca, Rusya doğrudan Esed lehine müdahale ediyor. Halep’in son günlerde yoğun olarak bombalanması da bunun bir örneği.

Bu arada DAIŞ’la mücadele ettiğini ileri süren ABD de Esed güçlerinin DAIŞ ile savaştığı tek yer olan Deyrüzzor’da, varlığını ben dahil bütün ilgililerin bildiği, rejim güçlerinin üssünü “yanlışlıkla”! vurarak ‘pardon’ diyor. ABD bir zamanlar devirmek istediği “Esed rejimi güçlerini bilerek vurmayız” açıklamasını yaparak üzüntülerini beyan ediyor.

Aslında kazananı yok bu savaşın. Olan, şehirde bir kısmı Esed askerlerinin kontrolünde (1,2 milyon) diğer kısmı muhaliflerin kontrolünde (300 bin civarında) yaşayan toplam nüfusu bir buçuk milyonu bulan masum halka oluyor.

Çeşitli sebeplerle Suriye savaşında müttefiklerini yalnız bırakan ABD’nin Halep’e doğrudan müdahalesi ise, vekalet savaşlarının asalet savaşına dönüştüğü bir ortamda yeni bir dünya harbine sebep olabilir.

 

Muhaliflerin en önemli ikmal üssü

Şehir, muhaliflerin en önemli ikmal üssü. Savaşlar sadece insan ve silahla kazanılmıyor. Askerin iaşesi ve araçların yakıtı da bir o kadar önemli. Suriye’de savaşan bütün muhalif gruplar (DAIŞ hariç) Halep’te mevcut, bu nedenle Esed rejimi için muhaliflerin ‘microcosmos’unu oluşturan bu şehri ele geçirmek aynı zamanda bir prestij meselesi. Şayet Halep’i ele geçirirse, Esed’in iktidarda kalma ve masada elini güçlü kılma olasılığı da artar. Eğer muhalifler kazanırsa, bu sefer onların eli Esed rejimi, İran ve Rusya’ya karşı  güçlenir.

Esed rejimi, bütün Suriye topraklarında tekrar hakim olmasının mümkün olmadığının farkında. Bu nedenle Halep’te olduğu gibi muhalif grupları yekdiğerinden ayırarak bağımsız birimlere dönüştürmeye çalışıyor. Özellikle muhaliflerin ikmal hatlarını kesmeye amaçlıyor. Halep gibi, muhaliflerin elinde olan bölgelerde yaşayanlara insani yardımı engelleyerek kendisine bağımlı hale getirmek istiyor.

Şayet Suriye bölünürse, kuzeyde Kürtlere, doğudaki DAIŞ veya DAIŞ’ı ortadan kaldırması düşünülen Özgür Suriye Ordusu’na kaptırdığı topraklardan vazgeçerek, konumunu “Kullanışlı” veya “Butik” Suriye olarak sürdürme beklentisinde. Rusya ve İran da bu konuda hemfikir. Bir bölünme halinde Halep, ülkenin nasıl bölüneceği hususunda da önemli bir konuma sahip. Rejim ayrıca Halep’in kuzeyde muhaliflerin elinde tuttuğu bölgelerle de irtibatını kesmek istiyor.

Halep halkının Sünni olması da zafer halinde rejime önemli prestij sağlayacak. Bu, tabii ki muhaliflerin morallerini olumsuz yönde etkileyecek. Zira Halep muhaliflerin ellerindeki en önemli şehir. Muhalif gruplar arasında zaten mevcut olan ayrılıklar daha da kalıcı bir hâl alacak. Kısacası, Rusya ve İran’ın desteğiyle son bir yıldır güçlenen Esed rejimi, bu durumunu Halep’le taçlandırmak istiyor.

Al Jazeera Türk