GÜÇ UYANIYOR: RİYAD KOALİSYONU ABD KOALİSYONUNA RAKİP Mİ? -

Nedret ERSANEL

VAN 19.12.2015 11:57:31 0
GÜÇ UYANIYOR: RİYAD KOALİSYONU ABD KOALİSYONUNA RAKİP Mİ? -
Tarih: 01.01.0001 00:00
 ABD, Riyad Koalisyonu’nun ilanından habersiz olabilir mi? Bu mümkün mü?
S. Arabistan liderliğinde 34 Müslüman ülkeden oluşan “İslam Gücü/Koalisyonu”nun bazı şeffaf noktalarını şimdiden not etmekte fayda var…
Bizzat veliaht Prens Muhammed bin Salman tarafından yapılan ani ittifak ilanı (ortak bildiri) herkesi şaşırttı. (Esasen Riyad’ın Yemen’e yönelik oluşturduğu ittifak da kısa sürede inşa/ilan edilmişti.) Hedef coğrafya da belirtildi; Irak, Suriye, Libya, Mısır ve Afganistan’da terörizmle mücadele.
İttifakın “çözüm ortağı” olarak da “büyük güçler ve uluslararası örgütler”-bilhassa Suriye ve Irak için-adres gösterildi. Böylece gücü konusunda bin bir söylencenin dillendirildiği DAEŞ için devasa hacimli iki ayrı koalisyon birden görev yapmaya başladı!
Fakat ittifakta adı geçen kimi ülkelerin katıldıkları bu koalisyondan haberdar olmadıkları ortaya çıktı. Örneğin, kardeş Pakistan’ın Dışişleri Bakanı Aziz Ahmed Çavdari durumu “sürpriz” olarak betimledi ve şaşırdığını gizlemedi. (‘Pakistan ‘was not told’ of inclusion in Saudi anti-terror coalition’, 16/12, International Bussines Times.) Ancak bu İslamabad’ın koalisyona karşı olduğu anlamına gelmiyor. Riyad’la görüşüp dengeleri sağlıklı görmek istiyorlar!
Şöyle ki; Pakistan’ın herhangi bir askeri ittifaktaki anlamı önemli. İslamabad bölgenin en sağlam askeri güçlerinden biri ve üstüne de nükleer silah sahibi. Öte taraftan, Afganistan ile aynı platformda bulunmayı sindirmesi kolay değil. Bir yandan da Afganistan’ın kısa vadeli gelecekte kırılma noktası oluşturmaya devam edeceği riskini görüyor. Beri yandan İran’la ilişkilere de hassasiyetle bakıyor.
Çünkü coğrafyanın kritik kimi alanlarında Çin’in de ağırlığı var ve stratejik her türlü anlama açık Belucistan bölgesindeki “Gwadar Limanı” da bu hesaplara dahil. Afganistan’da tazelenen ABD askeri varlığı ve Çin İpek Yolu ayrı hesaplar gerektiriyor. Kuşkusuz kadim dostluğu bulunan Türkiye’nin “beklentileri” de öyle!
İKİSİNİN LİDERİ DE ABD DEĞİL Mİ??
Malezya ise daha açık bir tutum sergiledi. ‘Operasyonlara dahil olmayacağını’ Savunma Bakanı’nın ağzından açıkça söyledi ama “koalisyonu ve militanlara karşı mücadeleyi destekliyoruz” dedi. (17/12, BBC.)
DAEŞ ve ‘benzeri her örgüte’ bayrak yükselten ikinci ittifakta hemen fark edilen, Irak-İran-Suriye’yi, belirgin biçimde Şii eksenini dışlaması oldu. Gerekçelerin ilki, bilinen İran-Suudi rekabeti. Yemen’deki savaşta Arabistan’ın bir “galibiyet kazanmadığı”, bu yeni vitrinin kamuflaj sağlayabileceği de ileri sürülüyor. Ancak ABD’nin Yemen savaşını başından istemediği, bu konuda Riyad’a hep abandığı da hiç duyulmamış değil.
İlanın ABD Dışişleri Bakanı’nın Moskova ziyareti esnasında gerçekleşmiş olması bir Suriye uzlaşısının (!) yaklaştığı noktaya vaziyet etme de sayılabilir. Buraya biraz dikkat gerekiyor çünkü bu uzlaşı “açıya göre” farklılık gösterir; ABD-Rusya’nın “Esad’ın varlığı” noktasında nasıl bir uzlaşıya yaklaştığı çok önemli. Eğer Kerry bu ziyaretinde New York’ta bu satırlar kaleme alınırken devam eden 3’üncü tur Viyana Görüşmeleri’nde karar altına alınabilecek, “Esad’lı bir Rus önerisi”ne yeşil ışık yaktıysa… (‘Assad can stay, for now: Kerry accepts Russian stance’, 15/12, AP.) Bu duruma karşı Riyad’ın mevzi kazmaya başladığı varsayılabilir!
Bakın ABD Savunma Bakanı ne diyor; “Bu yeni ittifak ilanında S. Arabistan’ın aklında ne olduğunu öğrenmeyi dört gözle bekliyoruz”. Başbakan Davutoğlu ise şunları; “Terörle İslam’ı bağdaştırmaya çalışanlara verilen en iyi cevap. (16/12, The Washington Times.)
ABD, Riyad Koalisyonu’nun ilanından habersiz olabilir mi? Bu mümkün mü? Washington Post (16/12) cevabın önünü “kapatarak” soruyu yöneltmiş; “Hem Washington hem Riyad yeni ittifakın ABD’nin başını çektiği koalisyonun yerine geçme amacı taşımadığını vurguladı.”
BİLİNMEYEN DİLLERDE TERCÜMAN GEREKİYOR
İki çelişkiyi cem etmeliyiz; Kral Salman’ın iktidara gelişiyle ABD’yi eskiye kıyasla kerteriz noktası görmeyen Suud dış politikası ve Riyad merkezli koalisyonun ABD liderliğindeki koalisyonla benzer hedefleri aynı stratejik beklentilerle güdüp gütmediği!
Bunun komplikasyonları fark edilmeyebilir. Mesela eş zamanlı, 25 yıl sonra Bağdat’ta bir Suud elçiliğinin açılacağı haberi az-çok fark edildi ama asıl Suudi Arabistan’ın Erbil’de de konsolosluk açma isteği de bilinmeli! Eh, o zaman Türkiye’nin Musul adımının tercümesinin ayrı dillerde yapılması gerekmiyor mu?
İran’ın bu ülkedeki etkisi son olarak Türkiye’nin yıllardır Musul yakınlarında ve eğitim verme amaçlı birliklerini tazelediğinde ortaya çıktı. Bağdat sesini yükseltti. Belli ki Tahran ve Moskova, Bağdat’ı bize doğru sertçe itti. Esasen ABD Savunma Bakanı Carter’ın bahsettiğimiz Bağdat ziyaretinde de flu bir Amerikan ikazı da Ankara’da duyuldu.
ABD ve İngiltere’nin Ankara’ya “askerleri çek” demesini görmezden mi geleceğiz?
Tüm teröristlere karşı “İslam Gücü” ittifakına Türkiye destek verdi. Bu ittifak bölgede belli bir rakipler ittifakına karşı ise, tahterevallinin karşı oturağına ayağını bastı demektir.
Bunun Irak’ta, Irak’ın-kim bilir-bazı bölgelerinde bir izdüşümü olması lazım. Düşünce anlarız.

Yenişafak/ Nedret ERSANEL