Gençlik Niçin Deizm'e yöneliyor?

Bilgin Erdoğan

VAN 10.04.2018 10:14:33 0
Gençlik Niçin Deizm
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Din, hangi inanç sistemine nispet edilirse edilsin, kişinin varoluşsal anlamını tatmin ettiği oranda hayatın içinde etki arzeder. 

Dini öğretiler, insan aklına, vicdanına ve fıtratına hitap etmediği takdirde o inanç sistemi  insan psikolojinde veya hayatın herhangi bir alanında ya yer bulamaz ya da ancak insana hitap ettiği oranda etkili olur.

Bilgiye ulaşımın oldukça kolay olduğu böyle bir dünyada ise ne akla ne de vicdana hitap etmeyen mitolojik öğelerin, hurafelerin ve öğretilerin, yetişen yeni neslin aklında ve vicdanında makes bulmayacağı aşikardır.

Bu yazımda bugünlerde sıklıkla konuşulan “Gençlik niçin Deizm'e yöneliyor?” konusuna temas edeceğim.

Deizm veya diğer adıyla Yaradancılık, tüm dinleri reddeden lakin tek Tanrı’yı  kabul eden bir dünya görüşüdür. 

Deizm dünya işlerine karışmayan atıl bir Tanrı tasavvuru ile karşımıza çıkar. O’nun için bu tasavvurda dinler gereksizdir..Peygamberler gelmemiştir.Vahiy yoktur.

Tanrı dışında inanmaya değecek başka bir dini öğreti yoktur. Bu inancı benimseyen kişiye Deist denir.

Teist ise hem Tanrı’ya hem dine inanan kimseler için, kullanılırken ateist Tanrı’nın varlığını tamamen inkar edenlere denir.

Agnostikler ise teolojik olarak tanrının varlığının veya yokluğunun, bilimsel olarak ise evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır.

Bugünlerde ise gençliğin özellikle Tanrının varlığını kabul ettiği halde dini inkar etmek anlamına gelen Deizm'e meylettiği görülmektedir.

Bunun sebebi yüksek ihtimalle bilgiye kolay ulaşmanın neticesi olarak evrenin Allah’ın varlığını haykırması lakin dinin içine mitolojinin ve hurafelerin karışmış olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Bilgiye kolay ulaşan genç bu kainat bir sanat eseri gibi var edilmişse bunu bir yaratanın olduğunu aklettiği takdirde inkar etmesi mümkün olmaz lakin dinin içine karışmış akla ve vicdana hitap etmeyen hurafe ve batıl öğretiler insanları “Ben bu dini kabul etmiyorum” noktasına getirecektir.

Amerikan hapishanelerinde özellikle tevhidin cazibesiyle evvela İslama inanıp şehadet getirenler olduğu halde daha sonra geleneksel öğretilerin ve rivayetlerin etkisiyle inançlarından vazgeçenler olabilmektedir. 

Bunlardan bir tanesi bir gün bana “Niçin peygamber sol eliyle yemek yiyen kişiye beddua edip onun kötürüm kalmasını istedi” demişti. Ben Kur’an’da tanıtılan peygamberin “alemlere rahmet” olduğunu belirtsem de artık o kaybettiklerimiz arasındaydı.

Hapishanede dinsiz olmayı tercih edenlerde gördügüm bir başka çarpıcı misal ise bozuk kader inancıdır. Mahkumlar şayet her şey O’nun elindeyse niçin ben burdayım! sorgulaması ile dinsizleşmektedirler.

Bu sorular bazen niçin Afrika’da insanlar sürünüyor, neden çocuklar öldürülüyor vs şeklinde çoğalıp gitmekte ve karşımıza kocaman bir Teodise sorusu çıkmaktadır. 

Oysa ki Kur’ana göre insanın yaradılış gayesi işte tam bunlar için savaş vermek yeryüzünde kula kulluğu bitirip adaleti teessüs etmektir.

İnsan iradesinin kapsama alanı içinde olan şeylerden bizzat kendisi sorumludur ve o konuda kaderi seçmektir.

Dolayısıyla o günahların faturasını Allaha değil kendi vicdanımıza kesmek durumundayız. 

İşte bu şekilde akla ve vicdana hitap eden bir kader algısı Deizm isimli hastalığın esaslı bir reçetesi olacaktır.

Lakin insanlar dini ayin yaparken, kelime-i tevhid ile beraber vücutlarına demir sokar ve buna “Burhan” diyerek muhataplarına kerametvarı iddialarda bulurlarsa internetin başına geçen genç aynı ritüelin Hindular tarafından çok daha maharetle yapıldığını gördüğünde bu işin kerametle burhanla ilgisi olmadığını anlayacaktır.

Dünya’nın her yerinde zina edenler taslanırken, Cuma namazına gitmeyen insanlar Afganistanda halk önünde yere yatırılıp sopalanırken, cami kürsüsünden kadınları ilkokuldan sonra okuması haramdır diye sözde fetvalar verilirken, Yezidi kadınlar İslamcı bir terörist örgütün elinde seks kölesi yapılırken, dinden dönenlerin kafası vurulurken ve bunlar her yerde bu kadar yaygın iken biz bunların Kur’an ile alakası olmadığını haykırmamız yeterli olmuyor tabii ki.

Daha geçenlerde sarıklı sakallı bir adam uzay mekiğini hatme yaparak düşürdüğünü iddia ediyordu. Ben dahi bunları yıllardır inceleyen ve yakından bilen ve hatta bu konularda kitap yazmış biri olarak rahatsız oldum. 

Memlekette gençler niçin Deist oluyor? Dinden uzaklaşıyor? Agnostik veya ateist olmaya meylediyor diyoruz. Din denilen şey bu ise ben dahi o dine lanet ediyorum. 

Genelleme yapmıyorum lakin tarikat bugünün neslinin dine yönelmesinin önündeki en büyük barikattır. 

Zaman zaten tarikat zamanı değil hakikat zamanıdır.

Ey gelenekçiler ! Deist olan bu nesilden siz sorumlusunuz. Yeni nesil, deve idrarını içmeyi teşvik eden, sinek çorbaya düştüğünde onu batırarak içmeyi öğütleyen bir  peygamberin nübüvvetini anlamakta zorlanacaktır. 

Bu anlamsızlık ise onları dinden de peygamberden de soğutacaktır.

Öyleyse bu sorun ancak Allah’ın kitabına dönerek ve kalbimizle aklederek çözülebilir. 

Aklın ve vahyin rehberliğindeki bir dini tasavvur ancak bu inançsızlık yangınına reçete olacaktır.

Kur’an ile akledenlere selam olsun!

Not : Bir müslüman idareecinin iman ettiği halde rüşvet alması bir İmam Hatipli talebenin Deist olmasından daha çok üzerinde durulması gereken bir tutarsızlıktır.